Tekne orucu ile başlanarak, çocuklar aşamalı olarak oruca hazırlanırdı eskilerde...
Oruç tutturma alıştırmaları içün öncelikle büyüklerinden çocuğa imrendirme amaçlı ikna çalışmalarında üç aşağı beş yukarı çocuğun hevesleri gıdıklanır, ödüllü iftar programı hikaye edilir....
Yemek çeşidinden başlanarak orucunu satın almaya kadar çocuğa seçenekler sunulur...
Çocuk bu, pazarlığı sıkı yaparsa daha fazla kazançlı çıkacağını bilecek kadar da cinlikte ustadır...
Bir kaç replik şöyledir çoğunlukla:
-İftar saatinde orucunu bana sat !
-iftarda sana en sevdiğin ......yemeği yapacağım...
-Cips alayım elinde olmayan taso çıkar belki...
★
Bu arada beden, açlığa susuzluğa belirli vakitler içün dayanmaya alıştırılır...
★
Ancaaak, kötü söz ve yalan söylememek, ötekine kazık atmamak, insanları aldatmamak, hakkı olmayana el uzatmamak, incitmek/incinmek, kem göz, hased etmek, kıskançlık, dedikodu, fitne çıkarmak, fesatlık etmek, ara bozuculuk, hile gibi şeylere karşı oruçlu olmanın öneminden aralarda bahsedilse de, bunlar arada kaynar gider....
★
Büyüklerinin esas gayesi çocuğu
açlığa susuzluğa alıştırmak, onun fakir fukaranın halini anlamasını sağlamaktır bu evrede ...
★
Mesela eskiden olsa,
-Gazoz kapağı biriktirirken, kapağı olmayan arkadaşlarınla da paylaşmalısın denilirdi belki...
Ya da sakızlardan çıkan futbolcu resimleri, araba resimleri, artist resimleri koleksiyonunu olmayanla paylaşmak...
1990'lı yıllardan itibaren Türkiye'de
Patates cipslerinden çıkan tasolarda (y) neslinin biriktirdiği oyun kartlarından...acaba onları mı paylaşmayı öğütleseler aileler !
Bugün, oyun CD'sini paylaşmayı, yahut, internetini paylaşıma açmayı, kontör ihtiyacı olan arkaşına kontör paylaşmayı mı öğütlemeli acaba !
★
İbadetin manevî boyutunun ehemmiyeti öne çıkartılmayınca, araç amaç olunca, bu yaklaşımla yeme-içmeye perhizden öte bir idrakin oluşması ileri yaşlarda çok kolay olmasa gerek...