Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

22 Mart 2018 Perşembe

Yoksa sen hâlen kabuğunla mı meşgulsün ?


Gaybın anahtarları "O"nun elindedir... İnsana bilmediklerini bildiren Allah, bilinmesini istediği şeyi ise gerektiği kadarıyla  bildirmiştir.

Bilmek için okumak, bildirmek için “Ol”mak (kemâlat) ve bildiğini yaşamak gerektir…

Allah ki; “Ol” (var ediş, yaratma fiilinin emir sigası) ile oldururur olması gerekeni…

“Ol”mak için olanı da sevmek gerektir ayrıca…

Ve  sevmek için yanmak gerekir, yanmak…

Ancak sevenler, "ateş-i aşk" ile yananlar ve kâmil olanlar, dost olurlar, başkası değil !

Dostluk ile beraber başlar, sonsuzluk  girdabında  asla kaybolmayan  “Aşkın” hikâyesi...ve münbit gönül ikliminde "O"na seyahat.

Ve artık “kalemle yazmayı öğreten”  aşk kalemi ile nakış nakış işler sevdanın güzelliğini ve aşkın  kelâma dökülebilen yanını,  "O"nu  seven gönüllere…

O aşkın ve o kelâmın işlediği "ulü-l azm" bir gönül var ki; "Gönüller  Sultanı" "Baş Tacı"…

Ve o Gönüller Sultanı'na gönülden yakınlaşan gönüllere motif motif oyalanır aşk-ı hakiki...orada mayalanır, nev zuhûr ahsen-i takvîm sîreti...
☆☆☆
Kalem de, kelâm da, nefes de; lütuf ve bağıştır insana, tâ ezelden, kısa bir an bile sayılamayacak kısacık ömür hikâyesinde ki tek  hakikati, insana anlatmak üzere…

Ve eğer özünü buldu ise insan; kapı  kapı, gönül gönül dolaşmalıdır güzel ahlâkı mayalamak için, var ise kutsal  bir gayesi...
Çare insana yüklenmiş mânâyı bilmek, idrak etmekte...

Ve insan olabilmekte, ey İnsan özünü buldun mu ?...yoksa sen hâlen kabuğunla mı meşgulsün !