Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

1 Haziran 2023 Perşembe

Dost ve dostluk...


Bir dost ile rastlaşırsınız, hakiki dost olanından, içinizi bir ılıklık kaplar, dün ve yarından azade zamandan kayıtsız bir huzur deryasına gark olursunuz...

O dostun, ahbabın, yarenin samimiyeti ayaklarınızı yerden keser...

Bir anda güneş sistemindeki yıldızları dolaşır, uzayın derinliklerine doğru seyahat edersiniz...

Sessiz-sözsüz muhabbet iklimi, gönlü hikmet tohumları ekilecek mümbit bir vasat hâline dönüştürür...

Muhabbet alış-verişi huzurda hakikat olur...

Samimiyet ve hâlin sirayeti sarıp sarmalar, dalga dalga göğe yükselir, kâinâtı sarmalar hakikatinde...

Dostluk mu !

Kişi evvela kendine dost olacak, sonra komşuya, arkadaşa, vatana, kültürüne, ilime, irfana dost olacak...

Kişi girdiği yere dostça girecek, ordan dostça çıkacak, hâlisane, samimi ve iyi niyeti muhafaza ile... her zaman…içine karıştıklarınızın dostça mukabele etmesi yahut etmemesi ise onları bağlar...

Doğduğumuz gün aldığımız ilk nefesten vereceğimiz son nefese kadar hepimiz Allah’a doğru yol alıyoruz değil mi ?

Bu gerçeği unutmadan dost olmayı ve kalmayı başarabilen insan basit, sade bir hayat tarzını benimser ki bu insan için kolay ve mümkündür.

Bir niyâz ile mim koyalım:
Nefesler pâyende ola. Demler, safâlar
müzdâd ola. Kulûb-ı âşıkan küşâde ola…’