Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

28 Ekim 2023 Cumartesi

Ş.Galib'den:Mevlânâ hikâyesi...

Mevlevî postnişini olan Şeyh Gâlib (d:1757-ö:1799), Mevlânâ üzerine yazdığı her şiirinde olduğu gibi aşağıdaki manzumesinde de Mevlânâ’ya olan bağlılığını ve Mevlânâ’nın şan ve şöhretinin her tarafa yayıldığını dile getirdiği beyitleriyle hikâyeye giriş yapar.

Yirmi beyitten müteşekkil hikâye Mevlânâ ve bir talebesi arasında geçmektedir. 

Malını, itibarını bir kenara bırakıp talebe olmak isteyen bir kişi vardır. Şair, mahlas-ı hâm ve dervîş-i nâ-kâm kelimeleriyle en başından bu kişinin talebe olma yolunda henüz olgunlaşmadığını okuyucuya haber verir. 

Celâle’d-dîn-i Rûmî ya’nî pîrim
Efendim pâdişâhım dest-gîrim

Salıp şûr-ı kıyâmet kâ’inâta 
Erişdi bâng-ı kûsu şeş cihâta 

Meğer ol haylden bir mahlas-ı hâm
Dilermiş olmağa dervîş-i nâ-kâm

Bırakmış esb ü mâl ü i’tibârı
Düşüp bu kayda terk etmiş karârı 

Şeytan vesvese vererek hâm talebeyi yolundan saptırmak ister ve başarılı olur. 
Talebenin zihninde hoş olmayan mânalar oluşur. “Kendimi bu yolda harap ettim, malımı, itibarımı kaybettim, bu yolda ne işim var” şeklinde bir talebeye yakışmayan cümleler ağzından dökülür.

O günlerde edip Vesvâs iğvâ
Tolaşmış gönlüne bu hâm ma’nâ

Ki vardı hayli kâr u bâr u mâlım
Neden düşdüm bu kâra n’oldu hâlim

Edip itlâf ol emlâk-i pâki
Harâb etdim bu cism-i derdnâki

Neden düşdü yolum dervîşler ile
Ne kaydım var benim bu işler ile

Mevlânâ, bu durumu öğrenince bir tedbir düşünür. 
Bir at ve bin altını o kişiye göndertir. “Bu at ve altını alarak eski işine ve itibarına geri dönsün” der. 

Bu uyarı karşısında o kişi pişman olup dünya meşgalelerini yeniden def etmesiyle hikâye tamamlanır.

Bu cânibden Cenâb-ı Hazret-i Pîr
Duyup ol fikri etmiş böyle tedbîr

Binip bu ebreşe kârında olsun
Alıp altunu bâzârında olsun

Bıraksın imtinânı evliyâya
Tolaşsın gelmesin semt-i safâya

Fakırdır bî-nevâlar kârıdır bu
Dönersen dön rızâ bâzârıdır bu

Olup bu hâle nâdim merd-i dervîş
Gelip etmiş yeniden def’-i teşvîş

Şeyh Gâlib bir bakıma bu hikâyesiyle çevresindeki talebelerini de uyarmıştır. Allah yolunda yürümek isteyen kişinin dünya ve dünyalığı terkiye atması gerekliliğine vurgu yapmıştır. 

Mal ve itibarın insanları hak yoldan çevirebileceğine dikkat çekerek böyle bir hataya düşüldüğü takdirde pişmanlık duyulmasını tavsiye etmiştir.

"Mülk-i dünya kimseye kalmaz, sonu berbâd olur. 
Ey Muhibbî şöyle farzet kim, Süleyman olmuşuz."
                        Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman)
Not: Ah Gâlib üstâd, bugünkü eyyamı görseydin bir de; her şey arzu hevâ ve heves içün pâyimal, millî ve manevi bezirgân(!) çok,  tüccar çok, füccar çok amma hakkı ve hikmeti talep eden hiç yok ! 
____________
Kaynak: Şığva, B.,2019, Şeyh Gâlib Divanı’nda Manzum Hikâyeler, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 23(2): 485-504