Buradan hareketle, ârifin söylediğini dinleyenin de anlaması içün onunda mârifeti olması gerekir....irfân ehlinin mutlak hakikât ve kast-ı mahsûsası ârife mâ'lûm, nâ-ehile sırlıdır ...
Ârif olan hayrı, hikmeti ve ni‘meti Rabbinin Cemâl tecellisi, şer ve musibeti ise Celâl tecellisi olarak bilir...onun için edeb, mübtedi için tevbe gibidir, denir !
★
Rol sahipleri nezâket, nezâfet, edeb ve rikkat sahibi ise, seyircisi, izleyip gözleyeni de ayne'l yakin mesabesinde aynı hassasiyete bürünür ki...oynayanın oyundaki rolünün yansıması seyredenin kendi iç âlemi ve gerçekleri ile yüzleşmesine sebep de olur çoğu kez !
★
Yahyâ Kemâl üstâdın dediği gibi; "Dinleyen söyleyen kadar ârif, seyreden oynayan kadar hassas" olur ise; işte o vakit, insanlık ihyâ olur, âbâd olur !
İnsanlık âlemi nasıl mı ?
Bildiğiniz gibi !
Vesselâm...