Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

28 Şubat 2019 Perşembe

İkilem, tercihler ve huzur...

İkilem...Huzur için doğru tercih...!
Alexis Carrel:
"Bir insanın hayatı onun karakteridir",  "Ahlâk kavramı, güzel kavramı ve özellikle kutsal kavramı gibi akli olmayan zihin faaliyetleri tamamen ihmal edilmektedir. Bu temel faaliyetlerin kesintiye uğraması modern insanı manevi açıdan kör bir varlık haline getirmektedir. Böyle bir sakatlık insanın iyi, yapıcı bir cemiyet elemanı olmasına engeldir", der...

Frank Outlaw ise:
"Düşüncelerine dikkat et, söze dönüşür.
Sözlerine dikkat et, eyleme dönüşür.
Eylemlerine dikkat et, alışkanlık olur.
Alışkanlıklarına dikkat et, kişiliğin olur.
Kişiliğine dikkat et, kaderin olur."
der…
☆☆☆
Beyin vücûdu kontrol eden güçlü bir kontrol ve denetim merkezidir.

İyi düşünme ve düşünceleri kontrol etme iradesi insanın elinde !
Yüksek moral gücüne sahip, stres ve vehim baskısı altında olmayan yüksek moralli ve olumlu düşünen insanlarda bağışıklık sistemi güçlü iken; tersi durumda ise zayıflamaktadır.
Bu konuda yapılmış araştırmalar bunu kesin kez ortaya koymuştur.

Hani bir söz vardır: "İyi düşün iyi olsun…".
Bir diğer söz; "kıratın yanında duran ya huyundan ya tüyünden…"

Söz dua olur, niyâz olur, yakarış olur.

Sosyal hayatta kişilerin kendisi gibileri çeken bir manyetizmaları olduğunu tecrübeler gösterir.

Her kişi kendine benzer olanı arar bulur, yahut onunla dost/arkadaş olmayı yeğler.

Çünkü insanın aynası insandır. Kendi davranış kalıpları, zevki, fikri ile benzeşenler ile benzeşmeyenler arasındaki tercihte, birinci kritere uygunluk söz konusudur.
☆☆☆
Ebu Hureyre (r.a.)'dan rivayetle Resulullah (s.a.v.) :
"Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.” buyurmuşlardır.

Hz. Ömer (r.a.) Şam’a doğru yolda iken salgın hastalık olduğuna dair haber alınca ensar ve muhacirler ile yaptığı istişâre sonucunda yolunu değiştirir Şam’a girmekten vazgeçer.
Bu karar karşısında Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.), Hz. Ömer’e (r.a.):

Allâh’ın kaderinden mi kaçıyorsun ? diye sorar, 

Hz. Ömer (r.a.):
Keşke bunu senden başkası söyleseydi ey Ebû Ubeyde ! Evet, Allâh’ın kaderinden, yine Allâh’ın kaderine kaçıyoruz. Ne dersin, senin develerin olsa da bir tarafı verimli, diğer tarafı çorak bir vâdiye inseler ve sen verimli yerde otlatsan Allâh’ın kaderiyle otlatmış; çorak yerde otlatsan yine Allâh’ın kaderiyle otlatmış olmaz mıydın ? diye cevaplar.

Tedbir, ihtiyat ve temkin hem Allah teâlâ’nın emrine hem de Hz. Peygamber’e mütebeata uygundur.
☆☆☆
Dünya tarlasına çalı da meyve ağacı da ekmek mümkün.  Toprağa ekilen biter...

Tercih kişiye kalmış !

Adetullah böyle !
Mülkün sahibi yasayı böyle koymuş...

27 Şubat 2019 Çarşamba

Serâb-ı nasîb mi ?… neylersin…!


İçmek mi istiyorsun havz-ı kevserden âbı 
Hikmete açmalı gönlü ko bir yana serâbı

Serâbistanda geçecek bir hayali ömr içün
Nihâyeti olan içün bîtâb düşmek hem niçün

Faniyiz âlemde görürüz serâb-ı nasîbi
Fahr-ı cihândan gayrı yokki bu derdin tabîbi

26 Şubat 2019 Salı

Taşlama: Tapın dur kendine...

