Bazı dostlar neden sıkça yazdığımı sorar oldular.Meraklarını giderme adına mizahî bir dille ifade etmeye çalışayım.
★
Mizah bu ya;
"Hâkim sanığa sordu:
- Anlatılanlara göre şehrimizin en lüks lokantasında otururken cebinizden tabancayı çıkartıp salondaki saate ateş etmeye başlamışsınız. Doğru mu?
- Evet efendim.
-Neden?
- Can sıkıntısından efendim...
- Ne demek can sıkıntısı?
-Vakit öldürüyordum..."
diyerek sanık cevap vermiş.
★
Sayın ki bizde can sıkıntısından vakit öldürüyoruz.
★
" Fizik dersinde öğretmen Temel'e sormuş:
-Sıcaklık ve soğukluğun cisimler üstündeki etkisi nedir?
- Sıcakta uzar, soğukta küçülürler...
- Örnek verir misin?
- Günler yazın uzar, kışın kısalur" diye cevaplamış.
★
Eeee, hayat dediğin de böyle birşey işte...hayatın sonbaharını yaşıyoruz. Ömrümüz kışa girip yolumuz kısalmadan birşeyler paylaşma ihtiyacını hissediyoruz...
★
"Karadenizli uşaklar, deniz kenarında bir yerde horon tepiyorlar ve arada bir de aralarından birini kayalara atıyorlarmış.
Bunu gören biri nolur nolmaz diye kaçmaya başlamış:
- Çel sen de katıl pizey niye çekineyisun, adın ne senin.
- Adım Cemal.
- Piz Temel atma töreni yapayruz. Senin için bir tehlike yoktur" demişler.
★
Benim yazdıklarımın da kimseye zararı yoktur !..
★★★
Ve anlamak üzerine...
İki el bir baş içinse, başta düşünmek içindir!
Mizah bu, isteyen üzerine alınabilir.
"Temel ile Dursun ormanda yürüyorlar. Bir ara Temel Dursun'a sesleniyor:
- Dursun ormanın güzelliğine bak.
Dursun:
- Ağaçlardan göremiyorum ki..."
★
Dr.Anuşirvan Miyancı'nın insana ve hayata dair ibretlik, okudukça hoşuma giden tespitleri var.!
'İki yüz kelimeyle düşünen biri, iki bin kelimeyle düşünen birini asla anlayamaz.
Bir toplumun okuyup geçenlere değil, okuyup düşünenlere ihtiyacı var!"
İki yüz kelime ile Türkçe'nin güzelliğini göremez ve onunla yapılan mizahı asla ve kat'a anlayamazsınız.!!!
Efendim, selâm ve muhabbetle...