Asude hanımı daha önceki bir yazıda da konu etmiş idik...
Muhteşem ve sağlam bir karakter...var mı bu devirde böyle insan dedirtecek kadar abide bir şahsiyyet...
Boy 1.55-1.60 civarında, zayıf, ağzında diş kalmamış, olanların da kök uçları görünüyor, 73 yaşında, 6-7 kedi, 1 köpek, gözleri çok zor gören bir erkek kardeşi ile yaşıyor...
Meczub desem değil, çok akl-ı selim ve hakikatlı bir insan...
50 sene öncesinin başbakanlarından biri, o şehre her gittiğine evlerinde ağırlanır... Babası şehrin eşrafından, zenginliği ile hayatını yaşamış, gününü gün etmiş. Annesi Asude'yi hiç sevmemiş, babaannenin elinde/evinde büyümüş. Kahyâ, hizmetçi ve ırgatların olduğu, mâlikene gibi bir mekânda çocukluk ve gençliğini geçirmiş, ana-babadan kalan çok verimli binlerce dönüm arazi mal-mülk erkek kardeşleri tarafından sonraları har vurup harman savrulmuş...
Ne derler, hazıra dağ dayanmaz !
Asude hanım abla sonradan görme hiç değil, görmüş geçirmiş, bir üst rütbeli eşi...ve şimdi kirada oturuyor, çok az bir gelirle, ancak kendiyle barışık, huzurlu ve mutlu...
Yalanı dolanı, sahtesi çürüğü, dedikodusu, hırsları yok Asude ablanın...dosdoğru, hakiki, olduğu gibi...
Bu arada yaşından ve cüssesinden beklenmeyecek kadar da cesaretli...gözünü budaktan sakınmaz tiplerden.
Ha, bu arada duam da bedduam da tutar deyip duruyor.
Gelelim Asude hanım abladan kısa ve öz ibretlik hikâyelere:
★
Kedileri ve köpeğini içün belediyenin Veterinerlerine tedavi ve bakım içün sürekli götürür.
Pazar arabasına kedilerinin bir ya da bir kaçını kafes/taşıma çantasına koyararak, çeke çeke 2 km götürür..."kedi ambulansım ile götürdüm" der.
★
Bir defasında veteriner merkezine girişte giyilen galoşu çıkışta kullanılmış kirli galoş kutusuna koyacakken "ayol bunu başka kimse kullanmayacak nasılsa, yanıma alayım ayakkabım su alıyor, içine çorap gibi giyerim" diye düşünür ve fakat hemen "haram olur" diye vaz geçer bu düşüncesinden.
★
Yaşlı bir kedisinin dişleri çürümüş ve ağrısı vardır, yemek yemekte zorlanmaktadır, onu aylarca diş tedavisine götürür, dişlerini çektirir, enjektör ile besler...
★
Ayakkabı almaz kendine, yağmurlu havalarda ayakkabı su çekmektedir ve içten çorap gibi galoş giyer, ayakkabı alınması teklifini asla kabul etmez, ayakkabıya vereceğim parayla kediler ve köpeğin ihtiyacını karşılarım...
Ben aç kalırsan bir komşudan ekmek isterim de o Alkah'ın dilsiz kulu hayvanlar kimden istesin !" der...
★
Terliğinin kayışını koli bandı ile sararak hâlen kullanmaya devam eder Asude abla...
★
Bir defasında ölen bir kedisini kefene sarar, toprağa verecektir, ancak hava yağmurlu ve yerler ıslaktır, bir süre yağmurun dinmesini bekler, sonra ıslanmasın çukurunda diye üzerine ped bezi sarar ve öylece toprağa verir.
★
Genç kız iken yanında kaldığı babaannesine içlenir ve beddua eder "inşâ'Allah dilin tutulsun" diyerek evden çıkıp gider, üç saat sonra babaannenin bakıcısı babaannenin dili tutuldu diyerek arar, sürâtle babaannenin evine gelir. Babaanne ihlâs suresinin "...velem yuled" inde takılmıştır, ne demek istiyorsa işâret parmağı ile gösterir ve sadece ağzından çıkan "velem yuled" kelimeleridir, babaanne mi, aylar sonra normale birazcık döner.