Düştüysen kötüye bir aynan oldu
Bakta gör kendini şerler hayr oldu
Sevdiysen nefsini bir putun oldu
Tap da dur kendine, o ilâh oldu
☆☆☆
Düşkünsen rahata bilâbedel yok
Kabristandan başka rahat yeri yok
Dünyaya düşenin gamı yası çok
Deva özünde başka çaresi yok
☆☆☆
Fitne fücurun haddi hesabı yok
İnsanoğlu bunlardan çok çekti çok
Misâl mi ? tarihe bir parmağı sok
Firavunu, Nemrudu, Karunu çok
☆☆☆
Cin olmadan şeytanı çarpar derler ya
Cahilce batın ilmi satar derler ya
Safları kul köle tutar derler ya
Kerâmeti kendinden menkûl olan çok
☆☆☆
Allah der Rahman'ı Rahim'i bilmez
Versen üç koyunu asla güdemez
Kâbe şurda desen yolu göremez
Bildiğini var ya ! Kimse bilemez...
☆☆☆
Hani cehâlet diz boyu derler ya
Hani rezalet meydanda gezer ya
Hani iblisler ciritler atar ya
İmân ateş topu ahlâk fasarya

24 Şubat 2019 Pazar

İrade, basiret, vicdan...elzem ve mülzem...!

Nedir insanlık, kimdir insan ?

İnsanlığı öğrenmek; vicdanıyla tanışmaktan, takıntılı olmadan ince eleyip sık dokumaktan, kendini ötekinin yerine koyarak düşünmek ve davranmaktan, iradeyi yerli yerince doğru kullanmaktan geçer.

Eşit paylaşım, müstehâkı bilmek, hesabî değil hasbî olmak …da insanlığın gerekleri.

Ya insan ?

O mu ?…şerefli olarak yaratılmış...eğer şerefinin farkında değilse insanımsı/android, sureti insan sireti/içi hayvan, yahut daha aşağı derekede bir mahlûk.

İradeli varlık (tercihleri konusunda özgür) olan insanın vicdanî tarafı, onu dikey (vertikal) yönlü mânâ merdiveninde yukarı ya da aşağı çıkarır veya indirir…

Bunu sonucu;

Ya ilmiyle amil olan âlim, ya cehliyle câhil ve zulmüyle zalim
Ya aklı başında ya başka yer(in)de
Ya sevdalı ya kavgalı
Ya barışık ya karışık
Ya mütevazı ya mütekebbir
Ya mü'min ya mücrim
Ya şâkir ya nânkör
Ya muteennî ya acul
Ya mütevekkil ya muhteris
Ya sıddık ya muhtedi
Ya muvahhid ya müşrik
Ya müttefik ya muarız
Ya dost ya düşman
Ya Hakk âşığı ya halt kaşığı
Ya fedakâr ya bencil
Ya…ya…ya…

Yahut arada, renk vermeyen cinsinden, yâ'ni münafık !
İnsanlık için insandan taraf olmak elzem, insan olmaya çabalamak ise mülzem.

İnsanı görünüş zannetmekten kurtulmak elzem. İnsanlığı insan ile tartmak mülzem.

İnsan basîrete sahip, yâ'ni gören taraftır, insanın görünen tarafı ise beşer.

İrade-vicdan-basiret…insanın en mühim donanımları.

İnsanlığı heba etmemek lâzım...

İnsanlık öldü mü ?...dememek için…
İnsanlık ölmüş ! dedirtmemek için, ha gayret…

İnsanlığı içinden boşal(tıl)mış, sadece kabı/kılıfı insan (gibi) olana "insan"mı demeli "beşer" mi…yahut "hayvan" ya da daha aşağı mı !?
Beşerden insana spektrumunun neresine karşılık geliyor kişi…!

"İnsan"ın; Âdem  (a.s.) ilki, hatemü'i enbiya (s.a.v) en sonuncusu ve mükemmeli…

Ehad'dan Ehad'a yolculukta ne hâlde olduğuna bakmalı kişi !

Źâtın Ehad sıfatının Vahid esmasına vâkıf olmalı kişi !

Ehl-i vukuf olan ehl-i şuhud olur vesselâm...

23 Şubat 2019 Cumartesi

Hakikatin ruhu mu ?...

Dünyanın esiri olanın ruhu hürriyeti ne bilir...
Bu dünyadan ukbaya, muhakkakki yürünecek
Adımları ona göre, dosdoğru atmak gerek

Demişler; terki dünya, terki ukba, terki terk
Bu hakikatin ruhunu iyi anlamak gerek

Derler ki; kulluk da, rıza da, bunlarda gizlidir
Eğer göremediysen, aynan buğulu, islidir

Demişler; terki dünya, terki ukba, terki terk
Bu hakikatin ruhunu iyi anlamak gerek

Yaşarken, misafir olanın, olmazmış tasası
Mülkün sahibi ortaksız, budur O'nun yasası

Demişler; terki dünya, terki ukba, terki terk
Bu hakikatin ruhunu iyi anlamak gerek

Yoğuna varı katmış ki, sen Varlığı bilesin
Kendiliğinden bilip, ben de varım demeyesin

Demişler; terki dünya, terki ukba, terki terk
Bu hakikatin ruhunu iyi anlamak gerek

Dünya ve ukba aşkını içine sokmayasın
Arzuların denizinde sakın boğulmayasın

Demişler; terki dünya, terki ukba, terki terk
Bu hakikatin ruhunu iyi anlamak gerek

21 Şubat 2019 Perşembe

Monologa düş de gör...


Korkma !
Kusurlarınla yüzleş…

Üzülme !
Allah var gam yok…

İnan !
Ümitsizlik yok…

Sev !
Sevgi ilâhî kaynaktan…

Dua et !
Ol deyince olduran var…

İste !
Kibirli olanlar istemez…

Yürü !
Hedefe yürümeden varılmaz…

Seç !
İyiyi kötüden ayıran firasetin var…

Aklet !
Tartmaz teraziyi neylersin !

Kalk !
Yatmak için dünyaya gelmedin…

Uyan !
Rüyalarda yaşamayı çok mu sevdin…

Uzan !
Olgun meyve için çaban olsun…

Yıka !
Kir lekesi beyaza yakışmıyor…

Sil !
Kirler güneş ışığını engelliyor…

Bil !
Bulanlar bilenlerdir...

Bul !
Aradığını aramayan bulamazki…

Sor !
Soracak bilgin varsa...değilse öğrenemezsinki...

Yaz !
Suya değil…
Unutma !
Sen bir misafirsin, o kadar…

Kızma !
Şeytanı sevindirirsin…öfkeni yut...

Ver !
Her zaman isteyen karşına çıkmaz…

Yutma !
Yem belki oltaya takılıdır…

Yeme !
Kaynağı temiz mi ? Ya değilse…

Sorma !
Her şeyin ardına düşüp...sana ne !

Daralma !
Sabahı var her gecenin...

Şımarma !
Kaybedenleri görmedin mi...

Zıtlaşma !
Zıtları "Bir"le...

Düşün !
Beyazın zıddı siyah, siyahınki beyaz; gerçek ise...renksiz !

Düşün !
Kim fani, kim "Baki"...

19 Şubat 2019 Salı

Ve cemreler bir bir düşer...

Kardan bir adam
heybetli mi heybetli…
Astığı astık, kestiği kestik,
cabbar mı cabbar…

Yanına varılmaz,
yöresinden geçilmez…

Aslı mı ?
Kendi unutsa da, bilen bilir;
kardan gubar…
☆☆☆
Gün olur devran döner…
Cemreler bir bir düşer…
Kar erir, suya döner…

Ve kardan adam,
tuz buz olur…
Unuttuğu aslına erer...

Ve;
yeller eser yerinde...
Ne kalır heykeli,
ne de tekeli
☆☆☆
Bahar geldi bahar.
Çiçekler rengâreng…
Kelebekler dans,
arılar bal peşinde…

Dün kar-buz olan sular,
bulut olma özlemiyle
güneşe gülümsemede...
Belki de,
şimdilerde buhar oldular bile...

Yağmur duası…
Rahmet yağacak...

18 Şubat 2019 Pazartesi

Hayal gemisi kaptanı...


