Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

10 Ekim 2023 Salı

Küfür ile belki amma zulüm ile abâd olmaz mülk...

Büyük Selçuklu Devleti'nin bilge veziri Nizamül Mülk'ün yazdığı "Siyasetname" adlı eserinde yer alan bir cümle şöyledir:

“Küfür ile belki amma zulüm ile abâd olmaz mülk (devlet)”

Namık Kemâl der: 

"Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yi hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten.
"

Hazret-i Aişe’den (r.a.) nakledilen bir hadis:
“Kim bir karış miktarı bir yere, haksız yere zulümle sahip olursa o yerin yedi katı boynuna geçirilir.” 

Bir yeri, haketmediği bir şeyi haksız yere ele geçirmek, gasp etmek zulüm; hak edene hak ettiğini vermek ise adalettir. Yani zulmün tersidir adalet.

Adalet; erdemdir, fazilettir, güzel ahlâkın dışa vurumudur. Zulüm ise kötü ahlâkın dışa vurumudur, zillettir.

Cennet’in nimetleri dünya’nın külfetleri ile; cehennemin azabı ise dünyadaki gayri meşruluklar (seyyiat) ile ikiz kardeştirler.

Affa mazhar olmayacak günahlardan biridir zulüm: “Evet, o inkâr edenleri ve zulmedenleri Allah ne bağışlayacak, ne de onlara bir kurtuluş yolu gösterecektir.” (Nisa Suresi 168. âyet)

Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin. Yoksa kendisinin salih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir. ) Şâyet iyilikleri yoksa kendisine zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.”

Âşık Ruhsatî ( 1835 - 1909 ) ne güzel demiş:

Bir vakte erdi ki bizim günümüz
Yiğit belli değil, mert belli değil
Herkes yarasına derman arıyor
Deva belli değil, dert belli değil

Adalet kalmadı hep zulûm doldu
Geçti şu bahârın gülleri soldu
Dünyanın gidişi acayip oldu
Koyun belli değil, kurt belli değil!

Çark bozulmuş dünya ıslah olmuyor
Ehli fukaranın yüzü gülmüyor
Ruhsatî ne dediğini bilmiyor
Yazı belli değil hat belli değil!

“Şüphesiz her insana kendi emeğinden başkası verilecek değildir.”(Necm süresi 39. âyet)

İnsanın; adil olmak, zalimlik etmemek, hak ve hürriyetleri kısıtlamadan, emanete ihanet etmeden,  ahiret/hesap bilinciyle, zulüm ile abâd/imar/kalıcı olunmayacağını göz önünde tuttuğu bir hayat sürmesi gerektiğini, aksi halde devrilip, yok olup gideceğini, aksi durumda bize bir yardımcı da bulunmayacağını Rabbimize buyuruyor.

Konu hakkında bir kaç âyet-i kerime:
“Onlar, (fert veya toplum olarak) bir tecavüze/saldırı/haksızlık/zulme maruz kaldıklarında yardımlaşır (ve hep birlikte karşı koyup savaşırlar).”(Nisa 75, Şurâ 39, Saff, 4)

Zalimlere en ufak bir meyil göstermeyiniz, yoksa size de Cehennem ateşi dokunur..."(Hûd, 113)

"Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın (adil olun).O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.”(Maide, 8)

“Allah, size (umumî ve hususî görevler, kamu hizmetleri, makam ve mevkiler dahil) bütün emanetleri ehillerine vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi  emreder......” (Nisa, 58)

 “...Zulme saplanıp gitmişler ise, nasıl her şeyi değiştirecek bir inkılâp ile sarsılıp devrileceklerini yakında bileceklerdir.”(En'âm 135, Şuara 227, Kasas 37)

 “...Zalimler için ne bir dost bulunur, ne de sözüne itibar edilir bir şefaatçi.”(Mü’min, 18)

 “...Doğrusu, zalimlerin (Allah’ın azabı karşısında) hiçbir yardımcıları olmayacaktır.”(Hac, 71)