Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

18 Haziran 2018 Pazartesi

İnkârcı ! Söyle hangisini yalanlayabilirsin...


Ateş,
yakıyor mu, yakıyor !
çünkü yakmak için var...
Yâsîn sûresi, 80. âyet: "O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz"
Vâkı'a sûresi: "Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?! (71) Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? (72) Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık.(73)"

Peki su
Herşeyi canlandırmak için lâzım.
Nûr sûresi, 45. âyet: "Allah, bütün canlıları sudan yarattı. İşte bunlardan bir kısmı karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üzerinde yürür, kimisi dört ayak üzerinde yürür. Allah, dilediğini yaratır. Çünkü Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir."
Vâkı'a sûresi: "İçtiğiniz suya ne dersiniz?! (68) Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? (69) Dileseydik onu acı bir su yapardık. O hâlde şükretseydiniz ya!. (70)"

Hava,
Hayatın devamı için lâzım...
Furkân, 48. âyet: "O, rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderendir."

Isı
İklimsel olaylar için;
yağmur, dolu, kar, rüzgâr için lâzım…
Suyun denizlerden buharlaşıp havaya yükselmesi için,
bulut olup karalara yağmur olarak taşınması için,
alçak ve yüksek basınçlı bölgelerin meydana gelmesi ve bunu sonucunda hava akımı yani rüzgârın oluşması için lâzım.
A'râf, 57. âyet: "O, rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderendir. Nihayet rüzgârlar ağır bulutları yüklendiği vakit, onları ölü bir belde(yi diriltmek) için sevk ederiz de oraya suyu indiririz. Derken onunla türlü türlü meyveleri çıkarırız. İşte ölüleri de öyle çıkaracağız. Ola ki ibretle düşünürsünüz."

Rüzgâr bulutları yürütmek için lâzım, çiçeklerin tozlaşması için lâzım, kuşların havada uçabilmesi için lâzım, kuşların başka yerlere bitki tohumlarını taşıyarak bitkilerin başka coğrafyalara da taşınması için lâzım.
Hicr sûresi, 22. âyet: "Rüzgârları da aşılayıcı olarak gönderip yukarıdan su indirerek sizi onunla suladık. Onu toplayıp depolayan da siz değilsiniz."

Bağırsaktaki bakteriler vücud için gerekli bazı vitaminleri sentezlemeleri için lâzım. Diğer hastalık yapıcı patojenler en azından bağışıklığı harekete geçirmek, güçlendirmek için lâzım...hatta populasyonları dengeleyen bir unsur olarak varlar.
Sâffât sûresi, 145. âyet: "Derken biz onu hasta bir hâlde sahile attık."

Vücuda besin ve su yoluyla alınan demir dışardan alınan nefes içindeki oksijeni hücrelerin hepsine taşıması, karbondioksitin vücuddan uzaklaştırılması için lâzım.

Havadaki karbondioksit var ya, hani nefes verince dışarı attığımız; işte o bitkilerin sulu karbon dediğimiz nişasta-selüloz-karbon hidrat yapması için lâzım, aynı zamanda güneş ışınları ile ısınmış yeryüzünden ısının uzaya geri kaçmaması için, kimyasal bağları arasında ısıyı tutması ve hapsetmesi için lâzım…yoksa güneş batınca uzay soğuğunda donar insan.

Yerçekimi,
yerdekiler yer tutsun diye,
uzaya savrulmasınlar (saatte 1700km hızla dönen dünyadan merkezkaç kuvvet yüzünden uzaya fırlamasınlar) diye, yağmur tanesi yere düşsün diye, ....diye,....diye var.

Yaprağın yeşil pigmentleri...klorofil;
güneş ışığındaki enerji zerrelerini yakalayıp karbonhidrat içine aktarmak için var...yenilen besinler canlı için hem yakıt pili-enerji kaynağı hem de yenilenmede yapım malzemeleri içeriyor, değilse yani klorofil yoksa (dolayısı ile bitki yoksa) dünyada besin diye bir şey yok, yani hiç bir canlı türü için yaşama şansı yok.
Vâkı'a sûresi: "Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?! (63) Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz ? (64)"

Üremek;
iki mucizevi hücre biraraya gelecek, kendini oluşturan canlıların /benzerinden/aynısından yapacak !
Vâkı'a Suresi: "Attığınız o meniye ne dersiniz?! (58) Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz ? (59)"...

Manyetizma;
dönen dünya etrafında manyetik kutuplar oluşarak  güneşten gelen elektron bombardımanından ve bulutlarından dünyayı
koruyacak olan bir manyetik kalkan oluşturacak ki canlılık devam edebilsin.
Bakara sûresi, 29. âyet: "O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök hâlinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir."

Bu misâller insana kul olduğunu, mülkün sahibi Allah'ın ölçü üzere bir düzen kurduğu evrende tasarrufunun bakî ve ebedî olduğunu gösteren birer işâret, birer delil, yani âyet, düşünelim diye !

Rahmân sûresi 78 âyetten müteşekkil; bu âyetlerin 47 sinde Allah Teâlâ yaratılıştaki kudretini tasvir ederek göz önüne serdikten sonra, bunları var ettiğini ve ikrâmı olduğunu vurgular.... ni'metlerini  yalanlamaya çalışana/inkârcıya, somut olarak içinde yaşadığı gerçekliği, faydalandığı şeyleri, kurulu düzeni sayarak insanın kendini bundan soyutlamasının mümkün olmadığını belirtir ve tam 31 kere aşağıdaki âyeti zikreder:
"O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz ? "

Aklı (ki aklı da Rabbimiz yarattı ve kullanımımıza sundu !) olan, aklı ile içinde yaşadığı mutlak gerçekliğe dair her şeyi inkâra/yalanlamaya kalkacak öyle mi !

Münkir kendini de inkâr etse ya ! Kendisi varlığa en büyük delil ya !
☆☆☆
Ve...inanıyorum/inandım diyene de bir çift söz; burada yol inceden ince, bütün varlık ve temâdisi de O'nun ve O'ndan (aksini düşünen nân-kör, yani münkir) aman dikkat !...kendi varlığını ifnaya gelince: çetinmi çetin !