dünya pazarı derler adına...
Ninelerin havuç suyunun
doyulmuyor tadına...
Çarşısı pazarı
kımıl gibi adam kaynıyor...
Yaşmaklı şalvarlı nineler
kuruları satıyor...
Ninenin biri bağırıyor;
"her şeyin satılır burda kurusu,
ancak hiç olmaz bizde kızın kurusu !"
İçimdeki muzip ses soracak oluyor:
"Peki ninem var mıdır sizde tahta kurusu"
sonra, tebessüm edip geçiyorum kucak dolusu...
İçimdeki muzip ses soracak oluyor:
"Peki ninem var mıdır sizde tahta kurusu"
sonra, tebessüm edip geçiyorum kucak dolusu...
bağırıyor turist japona:
"five lira"...
Havuç suyuna hemen uzanıyor
bir turist Şaka Mura...
☆☆☆
Altmış beş yaş üstüne,
göndermiş belediye kömür...
Mahalleyi ayağa kaldıran
şu nine var ya !
bir ömür...
Geliyor kızıyla damadı
kömür taşımaya az sonra...
Aman Allah'ım !
Nine de küfrün bini bir para...
Ve
az ötedeki sokakta
bir diğer nine sataşıyor komşulara...
sin-kaflı lâflar uçuşuyor havada...
gülüşüyorlar genci yaşlısı
akşamın alaca karanlığında
sokak lambaları altında...
gülüşüyorlar genci yaşlısı
akşamın alaca karanlığında
sokak lambaları altında...
Ve bir diğer nine mütebessim çehre ile
sokağı adımlıyor ...
Kömür çuvalını taşıtacak adam arıyor.
Sorunca kimi kimsesini,
anlatıyor oğlu ile iki kızını.
Amca diyorum:
O rahmetli...
Oğul nerede:
Suriye'de görevli...
Ninem huzurlu, ninem mütevekkil ve teslim...
Maa'şa'Allah !
☆☆☆
Tezgâhı;
bu pazara kurmuş,
nineler !
Satarlar;
incik, boncuk, cevizli sucuk,
Yaş sebze ve meyveler...
kurutulmuş naneler...
kurutulmuş naneler...
☆☆☆
Bir yanda, "ne alsam" "ne yesem" acabalar;
yenir kavurmalar, güveçler, baklavalar...
yedikçe semiren, semirdikçe şımaranlar !
İkiyüz metre ötede;
yıkım enkazından toplanan tahtaları,
evinin önünde nacakla kışlık odun diye kıranlar...
Ve hem mütevekkil ve kanaatkâr...
Ve hem çorbaya ekmek doğrayanlar !
☆☆☆
Bir yanda, "ne alsam" "ne yesem" acabalar;
yenir kavurmalar, güveçler, baklavalar...
yedikçe semiren, semirdikçe şımaranlar !
İkiyüz metre ötede;
yıkım enkazından toplanan tahtaları,
evinin önünde nacakla kışlık odun diye kıranlar...
Ve hem mütevekkil ve kanaatkâr...
Ve hem çorbaya ekmek doğrayanlar !
☆☆☆
Dünya bir pazar,
Her satıcının, elbet bir alıcısı var...
Yapılır pazarlıklar...
Bu pazar her gün boşalır da dolar,
el değiştirir mallar ile paralar...
her birinin başka bir fiyatı var...
Bu dünya bir pazar...
Burda edilirmiş, ya kâr ya zarar...
☆☆☆
Ve bayrak, ve cumhur, ve cumhuriyet..
Ya göndere çekilmiş,
ya cepheye yahut minareye asılmış
ay yıldızlı bayraklar...
Bayrağın gölgesinde okunmakta lahûtî ve davudî ezânlar ...
İstiklâl ve istikbali çağrışıyor cumhura,
bu bayrak şu ezan, nineler ve çarşı pazarlar...
☆☆☆
İnmez bu bayrak !
Dinmez bu ezan !
Sönmez şu ocaklar !
Var ise; bu maya, bu gönül, bu irfân...
Cumhuriyet bayramı coşkusunda demleniyor mübârek vatan !
Minnettarız sana ey kefensiz yatan...
☆☆☆
Ve bayrak, ve cumhur, ve cumhuriyet..
Ya göndere çekilmiş,
ya cepheye yahut minareye asılmış
ay yıldızlı bayraklar...
Bayrağın gölgesinde okunmakta lahûtî ve davudî ezânlar ...
İstiklâl ve istikbali çağrışıyor cumhura,
bu bayrak şu ezan, nineler ve çarşı pazarlar...
☆☆☆
İnmez bu bayrak !
Dinmez bu ezan !
Sönmez şu ocaklar !
Var ise; bu maya, bu gönül, bu irfân...
Cumhuriyet bayramı coşkusunda demleniyor mübârek vatan !
Minnettarız sana ey kefensiz yatan...