Yalan dünyanın harab olacak hanını
Mamur etse de gitmeyecek varmıki

Hayal gemisinin kaptan köşkünde
Kaptan olup sahile eren varmıki

Dolan, talanla ömür geçip bitince
Ötede  "nâr"a yanmayacak varmıki

Et ile bud görünce salya akıtan
Bir ömür budla beslense doyarmıki

Boynuz kulağa yakın olsa da
Boynuzdan duyan insan varmıki

Acemi bahçivana sorarsan "he" der
Ahlat dikip armut yiyen varmıki

Ey şükrü unutan gözleri doymaz
Han hamamlar ile onan varmıki

16 Şubat 2019 Cumartesi

Ne istiyorsan...!


Çölü terk etmek gerek 
Ey hânede vaha isteyen
Hilâfı terk etmek gerek 
Ey muktedir olmak isteyen

Vehmi terk etmek gerek 
Ey vücudda huzur isteyen
Özü-sözü bir gerek
Ey isyanına îmân isteyen

Dikene tahammül gerek 
Ey gül goncesi isteyen
Nektar ıtır bulmak gerek
Ey balı yapmak isteyen

14 Şubat 2019 Perşembe

Tende Can...


Canı tende tutan var ki,
Teni cana binek yapmış

Dünya tene konakmış ki
Teni onda konaklatmış

Konağın sahibi var ki
Emanetçi imiş insan

Havası suyu takdir ki
Şükretmeli bu bir ihsan

Köstekli ömrü köstekli saat ile geçirmek…

Köstekli saat…bir devrin az bulunan hâcetlerinden…

Dedelerden intikal bir cep saati, köstekli, antika…

Avcı kasa, her iki tarafında kapak var. Arka kapağı kaldırınca iki anahtar deliği, orta merkezdeki saat ayarı için akrep ve yelkovanı çevirmeye yarıyor, minik kurma anahtarı ile…

Merkezden uzak olan anahtar deliği zembereği kurmak için.

Ön kapağı kaldırınca mika saat camı altında beyaz porselen bir kadran, rakamlar Osmanlıca, dış çerçeve altın varak çember ile boyalı. Saniye, akrep ve yelkovan siyah renkli.

Zembereği minik kurma anahtarı ile kurunca 24 saatten fazla tıkır tıkır çalışıyor.

Biri yedek 2 kurma/ayar anahtarı köstek denilen zincire bağlı…

Marka olarak "K.Serkisoff kons...." yazısı porselen kadranda saat 12 ile merkez arasında güllerle bezeli süsleme arasına yazılmış.
Kadrandaki rakamlar osmanlıca...

130 yıllık bir antika olduğunu antika saat tanıtımı yapan bir kaynaktan öğreniyorum:
İsviçreli Bellodes firması (sonradan Zenith saatleri üreten fabrika/firma) her pazara özel üretim yaparmış; meselâ rusyaya ya da osmanlı coğrafyasına…
Fotoğraftaki saat Osmanlı pazarı için özel üretilmiş, bunu marka yazısında yer alan ibareden anlıyoruz.
Kasa 0.800 ayar gümüş. Ön kapağın iç yüzüne baskı yapılmış. Ayrıca bu iç yüzde firmanın marka amblemi yanında bir kaç adet daha baskı, seri no gibi bir çok işaret de bilgi amaçlı işlenmiş.
☆☆☆
Bize kadar intikâl eden bu antika köstekli cep saatinin zembereğini minik kurma anahtarıyla ilk kurduğumda çalıştığını görmek bir başka mutluluk.
1880-1890larda üretilmiş ve çalışan bir antika…
☆☆☆
Mekanik saat, zamanın farkında olmadan kadranına bakana zamanın geçtiğini gösteren bir dişliler sistemi…

Bu güne gelinceye kadar bu antika saati kimler cebine koydu, her gün günde bir kerre minik kurma anahtarı ile arka kapağı açıp zembereği kurdular.

Saat ayarı için şehirlerdeki saat kulelerine gidip ayar yaptılar.

