Ayağına göre ayakkabı seç !
Mevlâna derki:
Denizi bir testiye dökersen ne alır? Bir günün kısmetini… Harislerin göz testisi dolmadı. Sadef, kanaatkâr olduğundan inci ile doldu. (Mesnevî, I/20–21)
Hırs sahiplerinin gözleri testiye benzer, gözleri doymaz, halbuki hırsın zıddı olan kanaat sahibi olan insan tevekkül eder. Bu hususta Mevlânâ "Kanâat hazinedir" hadisine işaret ederek insanın şükür ve kanaatle hırs ve tamahtan kurtulabileceği mesajını verir.
Mevlânâ yine kanaatle ilgili olarak şöyle der;
Kanaatten hiç kimse ölmedi, hırsla da hiç kimse padişah olmadı. “Sen nasıl rızka düşkün bir aşıksan, rızık da rızık yiyene öyle düşkün bir aşıktır.” “Sen rızkın peşinde koşmasan da, o senin kapına gelir. Fakat sen, onun peşinde koşarsan, başına dert olur, sana ızdırap verir"
Sadi Şirazi de derki: "’arzularına düşkün olanlar idrakten uzak olurlar, midesi dolu olanlar da hikmeti anlayamazlar."
Kısmetimiz sadece bizim tasımız kadardır. Ne kadar aldığımız değil, aldığımızı ne yaptığımız çok daha önemlidir. Aldığımızı bir inciye mi çeviriyoruz yoksa ota, gübreye, çöpe mi?
Deriz ki;
Ayağının kalıbına göre ayakkabı seç, gözünü büyük ayakkabıya dikme, yol alamaz, yalın ayak kalırsın...
Önündekine razı ol, aya merdivenle çıkmayı aklından geçirme...kanaatkâr zengindir, muhteris kederli !
Kanaatkâr ördek yavrularının mutluluğu, buyrunuz...
Vesselâm...