Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Kasım 2023 Perşembe

Lakırdı kavafları...


Hâtifâne söyleyene
Ârifâne gönül gerek !
Lakırdı kavaflarına
Bilmez misin, var mı gerek ?

29 Kasım 2023 Çarşamba

İnce ele sık doku...

Ey adem;
Hak ve müstehâk hususunda
ince ele, sık doku...
değilse;
sonradan çıkar pis koku !

28 Kasım 2023 Salı

Çamurda yürümek düz yolda bile zordur


Derlerki;

"Çamurlu düz yolda yürümek var ya,  kuru topraklı yokuşa tırmanmaktan çok daha kuvvet ister..."

İşte bu yüzdendir ki "dosdoğru" olanın yürüyüşü ahsendir. Fazla çaba gerektirmez, aradığı kendini bulur, talebi bacalardan dökülür, huzur atmosferi ile soluklanır...tıpkı kaygusuzluk denizinde kulaç atan abdal gibi !

O, ötelerdedir; çamurdan, çamurda debelendikçe çamura saplananlardan, tâ haşre kadar.

Dünya ve dünyalık tasası, iktidâr kavgası, etiket müptelası, dolambaçlı, eğri ve yanlış yolların yolcusu adamların çamurlu güzegâhına ne talipdir ne de o batağa düçârdır o...

Çünkü;  bu mücâdeleler, gören göz için, bataklıkta debelenen bir insanın, hırsına yenik düşüp, şerefini çamura bulamak çabasıdır hakikâtte...

Ve nihayetinde alttan almalar, takla atmalar, tuzak kurmalar, aleyh tavır takınmalar, eğilmekten kamburlaşmalar ile, o batağın çamuru sıçrar beyaz yakaların üstüne...

Eğer "Eşref-i mahlûkat",  üç paralık itibar ve çıkar için şerefini pâymal etmeyi göze almışsa, buna iblis ne yapsın...!

Sırıtıp duruyordur...

Ya da makâm-ı câhimde seslendirilecek "kendin ettin kendin buldun" türküsünü besteliyordur...

'Ve insana, kendi gayret ve çabalarının sonuçlarından başka bir şey verilecek değildir !” (Necm, 39)

Vesselâm...

27 Kasım 2023 Pazartesi

Mel'un, vicdanı kör kütük ayyaş...


Nedir bu ?
Ademe musallat garez
Nedir bu kin, bu nefret ?

Bak işte !
Mel'un şeytanın ocağını tüttüren
Lanetli kavimin borusu ötüyor
Ve
Ehl-i dünya pusmuş iken..
İnsanlık ocağına,
Mel'un incir dikiyor...

Ey
Kan döküp fitne çıkaran
Ey
Mel'un iblisi sollayan adem
Ey
Vicdanı kör kütük ayyaş
Aklı sekre uğramış gafil
Gözü dönmüş katil
İlimden azade cahil

Unutma !
Hakikat kılıcı kınından çıkınca
Doğrar mel'unu lime lime
Ehl-i nifaka dünya daralır
Diyemez hiç kimse benim neyime

Sen, ey Âdem oğlu !
Kır şeytanın bacağını
Açıl hakikat deryâsına
Cehde niyet et
Arzdan şu mel'unlar
Def olup kaçana kadar
Cenge koyul !

Yahut niyâz et...
Ya firavun için kızıldeniz yarılsın
Ya tez zamanda çukuru kazılsın
Ya darağacında salınıp asılsın

Al başını ellerinin arasına
Düşün biraz
Nedendir bu ahvâl ?

Bilir misin peki,
Ey zalim ve cahil olan adem ?
İnsanlık;
Hangi sırra bastı kadem...

En azından;
Arz-ı hâl eyle sen n'olur
Belki o vakit insanlık hâlâs olur...

25 Kasım 2023 Cumartesi

Rüzgâr horozu ya da gülü...

 

Rüzgâr gülü de derler ya hani...

Bazı beldelerde onun adı:
Rüzgâr horozudur yani
Nereden eserse rüzgâr
Sürükler de önüne katar onu...

O horozun; 
kuyruğu dimdik
tüyleri kabarık
kafası geriye atık...
Çöplüğün tek hâkimi
öylesine bir yaratık...
Rüzgâr gülüne özenenler
Bir gün siyah dediğine
ertesinde beyaz der...
Bugün hak dediğine
ertesinde batıl der...

Hele;
Kitabın ortasından lâf etmede
kimse eline su dökemez...
Eğrilmiş doğrusunu
hiç kimseler bükemez...
Çaktığı kazıkları
kimsecikler sökemez...

Demeli ki;
Sen neymişsin be kerkenez...
Sen öt, gayrısı ötemez...

Vay sana vaylar sana
kendi eğri, görüntüsü "doğru"
rüzgâr horozu...
Dar geliyor sana değil mi, 
münafıklık
Ey şeytanın atına binmiş
insancık...

21 Kasım 2023 Salı

Mavi ve siyah...



masmavi bir çadır
direği insanlık
kubbesi gökyüzü...

ya ötesi
ötesi zifîri karanlık,
ötesi küfür makamı

ve
kimisi savrulur zifîriye
zifîri; korku, azap,
zifîri; cehâlet, zulüm,
zifîri; kafes ve cehennem

kimisi de
nefes sahibi 
masmavi kubbe altında...
erişir tâ sonsuzluğa
mavinin derinliğinde..

mavi; güven, sadakat, bilgelik,
mavi;  akıl, mavi; inanç,
mavi; hakikat ve cennet...

velhasıl-ı kelâm;
kimisi çadırın tepesinde
kimisi de
ya zifîrinin enginliğinde
ya yerin yedi kat dibinde...

tek seferlik ömürde !

19 Kasım 2023 Pazar

Hak ve müstehak...

 

Ey insan !
Talep etme...
Geleni reddetme...
Dünyaya ve dünyalığa meyletme...
Gelecek gelir...
Olacak olur...
Hak eden alır...
Değilse :
İmtihân şedid olur !

18 Kasım 2023 Cumartesi

Hiç unutma iki gözüm...


Evin sahibi olmaya
Özenme hiç iki gözüm
Misafirsin bu dünyada
Hiç unutma iki gözüm

Nerde hani atan deden
Ölüm gerçek iki gözüm
Kiracısın şu dünyada
Hiç unutma iki gözüm

Yükün çok mu iki gözüm
Hafifleten var unutma,
Eğer O'nu unutursan
Yük çok ağır iki gözüm

Nefesi boşa tükettik
Perdelenmiş sinelere
Ne çok kelam ettik yine
Farz eda olunsun diye
Aşık Veysel'e sormuşlar; 
-Üstad, dünyadan ne anladın? 
-Say ki bir pazar yeri dolaştım, üç metre bez aldım gidiyorum...

17 Kasım 2023 Cuma

Kim Hâkim Kim Mahkûm...

Sen kendini kendine hâkim sanma
Hüküm senin değil ferman senin değil
Hâkimin hükmüne muhalif olma
Hüküm senin değil ferman senin değil

Sakın ha âleme meydan okuma
Âlem senin değil meydan senin değil
Muktedirim deyip güçle sınanma
Kudret senin değil kuvvet senin değil

Hâkimin hükmüne uymam ben deme
Hüküm senin değil ferman senin değil
 Fikir beyanı mahkûmun ne haddine
Âlem senin değil eyyam senin değil

14 Kasım 2023 Salı

Ölen insanlar değil, "insanlık"...


Yeter ! Bıktık be bi susun artık...
Lâf değil icraata hasret insanlık.
İyiki bir ağız vermiş "Tanrı"nız
Yirmidört saat durmadan yorumlar yaptınız
Biz usandık çenenizden amma
siz hiç bıkmadınız...
Yok mu konuşmaktan başka tavrınız
Yeter be ! Akıl vermeyin artık
Bence şöyle bence böyle
demeyin artık...
Yaşayan işte şurda, hikayesi ortada...
Seyredenler mağarada...
Bir yanda insanlar ölüyor, doğru !
Beri yanda ölen "insanlık" değil mi ?
Bir yanda zulüm ayyukta, doğru
Beri yanda keyifler keka değil mi ?
Konforunuzun, rahatınızın 
tâ içine tükürmeli...
Be hey insan müsveddeleri...
Düşün artık şu dünyanın yakasından
Bıktırdınız, yeter be ! 
Betersiniz yamyamdan...

11 Kasım 2023 Cumartesi

Bozuldu dünyanın düzeni...


Bozuldu düzeni bozuldu dünyanın
İnsan belli değil hayvan belli değil
İklim kriz geçirdi hava bozuldu
Yaz yaz gibi kış kış gibi hiç değil

Yalanlarla doğrular karmakarışık
Mert belli değil namert belli değil
Her şey göstermelik herkes satıcı
Alan belli değil satan belli değil

Tüccarlar çoğalmış dükkânlar dijital
Kumaş belli değil mal belli değil
Edeb haya kalmamış, herşey meydanda
Mahrem belli değil ar belli değil

Güçlü zalim oldu zayıflar mazlum
Hakim belli değil hüküm belli değil
İnsan hakları denen bir kandırmaca
Hak belli değil nâ-hak belli değil

Gelsin de nerden gelirse gelsin derler
Helâl belli değil haram belli değil
Kalpler katran karası zihin fitne kasası
Aklar ak değil pâklar pâk değil

Ayak üstü on parmakta on ip var
Kukla belli değil usta belli değil
Eğrileri doğrucuya satarlar
Hesap belli değil yafta belli değil

Dilindeki sözleri özü yansıtmaz
Kabuk belli değil öz belli değil
Tadından yenilmeyen şol dünyada
Acı belli değil tatlı belli değil

İnsanlar şeytanı taşlar dururmuş
Şeytan belli değil insan belli değil
Münafık şahsına cennet umarmış
Niyet belli değil murat belli değil

Tarafı belli olmalı insanın
Beyaz belli değil siyah belli değil
Sormayın gri olan n'olacak diye
Mümin, kafir belli de münâfık belli değil

Bozuldu düzeni bozuldu dünyanın
İnsan belli değil hayvan belli değil
Kazıldı dünyaya mezar çukuru
Vakit belli değil ahir belli değil

6 Kasım 2023 Pazartesi

Şükrân ile ihtiram etmeli...


zaman ezelden ebede
coşkun akan bir ırmak

evvela damla, 
sonra kaynak ve pınar, 
sonra da ırmak
belki de istikbâlde
bir nehir olacak
deryaya kavuşacak...

su gibi Azîz olmalı insan;
arı, duru ve berrak
eriştiği yerlere can bahşederek
can suyu vererek yollanmalı...
gülü dikeni ayırt etmeyerek
çağlayarak akmalı
tâ en aşağılara...
tıpkı;
kıvrım kıvrım yollarla
gâh durgun, gâh coşkun
pınarı deryaya taşıyan
ırmak yatağı gibi...

ve aziz insan
su gibi aziz insan
ne yazıkki gurbete düşmüş
bene bende olmuş insan...
bilmezki
aslında kendi
asli vatandan ırakta
şol gurbet elde
kısa ömürlü bir şehir...

hem
ne demiş Mevlânâ:
"Haydi ben bensiz geleyim,
sen sensiz gel"
evet
benliksiz senliksiz dalmalı o ırmağa...
kolay mı peki ?
zor dostum zor deme...
benden senden geçmek
bensiz olmak çok zor deme !

arada şöyle bir
nefeslenip
seyre dal âlemleri
suyun huşuunu, kuşların tesbihatını
toprağın tevazuunu, ağaçların kıyamını
gazellerin hayata vedaını
seyre dal...

önce beni, seni
sonra bizi duyumsa
isli odun ateşinde demlenmiş
bir yudum çay içerken...


ve ardından
hayatın sahibine 
güzellikleri bahşedene

ve 
renkleri gören gözü
nağmeleri işiten kulağı
tad alan duyuları
 ikrâm edene
şükrân ile
ihtiram et...

düşünsene;
renkler var göz yok
nağme var kulak yok !
âlemdeki her şeyi buna teşbih et...
ve sonra
üzüldüğün şeye bak !

Ne der Mesnevisindeki 
Irmak şiirinde Mevlânâ:
Bu ırmakta ne ölmek var bize, 
bu ırmakta ne gam var, 
ne keder var, ne dert. 
Bu ırmak alabildiğine yaşamaktan, 
bu ırmak iyilikten, cömertlikten ibaret.