Kimbilir günde kaç kez ceplerinden çıkarıp vakti bildiler, sözleştikleri randevularına ne kadar zaman kaldığını gördüler…
☆☆☆
Bir dönemin zor bulunan ve herkeste olmayan köstekli saatlerinin bugün elektronikleri üretilmiş olsa da, bir devrin tarihinin buram buram koktuğu bir saat insanı kendi şanlı tarihine köstekliyor…ataları arasında dolaştırıyor, kıraathânelerde yahut arnavut kaldırımlarda… şal yeleğin iliğine bağlı gümüş kösteği ile...
☆☆☆
Sâmiha Ayverdi hoca: "Sırtta setre, çoğu zaman şal yelek, cepten iliğe uzanmış bir külçe gümüş köstek, hîleyi düzeni kapısından içeri sokmamış, nâmus erbâbı, kanâat ehli esnaflar"ından bahsetmektedir.
☆☆☆
Cebimizdeki antika günde 2-3 dakika geri kalıyor olsa da, saniyenin önemli olduğu işimiz de yok hani.

Saat hep ileriye, gelecek zamana kuruluyor bir yandan bakınca, diğer yandan ise ömür için geri sayım aracı.

Her bir dakika geçtikçe ömür sermayesi bir dakikalık daha azalmakta…

Bir çiftçi için eyyam mevsimler ölçeğinde önemli iken, çoban için gündüz ve gece mesabesinde. Beş vakit namaz vaktini takib eden içinse bir namazdan diğerine kadar.
☆☆☆
Vakit nasıl bir şeyse; hasta için akşamdan sabaha bir asır olur, vakit uzar, geçmek bilmez bir türlü, akrep ile yelkovan ilerlememek için sanki direnirler…neş'e ve eğlenceli bir zaman dilimi ise saatler sürse bile bir an gibi gelir insana !
Saat olmasa, saate bakmasak zaman ilerlemeyecek mi sanki !
☆☆☆
Kurulmuş saat gibi şu kadar milyar yıldır geri kalmadan hem kendi etrafında ve hem de güneşin etrafında durup dinlenmeden dönen, gün- ay- mevsim sene gibi vakitlerimizi meydana getiren zembereksiz dünya zamanını plânlı yaşamak ve zamanın kıymetini bilmek için yine de saate ihtiyacımız var…ister kum saati, ister zembereği kurmalı, isterse elektronik saat…ne farkeder !

Dünya dönüyor ya !
İnsan ömrü de zamana kösteklenmiş ya !

Ne mutlu dünyaya kösteklenmeden yaşayabilen vakte kösteklilere !

12 Şubat 2019 Salı

Hakk için dönen var...Haktan dönen var !

Her şey dönüyor
Galaksiler
Güneş sistemi
Dünya…

Elektronlar
Hücresel materyal
Hava, su…

Hayat da…

Devir daim var
Çarkı Bir döndüren var
Felekler var dönen
Bir de dönekler…

Çark-ı felek de var
Fırıldak da...

Durmak ölümdür
Duran ölü…

Dönmek evladır…

Dönen;
Dönek ise eğer,
İşte o kerihtir…

Hakk için dönen de var
Haktan dönen de

Özünden dönen var
Özüne dönen var

Sözünü tutan da var
Sözünden dönen de…

Terk ettiğine dönen de var
Döneği terk eden de var.

Pergel gibi dönenlerin
açısı kadar cürmü ve hükmü var.
Ve
İyiki yer çekimi var…

Değilse;
Dönen,
merkezkaç ile kaçar
dünyadan fezaya kadar...

11 Şubat 2019 Pazartesi

Yücelerin; karı, buzu, fırtınası...

Erem dedin otağına 
Takatin yok, dermanın yok
Batam dedin yunağına
Kirin çok, pasağın çok

Dalam dedin ummanına
Nefessizsin, nefesin yok
Derinlerin tuzağına
Dayanacak bezeğin yok
☆☆☆
Karga sekmez bucağına
Çıkmaz yolun, yordamı çok
Kızgın çölün sıcağına
Vardıracak sebebin çok

Yücelerin eksik olmaz
Karı, buzu, fırtınası
Çileler olmazsa olmaz
İnsan olmanın devâsı

9 Şubat 2019 Cumartesi

Ya şîre, ya sirke, yahut hamr...

Gördüğün âlemin hakikati  değil
"İnsan" denilen mahlûk et kemik değil

Vakit nedir iyi anla, bu sırrı çöz
Odun da önce yeşildi, bak şimdi köz

Bir senin "ben"in var sanma dünyada
"Ben"den sonra tufan diyen, rüyada

Etmekte bak her şey hem devir daim
Hem; değirmene su gelir, her daim

Gayrı görme özünden, öteki deme
En büyük zulmü, edersin kendine

Bir göstersen iki diyen, ey şaşı
Sırrı anla, gel kaybetme savaşı

Bir salkımda ne çoktur üzüm tanesi
Ya sirke, ya şerbet, ya hamr... ekstresi

Aslını sorsan, bilmez ki aslı bir
Tefekkür et anlayasın: "arada bir"

Perdesiz perdelenmiş, tatlı tuzluya
Anlayan anlar, masal anlattım güya

8 Şubat 2019 Cuma

Kolay mı meyveli ağaç yetiştirmek ?


Çürük elma" ları sağlamların yanından ayıklamadan sepettekileri kurtarmak mümkün değil !
İklim çürütmeye müsait ise elmayı soğuk hava deposunda saklar üretici…
Çürüğün ne kompostosu olur ne salatası. Hayvana yem etmekten başkaca çaresi yok.
Birileri daha çok süt sağmak için çürütmek istiyorsa elmaları, hayvanlarına yem lâzım, yem edeceklerse…

Ya hu, ağacı diken, sulayan, budayan, gübreleyen, büyüten sen, meyve mevsiminde meyve toplayan sen…onu alıp çürüterek hayvanlarının önüne atan ise el âlem…

Kolay mı meyveli ağaç yetiştirmek ?

Elmaları insana, insanlığa sunmalı, ikrâm etmeli…çürütecek olanlara değil !
☆☆☆
Necip milletin evlatları; örften- gelenekten, millî-manevî değerlerden, öz kültürlerinden, dedelerinden koparılarak çürütülmeye çalışılıyor. Yozlaştırmak için her türlü tezgâh açılıyor, terbiye vasıtaları mıncıklanıyor, hem de öz değerlerden kopartılma bahasına…

Bir arkadaşım "necip milleti necis yapmaya çalışmak" tesbiti yapmıştı ki, ne doğru bir tespit.
Necip milleti necis hâle getirmeye çalışmak için birileri içerden bir çokları dışardan şu kadar zamandır uğraşmıyor mu ?

Nerede kaldı fedakârlık, cömertlik, yardımlaşmak, karşılıksız iyilikte bulunmak, adil davranmak, düşküne omuz vermek, dertliye dermân aramak…
Nerede kaldı tevâzu, hoşgörü, iyi niyet, samimiyet…
Nerede kaldı içi dışı bir olmak, dosdoğru olmak, açlara ekmek, çıplağa göynek sunmak…
Nerede kaldı edep, güzel ahlâk…
Sizce de çürüme hızı çok fazla değil mi, ne dersiniz !

Anlamadım medeniyet mi dediniz !
Sizi de mi kandırdılar !

Modernite kılıfı içerisinde cifeye bulaşmış olarak gelen çürümüşlüğün medeniyet ile ilişkisini anlatabilecek olan varsa beri gelsin !

Sapla samanı karıştır sonra aynı sepete koy, üstüne de etiketi yapıştır "modern" yahut "medeni"…
Bir sepet elmayı çürütmek için elma sepetine bir adet çürük elma koymak yeter de artar…
Necipten necise…metodolojileri bu.
☆☆☆
Medeniyyet güzel ahlâktır, erdemdir, terakkidir/ilerlemedir.
Medeniyyet ilmi ve irfanı yüksek insan topluluğu hâline gelmektir.
Medeniyyet kültürdür, eğitimdir…
Medeniyyet sevgidir, hoşgörüdür,...
Medeniyyet insana ve insanlığa yatırım yapmaktır.
Vesselâm...

