Çürüme yahut dekompozizasyon/ayrışma, kültürel kodları çözücü olarak bir toplumun içine sızmaya görsün...ve çürüme, sosyolojik mânâda zihinsel ve psikolojik yollardan içe kadar sirayet etmiş ve yaygınlaşmaya başlamış ise gidişât top yekün kötüyedir...
Küreselleşme ve iletişim platformlarının avuç içine sığması ile insanlık sahiline vuran ve döven çürütücü dalgalar, giderek ahlâkî değerleri, tarih, kültür ve öze yabancı kavram ve hayat tarzlarını içten içe bireylere kanıtsatır...
İlk çürütücü dalgalara direnç oluşturan millî kültür kodlarından müteşekkil dalgakıranlar, dalgaların sürekliliği karşısında giderek zayıflamaya başlar ve direnç de kırılırsa işte o zaman küçük ahlâksızlıklar normal görülmeye, kanıksanmaya, önemsenmemeye başlar...ve eğer toplum direnerek değişme yoluna girmişse, kurt içe yerleşmiştir !
Hırsı, şaşaalı hayatı, ışıltılı geceleri, modayı, lüks ve konforu sürekli pompalayarak tüketicinin iştihasını kabartan faaliyetler ve reklamlar çürümeye giden yolu genişletmeye matuf harekâtlar olarak sürdürülür...
Ve kısa yoldan bu hedeflere ulaşmak içün her yolu mübah sayan zihniyete doğru değişimin önündeki engel olan kültür kodları, ahlâk ve etik değerler örgüsü de iletişim vasıtalarının sürekli bombardımanı ile gevşetilince, yoz ve popüler kültüre toplum teslim olunur...
Bir seferden bir şey olmaz, herkes yapıyor n'olacak canım yaklaşımlarının normalleştirildiği toplumlardaki küçük ahlâksızlıklar, alavere-dalaverelere meşru kılıf arama çabaları, bu çürümenin işâret fişekleri olarak dışavurumudur...unutulmamalıdır ki; su bendindeki bir çatlaktan sızan su bir süre sonra o çatlağı genişletir ve sonunda bendi de yıkar geçer...
İşi gücü düzenbazlık olan, zekasını yalan dolan için kullanarak arzuladığı işi kendi lehine çevirmeye çalışan hilekâr alavere dalavereciler mantar gibi yerden bitiyor, amip gibi bölünerek çoğalıyorlar sanki...
Ahlâk edebiyatı yaparak itibar bulmuş olup da, küçük ahlâksızlıkları mübahlaştırmış olanlar; mevzu menfaate, makama, mevkiye, kazanca, paraya-pula, mala-mülke, şan ve şöhrete, lüks ve konfora gelince savundukları değerleri askıya almakta ve mevzuya kılıf bulmakta da pek mahirdirler...,
Yâni, toplumun/insanın içine bir kerre kurt düşmeyegörsün...enfeksiyon oluşmaya başlamıştır...kültürel bağışıklık sistemi zayıflamıştır artık !
Bu içten çürütme faaliyetleri amacına ulaştığında ise artık isminizin Mehmet, Zeynep, Kaya, Alper olmasının, küresel güçler içün bir önemi yoktur...içerden fethedilmiş iseniz, içinize kurt girmişse; içten içe kemirileceksiniz, sömürülecek ve artık onların aklı ile düşüneceksiniz...
Ve içeriden fethedilmiş iseniz, millilikten dem vursanız da fark etmez !
Ez-cümle; ahlâki çürüme, elma kurdu gibi toplumları içten içe kemiren bir hastalıklılık halidir, eşref-i mahlûkat olan “İnsan”lar bu gidişle gelecek nesillerini “ahlâki erozyon" istikbâline ısmarlayacaklar...
Allah korusun, ancak ahlâksızlığın başını alıp gittiği toplumların helâk edilerek(*) tarih çöplüğüne gittiğine dair bilgilerin yer aldığı kitaplar, kütüphâne raflarında duruyor !
__________o__________
(*)Kur’an’da geçmiş zaman kavimlerinin; suda boğulmak, şiddetli sarsıntı, yere batırmak, kasırga, gökten taş yağması, yıldırım, korkunç ses gibi sebepler ile helâk edilmelerinden bahsedilir...
Konu ile ilgili bir kaç âyet:
"Sana isabet eden iyilik Allah’tan, kötülük ise kendi nefsindendir."(Nisa, 79)“Başınıza gelen herhangi bir musîbet ellerinizle işlediklerinizden ötürüdür.” (Şûrâ,30)
“(Dünyada) kazandıkları şeylerin kötülükleri karşılarına çıkmış, alay etmekte oldukları şey onları kuşatmıştır.” “Nihayet kazandıkları şeylerin kötülükleri onlara isabet etmişti. Onlardan zulmedenler var ya, kazandıkları şeylerin kötülükleri onlara isabet edecektir. Onlar Allah’ı âciz bırakacak değillerdir.” (Zumer,48,51)