Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

20 Ekim 2022 Perşembe

Hamâkat ve hayırhâh zümresi


Bu asırda da cehl-i mürekkeb ehline medenîyet aşılamak isteyen hayırhâhlar vardır elbette, ancak kurumaya yüz tutmuş ağaç gibi ise ademler, işte onlar fazla eğmeye gelmiyor !

Yaş iken eğmek lâzımmış meğer ağacı...

Esen yeller/rüzgârlar büyüme dönemindeki ağacın dosdoğru "kalem gibi" semâya doğru uzamasına fırsat vermemişse eğer, rüzgârların eğip büktüğü eğri büğrü, saçaklı budaklı ve kurumaya yüz tutmuş böyle bir ağacı eğip bükmeye yeltenmemeyi öğretiyor insana zaman...

Azıcık bir kuvvetle odunlaşmış  ağaca yüklenince de çatırdamalar başlıyor.

Hele birde budaklı ise bu ağaçtan mobilya da yapılmazki, olsa olsa mahrûkat olur, mahrûkatçıdan sonra da sobaya yol bulur !
Ahmed Vefik Paşa derki:
"Saat sorarım; gitmez. Odun gibidir, üstüne almaz; hiç de anlamaz"
Hazret-i İsa (a.s.) bir gün çok hızlı bir şekilde kaçıyordu. Adamın biri, bu hâli görünce ardından koştu ve şöyle seslendi:

-Hayrola, ürkütülmüş bir kuş gibi çırpına çırpına niçin ve nereye kaçıyorsun? Arkanda kimse yok!

Hz. İsa o kadar hızlı koşuyordu ki, acelesinden adamın suâline cevap veremedi. Onun bu şekilde kaçışını merak eden adam, sonunda ona yetişti ve tekrar sordu:

-Ey Rûhullah! Kimden kaçıyorsun?

Hz. İsa;
-Ahmaktan kaçıyorum ahmaktan!.. Git bana mâni olma ki, kendimi kurtarayım!, diye karşılık verdi.

Adam;
-Sen nefesi ile körlerin ve sağırların şifâ bulduğu Mesîh değil misin? diye ona mûcizelerini hatırlattı ve bu kaçışın hikmetini sordu.

Hz.İsa;
–Evet ben İsm-i Âzam’ı sağır ve köre okudum; onlar iyileştiler. Ölüye okudum, dirildi. Fakat o duâyı bir ahmağın kalbine şefkat ve merhametle binlerce defa okuduğum hâlde fayda vermedi. O ahmak, katı bir taş kesildi; lâkin ahmaklığından vazgeçmedi. Çorak bir kum oldu da, ondan bir ot bile bitmedi! dedi.

Bu sözleri duyan adamın hayreti daha da arttı ve merakla Hazret-i İsa’ya yine sordu:

-İsm-i Âzam bu kadar şeye tesir edip şifâ verdiği hâlde niçin ahmaklığa tesir edememiştir? Hâlbuki diğerleri de bir hastalıktır; onlara devâ olup da buna olamayışının sebeb-i hikmeti ne olabilir?

Hz. İsa:
-Ahmaklık, kahr-ı ilâhî olan bir hastalıktır. Diğerleri ise körlük gibi kahr-ı ilâhîye uğramayan ibtilâlardır. İbtilâ da bir hastalıktır; ancak sadece mübtelâsına acınır. Ahmaklığa gelince o da bir hastalıktır, lâkin ekseriyâ başkasını yaralar ve zarar verir, dedi...
Böyle bir ibtilâ ile kişi; hamâkati hasebiyle cürmü kadar ahvâlini mahveder ve hep muhâli temennî eder...

Sabır, ya sabır !
İnsan ne vakte kadar idrâki, hisleri, anlağı mantarlaşmış/ odunlaşmışlardan ehl-i hamâkattan "insaniyyet" bekleyecek...

Allah'tan ümit kesilmez, biz yine de medeniyyet içün cehd ve gayret eden hayırhâhlar zümresinin ziyâdeleşmesine niyâz edelim...

Vesselâm.