Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

20 Nisan 2018 Cuma

Nûr-i Hudâ'ya bak ey gönül...

Nûr suresi âyet 35*
Ey gönül, âşk-ı Habîb'e mi düştü yolun
Söyle; yoksa, Tûfân-ı Nûh'a mı şahid oldun

Tutuştun külhân gibi, mahva uğramış gibi
Nûr-i Hudâ'ya bakan, Tûr daki Mûsâ gibi

Söyle, Hüsn-i Cemâl' i mi seyre koyuldun
Yoksa isyan ettin huzurdan mı kovuldun

Gözyaşların; sanki, bîçare âşıklar gibi 
Âh etme bülbül gibi, firarî "Hüd Hüd" gibi

Hakk'a Arz eyle hâlini,  "An"da mahveyle özünü 
Yabana atma sözümü, örtme gönlünün gözünü

Dalgalanıp durma öyle deryâlar gibi
Susuzlukta kurumuşsun sahralar gibi

"Bağ-ı cihân"ı Bir eyle, "serseri"ni has kul eyle
Dudak büküp bakma öyle...Bir'i oku Bir'i söyle...
____________________
*Nûr, 35. Ayet:
Bismillâhirrahmânirrahîm
Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde. Fânûs sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak)tır. Nur üstüne nur. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
☆☆☆
Bismillâhirrahmânirrahîm
Allâhu nûrus semâvâti vel ard(ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâhun, el mısbâhu fî zucâcetin, ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durriyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâsi, vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun).