Güç ile kibir arasında ve dolayısı ile zulüm arasında bir gizli bağıntı vardır...güçten kaynaklı kibrin sebebi, sahip(!) olunduğuna inanılan ve ötekilerde bulunmadığı düşünülen bir takım şeylerdir..bu insan tipi, elinde bulunan şeyler ile her şeyi halledeceğini, her şeye ve her kese hükmedebileceğini, her güçlüğün üstesinden gelebileceğini vehmedebilir.
Ancak insanda emanet olan metânın geçici sahipliğinin gelip geçici dünya hayatına mahsus bir vehimden ibaret olduğu da malesef hep unutulmaktadır.
Bütün bunlar ise, cehaletin ve dünyaya aldanmanın sonucudur...
Güç vehmi ile ortaya çıkan kibir ve zulüm aslında kabalığın, hamlığın, yozluğun bir tezahürü olarak, kibri sebebiyle Allah'ın rahmetinden kovularak hakir ve zelil duruma düşen şeytanın derekesine düşürür insanoğlunu...
Eninde sonunda bu dünyada veya öteki âlemde azaba yol açacak bir eylem olarak kibir ve zulüm; zevklere aşırı düşkünlük ya da hazza erişmek için gerçekleştirilen bir eylem olarak çoğu kez ortaya çıkabilir..
Kendini beğenmiş, gücünün(!) aşığı ve aşağılık kompleksinin uşağı mütekebbir tipler, aslında her türlü uyarana karşı kendi dünyalarının zindanına ve meş'um sonlarına kendilerini mahkum ve mecbur ederler...
Bu hususta bir kaç özlü söz şöyle:
Eğer zalim ısrarla zulme devam ediyorsa bil ki sonu yakındır... (Hz. Ali)Zalimin zulmü olmasaydı, mazluma ilahi merhamet olmazdı. (Nurettin Topçu)Zalimleri bağışlamak yoksullara cefadır. (Sadi Şirazi)Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak. (Mevlânâ)Zulüm, bayındır yerleri yıkar, yurdun bayındırlığını giderir. (İbni Haldun)Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem! Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem! (Mehmet Âkif Ersoy)
Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.(Hz.Muhammed)
★★★
Kur’an-ı Kerim’de, dünyada haksız yere böbürlenenlerin gerçekleri görseler bile inanmayacakları, hedefe ulaştıran yola değil azgınlık yoluna girecekleri ifâde edilir...kibirle ilgili bir kaç âyet:
"Yeryüzünde haksız yere kibirlenenleri âyetlerimden uzak tutacağım. Onlar bütün mucizeleri görseler de iman etmezler. Doğru yolu görseler, onu yol edinmezler. Ama azgınlık yolunu görseler, onu yol edinirler. Bu durum, onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve ondan gafil olmalarından ileri gelmektedir."(1)
Sütunlara sahip İrem Şehri`ne.
O (İrem Şehri) ki, beldeler içinde onun bir eşi yaratılmadı.
Ve vadilerde kayaları oyan Semud kavmine
Ve kazıklar sahibi firavuna (neler yaptı).
Onlar ki beldelerde (ülkelerde) azgınlık yaptılar.
Böylece orada fesadı çoğalttılar.
Bundan dolayı Rabbin onları azap kamçısı ile kamçıladı.
Muhakkak ki senin Rabbin elbette gözleyendir.” (2)
"Halkı büsbütün zâlim nice memleket vardı ki, ben onlara süre tanıdım. Sonra günü gelince onları azabımla yakalayıverdim. Nihâî dönüş ancak banadır." (3)
★★★
İyi ile kötü, aydınlık ile karanlık, iman ile küfür nasıl bir arada olamazsa kibir ile tevazu da aynı yerde ve aynı zamanda bir arada olamaz, eğer bunlardan biri varsa diğeri yoktur. Bunlardan herhangi birinin var olması ise diğerinin olmadığının delilidir.Akıldan çıkarılmaması gereken;
gerçek mânâda güçlü olanın Hakkı benimseyip buna göre yaşayan ve temsil eden, zayıf olanın ise bâtılı tercih eden olduğudur.
____________
(1)A'raf,146; (2)Fecir 6-14; (3)Hac,48