Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

12 Ocak 2024 Cuma

Modernite, ahmaklık ve cahilden uzak durmak...


"
Cahil" kelimesi; saldırgan, barbar, zâlim, haksız, küstah, inatçı, yanlış da olsa ilk duyduğuna inanan, yanlışta ısrar eden, iddiacı, münakaşayı ve üste çıkmayı seven... gibi kötü huylara sahip ahlâktaki 
 insan tipolojisini tarif eder.
Cehâlet, bir zihniyet, bir anlayış ve idrak mes'elesidir ve ahmâklıkla da bir yanıyla özdeş bir durumdur...

Bu hususta Hz.İsa'nın ahmâktan kaçma hikayesi ibretliktir.

Hazret-i İsa (a.s.) sanki kendisini bir arslan kovalıyormuş gibi canhıraş bir şekilde kaçıyordu. 

Adamın biri, bu hâle hayret ederek ardından koştu ve şöyle seslendi:
–Hayrola, ürkütülmüş bir kuş gibi çırpına çırpına niçin ve nereye kaçıyorsun? Arkanda kimse yok.

Hz. İsa o kadar hızlı koşuyordu ki, acelesinden adamın suâline cevap veremedi. 

Onun bu şekilde kaçışını merak eden adam, nihayet ona yaklaştı ve tekrar sordu:
–Ey Rûhullah! Senin bu kaçışın benim için bir muammâ oldu! Kimden kaçıyorsun?

Hazret-i İsa;
–Ahmaktan kaçıyorum ahmaktan!.. Git bana mâni olma ki, kendimi kurtarayım!, diye karşılık verdi.

Adam;
–Sen nefesi ile körlerin ve sağırların şifâ bulduğu «Mesîh» değil misin?, diye ona mûcizelerini hatırlattı ve bu kaçışın hikmetini sordu.

Hz. İsa;
–Evet ben İsm-i Âzam’ı sağır ve köre okudum; onlar iyileştiler. Ölüye okudum, dirildi. Fakat o duâyı bir ahmağın kalbine şefkat ve merhametle binlerce defa okuduğum hâlde fayda vermedi. O ahmak, katı bir taş kesildi; lâkin ahmaklığından vazgeçmedi. Çorak bir kum oldu da, ondan bir ot bile bitmedi!, dedi.

Bu sözleri duyan adamın hayreti daha da arttı ve merakla Hz. İsa’ya sordu:
–İsm-i Âzam bu kadar şeye tesir edip şifâ verdiği hâlde niçin ahmaklığa tesir edememiştir? Hâlbuki diğerleri de bir hastalıktır; onlara devâ olup da buna olamayışının sebeb-i hikmeti ne olabilir?

Hz. İsa:
–Ahmaklık, kahr-ı ilâhî olan bir hastalıktır. Diğerleri ise körlük gibi kahr-ı ilâhîye uğramayan ibtilâlardır. İbtilâ da bir hastalıktır; ancak sadece mübtelâsına acınır. Ahmaklığa gelince o da bir hastalıktır, lâkin ekseriyâ başkasını yaralar ve zarar verir.
Mustafa Kemâl Atatürk derki:
"Biz cahil dediğimiz vakit, mutlaka mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğim ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de hakikati gören hakiki alimler çıkar."
Çağımızda türeyen modern cahillere gelecek olursak, onlar her yerdeler...

Diplomalı ve eğitimli olup, dijital çağın sunduğu imkânlar (tv, internet, açık erişimli dijital kaynaklar, sosyal medya) ile ulaştıkları her bilgiyi doğru zanneden ve varsayan bu kesimler; okuduklarını irdelemedikleri ve bilgi kirliliğinin farkında olmadıkları gibi, kopyala-yapıştır yolu ile bu kirli bilginin yayılmasına da vesile oluyorlar.

Bu kesim hem bilgi kirliliğinden en çok etkilenenlerdir ve hem de ön yargıları sebebi ile hakikatte yanlış olanın mutlak doğruluğuna kanîdirler...

Çünkü çağın imkanları ile bilgi üretimi ve paylaşımı o kadar hızlıdır ki, bu bilgiler propaganda teknikleri ve bilgi bombardımanı ile, iletişim tekniklerini de çok iyi kullananların elinde bir toplum mühendisliği vasıtasına dönüşür...

Bunun sonucunda gerçek bilgi kadar, kirli ve yönlendirici bilgi, enformasyon yanında dezenformasyonu da tüm dünyaya hızlıca  yayabilmektedir...

Öyleki; uzmanlık gerektiren hususlarda bile, bu modern cahiller çok rahat bir şekilde etkisi altında oldukları kirli bilgiyi savunabilmekte yorum yapmakta ve hatta konunun uzmanlarını eleştirmeye bile kalkmakta, uzmanlık gerektiren bilim alanlarının bir çoğu hakkında da (ileri/geri) konuşmaktan sarfı nazar etmemektedirler...

İşte bu yüzden sathî (doğru/yanlış, faydalı/zararlı) bilgiler ile yüklü mâlûmatfuruş modern çağın cahillerinden tıpkı Hz. İsa'nın ahmaktan kaçtığı gibi kaçmalı...
Cehâlet ve câhillerle ilgili bazı âyetlerde şöyle buyurulur:
"Musa: “Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım.” demişti." (Bakara, 67)

"....Hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme! Cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum.”(Hûd, 46)

"Rahmân’ın kulları yeryüzünde tevazu ile yürür. Cahiller kendilerine sataştığı zaman: “Selam olsun size!” derler.(Furkân, 63)

"Boş/amaçsız/faydasız şeyi duyduklarında ondan yüz çevirir ve: “Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size. Size selam olsun, biz cahillerden olmak istemiyoruz.” derler."(Kasas, 55)

"De ki: “Ey cahiller! Bana, Allah’tan başkasına ibadet etmemi mi emrediyorsunuz?”(Zümer, 64)

Dedi ki: “(Azabın ne zaman geleceğine dair) bilgi Allah’ın katındadır. Ben ise kendisiyle gönderildiğim (hakikatleri) size tebliğ ediyorum. Fakat ben, sizi cahillik eden bir toplum olarak görüyorum.” (Ahkâf, 23)

"Onlar ki cehalet ve körlük içinde, gafillerdir."(Zâriyat,11).

"Kolaylığı seç, iyi olanı emret, cahillere aldırma!" (A'raf sûresi, 199)
Okur-yazar oranının arttığı bu çağda da, diplomaları da olsa, bu ahmaklardan kaçmalı...cehlini bilmez cahillerden yüz çevirmeli, vesselâm...