Gökte olanlar, yedi semâ ve gök ehli; arz ve içindekiler, mahlukât ve "insan" vücud sahibi olanlar...
Hem doğuların hem batıların Rabbinin hükmü altında olanlar...(1,2)
Aslının gölgesi arza düşer...
Güneş varsa, ışık var, ışık varsa, gölge var...
Gölge perdeye düşerse görülür...
Perde yoksa gölge nereye düşecek ?
Gölgenin, sahibine tabi olmaktan başka çaresi mi var?
Sahibi eğilse gölgesi dik mi dururmuş !
Işık yoksa gölge yok, vücud olsa da...
Vücud ruha tabi değil mi ?
Ruh aslolansa peki gölgesi ne ?
Hüküm kimin ?
Ya mülkün sahibi ?
Güneş, dünya, içindekiler ?
Âlemlerde carî yasaları kim koymuş ?
Yasaya uymayan var mı ? Yok ben yer çekimini beğenmedim uymuyorum çekim kuvvetine diyebilen var mı ?
Hem olsa ne yazar !
Anlayana ne çok şey anlatıyor meğer !
Gölgeyi asıl zannından vaz geçmek zor tabi !
"Bir gün Resulullah'ın huzuruna girmiştim bir hasır örgüsü üzerinde uyumuştu. Hasır, vücudunun temas ettiği yerlerde iz bırakmıştı.
-Ya Resulullah! Bir şilte temin etsek onu hasırın üzerine sersek de vücudunuzu korusa, dedim.
Buyurdu ki:
-Ben neyim, dünya ne ? Dünya ile benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terk edip giden bir yolcu gibidir."
Dünya gölgeliğinde yolcu...
Gölge kaçar kişi kovalar, güneşe sırtını dönen içün...
Dön yüzünü güneşe, ışığa doğru yürü, bak gölgen seni takipten ayrılmayacak !
Var olanın gölgesidir, var olan...
Gündüz güneş doğunca ömürlülerin gölgesi arza düşer de, gün batınca gölgesi olmaz !
Tıpkı ölünün gölgesizliği gibi...
Dünya gündüz gibi gölgelikli, ölüm gece gibi karanlık...gölgesizlik !
Hadi ölme de görelim, ya da ni'meti yeme, su içme, soluk alma...görelim bakalım, tabi misin, değil misin ?
Dünya dönmesin, ya da giderek yavaşlasın hadi, ay devrini 28 günde tamamlamasın, güneş ışımasın; yapraktaki klorofil güneş ışığına yüklenip gelen elektronları yakalayacak sistemi çalıştırmasın ve karbonhidrat yapıp içine enerji olarak yüklemesin hadi...görelim bakalım, tabilermiymiş...boyun eğmişlermiymiş !?
Sen gölgene tabi olacağına gölgen sana tabi olsun !
Ta ki gölgesizlik vakti girinceye kadar !
İstesen de istemesen de dünyada hüküm süren (tabiat) kanunlarının dışına çıkamazsın !
Yâ'ni kendin de gölgen de, bedenin de ruhun da mülkünde hükmünü sürene çaresiz tabi ve boyun eğmiştir, vesselâm !
__________
(1)"Doğuların ve batıların Rabbine yemin olsun" (Meâric sûresi, 40)
(2)"O hem iki doğunun, hem iki batının Rabbidir. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?" (Rahman sûresi, 17-18)
Dünya gölgeliğinde yolcu...
Gölge kaçar kişi kovalar, güneşe sırtını dönen içün...
Dön yüzünü güneşe, ışığa doğru yürü, bak gölgen seni takipten ayrılmayacak !
Var olanın gölgesidir, var olan...
Gündüz güneş doğunca ömürlülerin gölgesi arza düşer de, gün batınca gölgesi olmaz !
Tıpkı ölünün gölgesizliği gibi...
Dünya gündüz gibi gölgelikli, ölüm gece gibi karanlık...gölgesizlik !
Hadi ölme de görelim, ya da ni'meti yeme, su içme, soluk alma...görelim bakalım, tabi misin, değil misin ?
Dünya dönmesin, ya da giderek yavaşlasın hadi, ay devrini 28 günde tamamlamasın, güneş ışımasın; yapraktaki klorofil güneş ışığına yüklenip gelen elektronları yakalayacak sistemi çalıştırmasın ve karbonhidrat yapıp içine enerji olarak yüklemesin hadi...görelim bakalım, tabilermiymiş...boyun eğmişlermiymiş !?
Sen gölgene tabi olacağına gölgen sana tabi olsun !
Ta ki gölgesizlik vakti girinceye kadar !
İstesen de istemesen de dünyada hüküm süren (tabiat) kanunlarının dışına çıkamazsın !
Yâ'ni kendin de gölgen de, bedenin de ruhun da mülkünde hükmünü sürene çaresiz tabi ve boyun eğmiştir, vesselâm !
__________
(1)"Doğuların ve batıların Rabbine yemin olsun" (Meâric sûresi, 40)
(2)"O hem iki doğunun, hem iki batının Rabbidir. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?" (Rahman sûresi, 17-18)