Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

23 Nisan 2022 Cumartesi

Kadr ü kıymet bilen gelsin bu meydâne...

"İnsan" eşref-i mahlûk, insan rahman sûreti üzere yaratılmış, insan nefhâ-i ilâhiden müstefid olmuş, zübde-i âlem bir kıymet...

Bu idrak ile İnsan'ın kadr ü kıymetinin bilinmesi gerek. 

Ona kıymet vermek, onu candan azîz bilmek gerek...

İnsan gerek; sırr-ı tevhidi, sırr-ı Settârı, nûr-i Gaffârı bilen insan gerek...

Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, bana nankörlük etmeyin ! (Bakara sûresi, 152) emr-u fermanını bilen gerek...

İşte "İnsan"ın hayata açılan penceresi...
"İnsan", huzurda ve huzur iledir, baktığı yer aydınlanır, yürüdüğü yol yeşerir, sözü sohbeti ferahlık, gülümsemesi neş'e verir, gamı kederi tasayı giderir...dosta güven, düşmana korku verir.

"İnsan"dan ırak olanlar hayata başka bir pencereden bakarlar...
Bîhaberdirler insanlıktan, avamî ve haramîler... 
Çünkü bunlar âlem-i mâ'nâya hem â’mâ, hem de lâl ü ebkemdirler ... 
Çünkü bunlar "can"dan bîhaberdirler, 
ot-saman sevdası ardınca bir ömür boyu koşup gitmektedirler…  

"İnsan"a  "insan" gerek...insana insanlık etmek gerek...insanın kadr ü kıymetini bilmek gerek !

Peki sureta insanlar, insansılar/androidler ?
İnsanı değil de, onları duyan, gören, bilen; onlarla oturup kalkan, hemhâl olanlar mı...onlar hiç gelmesinler bu meydâne...!
Onlar; ya merâya, ya samalığa doğru yürüsünler yane yane...!
★★★
Bir kaside:

Medet ya sahibel meydân
Semâdan sırr-ı tevhidi, duyan gelsin bu meydâne,
Derûn içre bugün Allah, diyen gelsin bu meydâne.

Salâdır ehl-i irfâne, götürsün cânı kurbâne,
Bugün başını merdâne, koyan gelsin bu meydâne….

Bilenler sırr-ı Settârı, görenler nûr-i Gaffârı,
Cihânda şişe-i ârı, kıran gelsin bu meydâne.

Kamunun hâlıkı birdir, niçin bazısı kâfirdir,
Bu ne hikmet bu ne sırdır, bilen gelsin bu meydâne.

Gönül maksûdunu buldu, cihân envâr ile doldu,
Bugün Nûri imâm oldu, uyan gelsin bu meydâne

★★★
Kelâmî Baba'dan bir şiir:
Cânı cânana kurban eyleyen gelsin bu meydâne
Soyup benliğini uryan olan gelsin bu meydâne

Bu meydân mekteb-i irfan cesaret edemez her can
Haset kin kibr u cehlini koyan gelsin bu meydâne

Ne bilsin derdimi dertsiz olanlar anlamaz halin
Bu Allah derdidir âgâh olan gelsin bu meydâne

Visâliyle diyen Allah, mürâî gelmesin kâfi
Riyâsız aşk ile Allah diyen gelsin bu meydâne

Uzatma dilini Allah deyen âşıklara zinhar!
Fezkürûnî (Bakara s.,152) emr-u ferman duyan gelsin bu meydâne

Dilin bal bal demekle ağzına tat gelmez ey ihvan
Kamû âzaları Allah diyen gelsin bu meydâne

Kelâmî kalbten Allah de seni dîvane sansınlar
Seherler zikredip lezzet alan gelsin bu meydâne
Ve Yunus Emre demeli bize; o gören gözü, gönülü, haşr ü neşri, canı, candan içeruyu..

Severem ben seni cândan içerü
Yolum ötmez bu erkândan içerü

Nere varurısam gönlüm tolusın
Seni kanda koyam bundan içerü

Beni sorman bana bende degülem
Sûretüm boş gezer tondan içerü

Beni benden alana irmez elüm
Kadem kim basa sultândan içerü

Tecellîden nasîb irdi kimine
Kiminün maksûdı bundan içerü

Kime dokundısa ol dost nazarı
Anun şu‘lesi var günden içerü

Senün ‘ışkun beni bende alupdur
Ne şîrîn derd bu dermândan içerü

Süleymân kuş dili bilür didiler
Süleymân var Süleymân'dan içerü

Sülûk seyir iden ‘ışkun erine
Niçe mezheb olur dînden içerü

Dînin terk idenün küfürdür işi
Bu ne küfürdür îmândan içerü

O bir dilber durur hîç yok nişânı
Nişân olur mı nişândan içerü

Meger Yûnus gözi tuş oldı dosta
Ki kaldı kapuda andan içerü