Cemre nine, çocukluğunun geçtiği, şimdilerde yazlık siteler yapılmış olan, plajı ve kumsalı meşhur, plajları mavi bayraklı doğa harikası köyündeki yazlığında yazı geçiriyor.
Espritüel yapısı, kıvrak zekâsı, güçlü hafızası ile koca ömründe görüp yaşadığı ibretlik olayları hikâye etmekteki ustalığı akraba ve komşularınca bilinen Cemre nine bir ağaç altında oturmuş kadınlarla sohbette, ibret dolu yaşanmış hikâyelerle bezenmiş hoş sohbet gırla gidiyor.
Sohbetin ballı bir yerinde iken komşu köyden bir genç yaklaşıyor topluluğa.
Genç oldukça havalı, yanında da karısı vardı, hanımı da beyaz pantolonluydu, diyor Cemre nine...hani köy yerinde tozlu yollarda beyaz kumaşın tozlanacağını ima ederek.
Nine soruyor :
-Bunlar kim, kimlerden, diye, tanıyan kadınlardan biri;
-Askeriyede doktor Murat bey, diyor kadın.
Nine:
-Kimlerden ki, diye soruyor.
-Filan köylü Yusuf var ya onun oğlu. Halasını ziyarete geliyor.
Halası da ağaç gölgeliğinde sohbete katılanlar arasında.
-Nine gencin kibirine, kafayı takmış..giydirecek !
Yanların gelince selam veriyorlar.Halasının elini öpüyorlar, henüz ayaktalar ki;
-Hoş geldiniz çocuklar, diyor nine.
-Hoş bulduk nine, diyorlar.
-Senin baban var ya oğul, bir gün yazıda üç eşeğe yük yüklemiş, birine de kendi binmiş yazıdan köye, eve gelmiş...evin önünde anan babanı karşılarken...
-Evet nine,
-Anan şaşkınlığını sezmiş adamın, babana derdini sormuş...
Baban;
-Eşeğin birisi yok hanım demiş, meğer baban bindiği eşeği sayıya dahil etmiyormuş..
Anan;
-Üstündesin ya, demiş...
Nine hikâyeyi bitirmiş, şöyle bir süzmüş tepeden tırnağa, askeriye doktoruyla karısını, ve taşı gediğine koymuş.
-Sen babanı unutma emi yavrum, Yusuf'un oğlusun, baban Yusuf dört eşeği sayamazdı, demiş...
Sohbete katılanlar gülüşürlerken genç doktor kızarmış, tabi hanımı da çok bozulmuş.
Nine istifini bozmadan seslenmiş:
-Fatma kızım, yoldan geldiler misafirler, soğuk bir su ikrâm etsene, gelin yavrum şöyle yanıma oturun...