★
Oturduğu binanın bir dairesinin sahibi yılda bir iki kez kısa süreliğine dairesine uğramaktadır. Asude hanım daire kapısı eşiğinde bir ay boyunca alınmadan duran kargo paketini alır, kargonun üzerindeki etikette yazılı adreste olmadığını görür.. kargo iki bina ötedeki bir dairenindir. Alır, yüksünmeden götürür ve teslim eder.
Kargolarının kaybolduğunu düşünen aile umutlarını kestikleri bir zamanda yitiklerini bulunca çok mutlu olurlar...
★
Bir kaç apartman ötede bir yaşlı ve hasta anne ve kızı kalmaktadırlar. Hava soğuk...kırık camlarını tamir edecek paraları yoktur...Asude abla bunu kendine iş edinir, bulur buluşturur ve camlarını taktırır.
★
Sosyal güvencesi ve geliri olmayan, iş güç yapacak durumda olmayan hasta ve muhtaç bir gariban adamın ilaçlarını temin etme işini de üstlenmiş bu arada...
★
Yetiştirme yurdundan 18 yaşını doldurunca çıkarılmış ve bir büfecinin yanında çalışıp geceleri büfede yatan bir gence zaman zaman yemek alıp götürmeyi de üstlenmiş...
★
Marketten çıkıp evine gelirken yolda rastlaştığı markete gitmekte olan komşusuna, eve varınca yağmurun başlaması üzerine dayanamaz, yanına iki şemsiye alır, komşusu ıslanmasın diye
koşar adım markete gider şemsiyenin birini verir... bu kadar da ince düşünceli ve fedakâr...
★
Bir komşuları bir süreliğine tatile gidecektir, anahtarlarını teslim ederler Asude hanıma, çiçeklerinin sulanması ve balıklarını yemlemesi içün...
Balıkların yem kutusunu ilk seferinde bulamaz, 3 km yürür yem almaya, çeşitli markalar olduğunu görünce arar ev sahibini, evdeki yemin yeri tarif edilir ve yürüyerek geri döner...
Asûde hanım bir kaç gün yerine hergün akşam hava kararınca eve çıkar, bir süreliğine ışıkları yakar, pencere ve balkonda bir süre oyalanır, hatta antre ve mutfağın lambalarını evinden getirdiği daha düşük wattlılarla değiştirir, gereksiz elektrik sarfiyatı olmasın diye...
Üstüne üstlük ayakkabılıktan bir ayakkabı almak yerine, komşularından kullanmadıkları fazlalık bir ayakkabıyı alır, emanet olunan daire dış kapısının önüne koyar ve her akşam ayakkabının duruşunu değiştirir...(hırsıza karşı tedbir olsun diye).
Emanete gözü gibi bakmak böyle bir şey olsa gerek !
★
Bir defasında komşusuna espri ile karışık sorar:
-"Ayol Allah yoruluyor mudur"
-"Abla, Allah yorulur mu, neden böyle düşünüyorsun" der komşusu hayret ile...
-"Sürekli Allah deyip duruyorum ayol, hep benle mi uğraşacak, bu kadar insan var" der...
★
Vasat insanlara göre sıradışı gelse de, kumaşı muhteşem...
Asude hanım ablanın ayakkabı/terlik giyerken, merdivenleri çıkıp inerken tâ yürekten/ciğerden "Bismillah, Ya Allah" deyişi var ki, sanki asuman inliyor, yer titriyor, âlemi melâikeler kaplıyor sanırsınız...
★
Anlamaz dehr-i denî merdüm-i dânâ kadrin
Bâkiyâ minnetini çekmeyelim her kulun (Bâkî’den)
Vesselâm...