7 Şubat 2019 Perşembe

"Si" "Murg", kaf dağı ardındaki sultan…

Simurg'u duymuşsundur
Kaf dağını da.
☆☆☆
Kuşlar,
başsız kalmışlar.
Simurg denilen sultanı bulup 
başlarına geçirmek için toplanmışlar.
Karar almışlar, 
Kaf dağı ardındaki sultanı bulacaklar…
☆☆☆
Çıkarlar yola, başlarlar uçmaya.
geçilmesi gereken 
yedi vadi vardır önlerinde.
☆☆☆
İlki sevgi vadisi…
Sevgi denizini  geçerlerken
bazısı bu denize dalmış
sürüden ayrılmış.
Diğerleri yollarına devam etmiş…
Varmışlar ayrılık  vadisine, 
kimisi de bu vadide kalakalmış…
Ötekileri uçmaya devam etmiş;
hırs  ovası üzerinden uçarlarken
tamahkâr olanları orada kalakalmış…
Diğerleri uçmaya devam edip 
kıskançlık  gölüne varmışlar. 
Kimi de kıskançlık gölünü aşamamış,
batmış göle.   
Altıncı ve yedinci vadiler  
Şaşkınlık  ve  yok oluş…
☆☆☆
Yedi  Vadinin her birinde  yoldaşlarının bir kısmı
Vadinin cazibesine kapılmış,
yol arkadaşı sayısı azalmış,
umutlar  yitmeye  başlamış... 
☆☆☆
Ancak azimli olan  30'u, 
Kaf Dağı’nı aşmış,
ardına varmış... 
“Si”  “otuz”,  
“murg” “kuş”  demekmiş…
Ve Kaf dağı ardına da anca 30'u varmış !
☆☆☆
Fark etmişler ki;
aslında "Simurg" kendileri imiş.
☆☆☆
Aradıkları sultan meğer,
zorlu parkurları azimle geçen,
yoldaki çeldiricilere aldanmayan,
olgunlaşma sınavını verdikten sonra
tanış-biliş olunacak olan,
özlerinde gizli hakikat imiş...
☆☆☆
Ey insan !
Dünyalık sevgilerin denizinde boğulma...
Ayrılık ve hasret girdabına kapılma...
Hırs kamçısını kır, at...
Tamah çukuruna düşme...
Elinde olmayanı, nasip olmayanı kıskanma...
Bil ki; şaşkınlık ve hayret aptalların işi…
Varlığı sahibine atfedip yokluğa rıza ise erkişilerin işi...

Ya sonra ?
Sonrası, aynaya bakma hakkı verilecek…
Bakana kendi Cemâlini gösteren...
Sırlı…

Ve sakın sırrı kazıma, 
sırsız ayna; özü değil, ötekini gösterir !
☆☆☆
Feridüddin  Attar’ın  "Mantıku’t  Tayr" adlı eserinde kuşlar üzerinden insanın hakikatini arayış yolculuğu konusu işlenmekte, hakikatin ancak  kişinin  kendi  iç dünyasına  yapacağı zorlu  yolculuk  sonunda elde edilebileceği hikâye edilmektedir.

6 Şubat 2019 Çarşamba

Bir dünya yetmez tatminsize…

Mutluluk da bir karakterdir, mutsuzlukta...

Kimi insan mutlu olmak için bahane arar, kimi de mutsuz olmak için.

Bir çocuk bir sakız ile mutlu olurken, bir diğerini sakız fabrikasının deposuna koysan bile mutsuz olur.

Kanaatkâr olmayanlar tatminsizlik kuyusunda ışıksız kalırken, küçücük şeyleri mutluluk vesilesi sayanlar nûrlara gark olur.

Tatminsizlik hırsı kamçılar, hırs erdemi çiğnetir…

Erdemlerden yoksunluk ise ahlaķî normları rafa kaldırtır, ar damarını çatlatır, merkep gibi anırtır, yüzsüzce sırıttırır.

Ki bu hâl de bir başka ahlâkı gerektirir…bu da düşkünlüktür, yerilmiş ahlâktır, kötü ahlâktır.

Hatta itibarsızlıktır ki, ne kötüdür o…insanlar nezdinde rüsvay, ind-i ilâhide muzil. Hem gözden düşürür hem dile düşürür…

Dile düşeceğine, bir "dîl"(*)e girmeli halbuki !

