Her insanın özel alanı dediği bir alanı var, sınırları da çizili. Bu, insanın kırmızı çizgileri'dir.
Bu özel hukuk alanına ancak izinle girilebilir.
Hayvanların çoğunun da, hükümrân olduğu sınırları belli "territorium"u var, oraya türdeşlerini bile sokmazlar.
Sınır koymanın da bir hukuku var. Bu hukuku belirleyen kimi zaman gelenek-görenek, kimi zaman inanç, bazen de kültürel altyapıdır.
Yemenin-içmenin, eğlenmenin konuşmanın da bir sınırı var, olmalı..
Devletlerin, insan olmanın, mümin olmanın...hukuku ve bu hukukun çizdiği sınırları var..
Allah (c.c.)'ın çizdiği/koyduğu sınırlar var.
Bunları korumak ise müminin asli vazifesi...
-Nedir bu sınırlar?
-Helâl ve haram olarak bilinenlerdir.
-Peki şüpheliler?
-Onlar sınır civarındakiler...
Kur'an-ı Kerimde 10'a yakın surede Allah (c.c.)'ın koyduğu sınırlardan, sınırları aşmamaktan, aşanları azabın yakalayacağından bahsedilmektedir.
Sınırları koruyanların müjdeleneceğinden bahseden bir âyette:
"Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar , rükû' ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü'minleri müjdele."( Tevbe suresi, 112)
Yukarıdaki âyet müminlerin Allah(c.c.)'ın koyduğu sınırların hakkıyla korunmasından, bunun da müjdeIenecek bir durum olduğundan bahsetmektedir.
İnsanın, insanın ve insanlığın düşmanı olan ego (nefs)'nun bencilliği, arzu-heveslerin kötülüğe sürükleyiciliği, şeytani dürtülerin insanı geri dönülemez noktalara düşüreceği durumlar, toplumlarda daima gözlenebilen şeylerdir.
Bu durum karşısında insan, sınır nöbeti tutar gibi nöbet tutmalı ve "özben/izzet-i nefs"inin "insanlık sınırı" nı, nefs-şeytan ve onların izinde olan ortak düşmanlarına çiğnetmemelidir.
Sınırları çiğnetmemek ne kadar önemli ise, sınırda dolaşmamak, şüphelilerden uzak durmak da o kadar önemlidir.
Özgürlük, sınır koymadan aklına estiği gibi yaşamak değil, her canlının özel hukukuna, territoryumuna dikkat ederek yaşamaktır.