Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

29 Mayıs 2018 Salı

"Âdem", "adem" olmadan mukarreb olur mu !…

Kimi dosta gider, kimi posta !
Halk içinde kaybolmak var, belirmek var...

Halkın dünyadaki temsiline bakanlar onu maddî ve manevî katmanlar hâlinde görür...

Maddî katmanlaşma baş gözü ile görülür de manevîsi ancak gönül ehlince bilinir.

Kimi zengin, kimi fakir; kimi okumuş-câhil, kimi okumamış câhil; kimi işçi, kimi köylü; kimi bürokrat, kimi teknokrat...
Zâhid, fakih, ebrâr, muvahhid, abid, derviş, kâmil, gavvas, mukarreb...vasıfları daha da çok sıralamak mümkün

Akıllıyım diyen insan, halk içinde ne olduğuna değil, daima ne ol(a)madığına bakmalı !

Halk içinde kâmil köylü olan da var, zengin muvahhid olan da; abid işçi olan da var, okumuş derviş olan da; mutevazı zengin de var, kibirli fukara da...

Halk içinde zakir, mütefekkir, muhlis, şakir, beşir olmak var...
Münadi, müşteki, mürted olmak/olmamak da var...

Halktan biri olmak, halka ait olmak, sadece halk içinde olmak, amma 'Hakk'ta olmak da var, olamamakta...

Ebleh de ebrar da halk içinde, yan yana...
Kimi dosta gider, kimi posta !
Kimine paha biçilmez, kimi bit pazarında haraç-mezat...
Kimi elmas, kimi kömür...
Kimi muhlis, kimi müflis....

Bilinir hem;
Şaki olan said değil, yalancı sadık değil, şekli tamam olsa da her müslüman teslim değil, inkarı bırakmayan ise zinhar mümin değil ! Öyle görünseler de...

Cenâbı Hak suretlerinize değil kalbinize (samimiyetinize, niyetinize) bakar diyor Hz. Resul.

Avami, harami olmamalı insan; has olmaya bakmalı, mukarreb olma yolunda ilerlemeli...

"Âdem" ise eğer insan, "adem" olmalı !