Muhteris; çirkin ahlâk bineğine tatminsizliği yüzünden biner, hırs kamçısını şaklattıkça dört nala uçar gider, tozu dumana katarak…

Tatminsizlik; sonu olmayan bir yolculuğa çıkarır, doyumsuz kölesini.

Bir dünya yetmez tatminsize, gelsin ikincisi…diğerleri.

Tâ gözünü toprak doyurana kadar sürer gider bu tamah.

Çok mu zor doymayan gözü kapatmak, iki göz kapağın var, kapat onları da âmâ ol bari… tamahkârın ancak gözü görmeyince gönlü rahat eder.

Sonluyu sonsuzla takas edene deli denmez de ne denir ?

Hani bir söz vardır:"Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur"...
__________
(*) dîl: gönül, lahûtî âleme açılan pencere.

3 Şubat 2019 Pazar

Anadolu var ya…bu milletin yavuklusu...

Girdik malazgirtten iklim-i ruma
1071, yirmialtı ağustos cum'a
Açıldı kapısı anadolunun Türk'e
Sonu geldi bizans imparatorluğunun

Yesevi ustanın alperenleri
Dağıldı bozkırına anadolunun
İlm u irfan vardı heybelerinde
Vazife; imar ve tımar idi beldelerinde

Kaplamıştı anadoluyu o vakitler zillet
Yesevi ocağı alpleri, yılmadılar elbet
Birlik ve dirliğe davet edildi millet
İnsanı yaşatmak için olmalıydı devlet

Bir yanda büyüdü devlet, devleşti
Bir yandan, millete ilim irfan yerleşti
Yesevi'nin alp erenleri çok gayretkeşdi
Türkistan'dan üç kıtaya "insanı" götüreceklerdi

"El Adl" hükmü için zalimi çiğnediler
Din için, devlet için, ser'den geçtiler
"Türk geliyor" korkusu zalimleri sardı
Tekfurlar korkudan inlerine saklandı

Dağılır yedi düvel, tıpkı çil yavrusu
Kükreyince şanlı milletin şanlı ordusu
Garip gureba dostudur; anası, yavrusu
Anadolu var ya…bu milletin yavuklusu

Yaradan vermiş payeyi, bu milleti sevmiş
Geçmiş kendinden "i'la-yı kelimetullah" demiş
Gittiği her yerde "İnsan" olarak gezmiş
Yememiş yedirmiş, önce insan demiş

Severiz mahlukatı Allah aşkına
Derslerini veririz edepsize, şaşkına
Haddini edeblice bildirirken taşkına
"El Hak" deriz, sahip çıkarız düşküne

Yok cihânda böyle bir şanlı tarih
Mayan bu, etmelisin gönülleri fetih
Bekliyor mazlumlar, ine zalime gürz
Yere geçmeli, tez vakit bu soysuz güruh

Ey oğul ! unutma hiç atalarını
Gel vazgeç, tekrarlama hatalarını
Niyet et, hizmet et, heba etme zamanı
Bilirsin sadece yaşarken ismi olanlar vardı !

1 Şubat 2019 Cuma

Dünya denen mahzen...

Gel sen eyle şu zevk u sefayı terk
Her bir anın hesabı var verilecek

Be hey boş işlerle iştigal eyleyen
Kalmadı kimseye dünya denen mahzen

Dağ bayır yollarda oflayıp durdun
Yolu sarpa çıkaran sendin unuttun

Çilesiz bir hayatı istiyor iken
Yalan, dolan, talan işe koyuldun

Heceyi bilmezken okurum dedin
Kendi çöplüğünde hep eşelendin

Doymam zannettin, sofralar gezdin
Yedin doymadın, okudun bilmedin

Kızgın boğa gibi, soluyup durdun
Biraz nimet gördün, azıp kudurdun

Dünya benim sandın, hep cirit attın
Hayat derslerinden, kaytardın, kaçtın

Dünya bir pazar, nihayeti mezar
Ecel yaklaşmakta bak azar azar

Kiramen katibin her şeyi yazar
Gün gelir, dostların mezarın kazar