Durma, çabuk gel, gelmem deme. 
Ne evet demek yaraşır sana, ne hayır.
 Senin şânına sadece gelmek yaraşır,
 dostum, senin şânına sadece gelmek yaraşır...

Vesselâm

5 Kasım 2023 Pazar

Dokunmayan yılan yaşasın mı ?

Çoğu adem oğlu dünyanın kendine kalacağını sanıyor herhalde ki, dünya ve dünyalık için ne plânlar yapıyor, zekâsını fıldır fıldır çalıştırıyor...

Kazık atmayı, sahtekârlığı, aşırılığı, zarar vermeyi, kan dökmeyi, sömürmeyi, ezmeyi, zayıfı kullanmayı, haksız kazanç sağlamayı, mütecavizliği ile insanlıktan çıkıyor...

Bir gün dünyadan gideceğini aklına getirmeden.

Bir gün hesaba çekileceğini düşünmeden...

Mezar ehlinin de içinde öyle zannedenler vardı elbette.

Acep şimdi pişman mıdırlar ?

Şimdi onların pişman oldukları şeyler, keşke yapmasaydık dedikleri şeyler var ya,  hâlihazırda hayatta olanlar için önemsenmediğinden olsa gerek, o kötü fiilleri işlemeye devam etmekteler...

Hem de insancıllık ve insan hakları söylemlerini dillerinden düşünmeyen, güyâ medeni olduklarını iddia edenler tarafından.

Bir de hamâset taslayanlar var ki, bunlar sadece lâf üretmekte, zulüme seyirci, zalime sessiz, mazlumu görmezden gelmekteler...

Aman ha ateş size dokunmasın !

Unutmamalı...mezar ehlinin de içinde  "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyen "iyi"ler(!) vardı elbette.

Bakara sûresi 30. âyette Rabbimiz buyuruyor: "Hani rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Biz seni övgü ile tesbih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” dediler. Allah “Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim” buyurdu."

”Zulüm; ayakların kaymasına, ni’metin yok olmasına, milletlerin helâkine sebep olur.” "Zalimlerin düşmanı Allah'tır. (Hz. Ali)

İbrâhim sûresi 42-43. âyetlerde Rabbimiz buyuruyor:
"Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! O sadece, onların işini bir güne erteliyor ki, o gün gözler dehşetten dışarı fırlamış Başları yukarıya kalkık, bakışları bir noktaya sabitlenmiş, zihinleri bomboş kalmış olarak toplanma yerine koşarlar."

Evet insanda hesabı bir gün verilecek kötülüğe meyil de vardır !

İyi'lerden olmamız niyâzı ile...Vesselâm...

4 Kasım 2023 Cumartesi

Tırtıl yazıları ve başkalaşmak !

ey tırtıl
kelebek olmaya özenirsin de
gayretin var mı ?

büyümen için daha çoook gömlek değiştirmelisin !

sonra;
pupa (koza)denilen hücreni
inşâ edip 
biraz içinde kalmalısın

ve ey tırtıl
o koza çilehânesinde
kendini dönüştürmelisin

oradan
kanatlanarak çıkmak içün
koza kılıfını yırtmalısın ki
kelebek olup uçabilesin...

tırtılın olgunlaşmak için
güzelleşmek için
kelebek olabilmek için
gayreti var da...
....
bilmem anlatabildim mi ?

3 Kasım 2023 Cuma

Nakıştan Nakkaş'a...

 

Oku !" dedi ya insana
Kitabın müelli !

Oku !
Kâinat her an bir oluşta
Fiil fâilsiz olmaz !

Tabiat bezeli nakış nakış
Nakış Nakkâşsız olmaz

Rengârenk manzara için
Işık olmazsa olmaz !

Gördüğün eserler var ya !
Eser müessirsiz olmaz !

Yazılı bir sahife var ise
Harfler katipsiz yazılmaz !

Aşktan bahis açılırsa
Âşık maşuksuz olmaz !

Eğer sohbet vaki ise
Kelâm nefessiz çıkmaz

2 Kasım 2023 Perşembe

Kiralık kafa ve akıl...


"Kafasını, acıkınca yenilecek karpuz niyetine taşıyanlar, akıllarını sadece onu taşımak için kullanırlar" (S.Kıyak)

Bir dünya ki;
kiralık kafalar var,
kuma gömülü kafalar var...
o kafalarda
kiralık akıllar var,
satılık akıllar var,
aklını peynir ekmekle yiyeni var,
takma akıllı olanı var...

her yerde
aklını gösterme telaşında olan var,
akıl yarıştıran var...
aklı havada olan var,
aklı esir olan,
aklını çalıştırmayan,
hatta çalıştıramayan var...

akıllı geçinen var,
aklıyla geçinen var,
aklı esrikler var,
aklıyla dalga geçilen var....

aklını seven de var,
tapınan, ilâh edinen de var...
akl-ı selim de var...

beyazdan siyaha
tepeden tırnağa
sağdan sola
peşinciler
veresiyeciler
tımarcılar
tımardan kaçanlar
ne ararsan var !
binbir çeşidinden var
akıllılar dünyasında...

bak, gör, seyret !

1 Kasım 2023 Çarşamba

Filler ve Ebabil Kuşları...


Ebrehe isimli kişi Habeşistan Krallığı'nın Yemen valisidir. M.S. 570'li yıllarında Sana şehrinde bir mabed yaptırmıştır, 
Amacı Mekke şehrindeki Kâbe'yi ziyaret eden Arapların Kâbe yerine Sana şehrindeki bu mabede ziyaretlerini yönlendirmektir. 

Ebrehe, Kâbe'yi yıkmak için altmışbin kadar asker ve binekleri FİL olan büyük  orduyla Mekke'ye doğru yola çıktı. 

Karşusına çıkan kuvvetleri de mağlup ederek ilerledi ve Taif şehrine geldi, askerlerin bir kısmını Mekke'ye gönderdi. Bu askerler Peygamber (s.a.v.)'in dedesi ve Kureyş kabilesi reisi Abdülmuttalib'in ikiyüzden  fazla aşkın devesiyle birlikte Mekke ahalisinin hayvanlarını alıp uzaklaştılar. 

Bunun üzerine Abdülmuttalib Ebrehe'yle görüşerek develerinin ve diğer hayvanların geri verilmesini istedi. 

Ebrehe:
- Benden develerini istiyorsun da, Kâbe'den hiç söz etmiyorsun. Halbuki ben onu yıkmaya geldim.

Abdülmuttalib:
- Ben develerin sahibiyim. Kâbenin de onu koruyacak sahibi vardır!

Bu görüşmenin sonunda Abdülmuttalib'e
develer geri verildi. 

Mekke ahalisi bu büyük ve güçlü orduyla savaşamayacağından dağlara çekilip beklemeye başladılar.

Ebrehe'nin ordusu büyük bir fili önden sürerek Mekke sınırına dayandı. 
Ebrehe, Kâbe'yi halatla bağlayıp fillerle çekerek yıkmak istiyordu.
Ebrehe'ye rehberlik yapan Nüfeyl b. Habib, büyük filin kulağından tutarak şöyle dedikten sonra koşarak o da dağa kaçtı:

- Ey Mahmud (fil) çök! Sakın ileri gitme, sağ salim geriye dön!

Mekke'ye tam girilecektiki bu büyük fil (Mahmud) ilerlemek istemedi, direndi, zorlanınca da yere yattı. 
Fili kaldırıp Kâbe'ye doğru yürütemediler.  Bu esnada  ebabil kuşları sürüsü ortaya çıktı. Kuşların ağzında ve ayaklarında nohut büyüklüğünde taşlar vardı. Bu taşları Ebrehe'nin ordusu üzerine mermi gibi attılar. Taşlar değdiği kişileri delip geçiyordu. Ebrehe'nin askerlerinin çoğu öldü.
Bu vak'a üzerine  "Fil Ordusu" dağıldı ve sağ kalanlar Kâbe'yi yıkma amaçlarına ulaşamadan Yemen'e döndüler. Ebrehe de dönüşte öldü. 

Kur'an'daki "Fil Suresi" nde bu vak'a konu edilir.
"Azgın fil sürüsüne ebabiller yeter
Firavunu, ordusunu Nil nehri bekler"

Vesselâm...