Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

20 Ocak 2024 Cumartesi

Hikâye: Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz...


Abbâsî halifesi Hârun Reşid, sarayın bahçesindeki bir gül fidanını çok beğenir. Biçimi, eşsiz kokusu ve müstesnâ rengiyle dikkatini çeken bu gülü özel bakıma alması için bahçıvana emir verir.
Bahçıvan da bu emir üzere, gülün üzerine âdeta titremeye başlar. Her seher ilk işi, o gülün bakımını eksiksiz yapmak olur. Yine bir sabah gülün bakımını yapmak için yanına gittiğinde bir de bakar ki, gülün dalına konan bir bülbül ne kadar yaprak varsa hepsini gagalayarak yere düşürmüş, gülün dallarında tek bir yaprak bırakmamış. Bahçıvan korku içerisinde halifeye koşar. Huzûra kabul edilince:

–Sultanım, üzerine titrediğimiz gülün yapraklarını bir bülbül gagalayarak yere dökmüş, gülün üstünde tek bir yaprak bırakmamış.

Hârun Reşid, bahçıvanın söylediklerini sükûnetle dinler ve sakin bir şekilde:

–Üzülme bahçıvan efendi, üzülme! Bülbülün yaptığı yanına kâr kalmaz, der

Bu cevabı üzerine rahat bir nefes alan bahçıvan ise işine döner. Aradan henüz birkaç gün geçmiştir ki, bahçıvan, gülün yapraklarını düşüren bülbülü bir yılanın yakaladığını ve yutmak için otların arasında kaybolup gittiğini görür.

Heyecanla yine halifeye gelir:

–Sultanım, çok sevmiş olduğunuz gülün yapraklarını döken bülbülü bir yılan yakalamış, yutarken gördüm, der

Sultan yine sakin:

–Merak etme, bülbülün âhı yılanda kalmaz. O da ettiğini bulur, der

Bahçıvan yine işine döner. Bir ara bahçede çalışırken, bülbülü öldüren yılanın otların arasından kendisine yaklaşmakta olduğunu görür. Hemen elindeki küreğiyle vurarak yılanı öldürür.

Yine halifenin huzuruna gelir sevinç ile:

–Sultanım, bülbülü öldüren yılanı ben de bahçede küreğimle öldürdüm, diyerek durumu anlatır.

Hârun Reşid yine sakin:

“–Bekle bahçıvan efendi bekle, yılanın âhı da sende kalmaz, sen de yaptığının karşılığını görürsün, der.

Çok geçmeden, bahçıvan işlediği bir hata sebebiyle halifenin huzuruna çıkarılır ve Halife de onun zindana atılmasını emreder. Askerler, bahçıvanı yaka paça zindana doğru götürürlerken bahçıvan Sultana derki:

–Sultanım, bülbülün yaptığı yanına kâr kalmaz dediniz, onu yılan yuttu. Bülbülün âhı yılanda kalmaz dediniz, onu da ben öldürdüm. Şimdi benim yaptığım da yanıma kalmıyor, zira sen zindana attırıyorsun. Kimsenin yaptığı yanına kalmıyor da, senin yaptığın mı yanına kâr kalacak... Demekki sana da bir yapan çıkacak, öyle ise gel sen bana yapma ki, bir başkası da sana yapmasın...

Hârun Reşid bir müddet sükût ettikten sonra, bahçıvana:
--Doğru söyledin, diyerek askerlere:

–Bırakın bahçıvanı, çiçeklerini sulamaya devam etsin, dee.

Sultan ile bahçıvan arasındaki konuşmalara şâhit olan biri sorar:

–Sultanım, gereken cezâsını vermediğiniz takdirde bahçıvanın yaptığı yanına kalmış olacak.

Hârun Reşid, bunun üzerine şu hakîkati ifâde eder:

–Hayır! Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz. En ağır şekliyle âhirette ödemek üzere tehir edilir! Ama gâfil insanlar bunun farkına varamaz da, yaptığı yanına kâr kaldı sanırlar...

Vesselâm...