Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Mayıs 2019 Cumartesi

Münevver, pseudo-entellektüel ve mâ'nâyı idrak...

Entellektüel yâ'ni aydın, daha eskilerde münevver...

Sorgulayabilen, hakikatin görünen bir yüzüyle yetinmeyip diğer beş yüzünü de, bir başka ifade ile bütün yönlerini (eskimeyen literatürde 6 cihet derler) anlamak için etraflıca tefekkür edebilen, münevver...

Mantığı ve felsefik düşünme yetisi olmaksızın mâ'nâ derinliklerinde dolaşmaya çalışmanın avarelikten öte getirisi olmaz, tıpkı alış veriş yapmaksızın avare takılıp vitrinleri seyredenlere getirisi olmadığı gibi...

Akletmek ile tefekkür yâ'ni fikretmek, define arayışı içine girmek,  fikir akan çeşmeden kovayı doldurmak üzere adımları atmaktır...

Fiyâkalı giyim, filozofik süslü kelâm lâfazanlıkları, malûmat gevişleri, veciz nakiller gibi taklitler, entellektüel görünme çabaları, olsa olsa pseudo-entel tipolojiye ait fenolojilerdir...

"Sınıf atlama" kompleksi ile birleşik varoş kültürü, aidiyetin sağlayacağı çıkarlar, yukarıya tırmanma ve tutunma özentisi içerisinde bataklığa ev inşa etme davranışları, şeklini taklid ederek olmadığı gibi görünmek, olsa olsa taşı cilâlar...Cilâlı taş devri de tabiki bir seviye ifadesidir kendinden daha ilkel olan  primitif insana göre...

Tabi bu kelâmlar kulağı fonksiyon görenler için, kulağı sadece küpe gibi taşıyanlar için ise bunlar, havada taşınan birer ses dalgası, yahut lâkırdı hükmünde kalmakta...

Türkçemizde "dip" bir çok şeyi ifade etmek içün kullanılır.
Dünya hayatının kişilere göre değişen ifadesi yanında bir de hakîkati var...

Düşünüp akledecek, öğüt alacak bir süreliğine verilmiş bir ikrâm ise hayat (*), bir mâ'nâ ifade ederken; süslenme, oyun, eğlence, mal-mülk ve evlâd edinme yeri (**)olarak düşünenlere ise bir başka mâ'nâ ifade etmektedir.

Mâ'nâ derinliğinde dibine kadar inmek için tefekküre, akletmeye, aydınlanmaya, münevver olmaya gayret gerekir iken, dünyanın aldatıcı ve kalıcı olmayan cazibesine kapılıp dipsiz kuyuda boğulmak da var !

Akledenlere, tefekkür yolu ile sorgulayabilenlere,  hevâ ve hevesât rüzgârlarına yelken açmayanlara, şeytanın adımlarına uymayan(***)lara, hakikatlere gözü kör, kulağı sağır olmayanlaradır ilâhi çağrı...

Dip yapanlara,  dibe vurmak isteyenlere, pseudo-entellere, bilenlere (?), bildiğini  zannedenlere işittirmek gibi bir derdimiz/gailemiz yok çok şükür !
__________
(*)Fâtır sûresi, 37.âyet: Onlar cehennemde, “Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim” diye bağrışırlar. (Onlara şöyle denilir:) “Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.”

(**)Hadid sûresi, 20.ayet: "Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ziraatçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir."

(***)Bakara sûresi, 2018.ayet:"Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslâm’a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır."