Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

5 Mayıs 2019 Pazar

Sanal gerçeklik, ateşten giysi...

Menfaate esir olan, kullara efendi der
Ayak iken baş olanlar, tacı ayağa giyer
Hani; üç günlük dünyada, yedikleri şimdi nerde
Dün; çok kıymet verdikleri, bak toprağın içinde

Sırdaş, yoldaş, arkadaş tuttukları vardı hani
Bir bir ayrıldılar şimdi, terk ettiler bak canı
Hakikat yerine onlar, gör, seçtiler 
rüyâyı
Ebedi yurttan sandılar şu yalancı dünyayı

Aklı başında olanlar, zağardan dost seçer mi ?
Kırk yıl üstsüz başsız kalsa, ateşten don biçer mi ?
Issız çölde susuz kalsa, kaynar sudan içer mi ?
Haz ve hevesât içün nar-ı cehime düşer mi ?

Ömrüm dediğin filmin hafızanda kare kare
Biraz önceki gerçeklik şu an bir sanal kare
Yaşarken gerçek olanı, sabitlemek ne mümkün
Kıymetini bil vaktin ki, sanal gerçeklik ömrün

"İnsan"a insan denirmiş,  görüntüye aldanma
Her et kemikten olanı, sakın ha insan sayma !
Tevekkül et El Vekil'e, et kemiğe dayanma !
Kömür de varmış, elmas da bulunurmuş, toprakda !