Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

16 Ağustos 2024 Cuma

Kendini zümrüd-ü ankâ zanneden sefil...


"Kâf-ı ikbâlde ankâ iken, âh !
Avlıyor şimdi sinek, parası yok "
                                     -Saffet'den-

Kâf-ı ikbâl zirvesine hasbe'l kader çıkmış,
beytü'l mala mutasarrıf olmuş, burnu da kâf dağındaki eşhâs kendini millete hizmet makamında değil de zümrüd-ü ankâ zannederse...

Böylesine demeli ki; bre sefil, bre zevk ü sefâya dalıp hazinenin sırtından eyyam-ı saltanatın keyfi ile ser hoş ve dahi ne oldum delisi, bre sonradan görme... esvab bol gelüp de şeytanın değirmenine su taşımaya mı başladın yoksa, aklını başına al da fizanda bulma kendini !

Değilse fizan çöllerinde işsiz kalır da buram buram kokan yaban hayvanların leşi  üzerine konan sinekleri avlamayı iş edinmekten başka yol bulamazsın kendine...sonra aklına bir fikir gelir belki...sinekten yağ çıkartmak...!

Hem reklâmı da iyi biliyorsan dünya sana koskocaman bir pazar...

Amma bir şeyi atlamışsan eğer, saltanatın zevk ü sefasını sürerken ve reklamıyla uğraşırken, sinekten yağ çıkartmayı öğrenmeyi ihmal etmişsen işin zor, bizden söylemesi...

Bunun içün de bilgi lazım, ilim olmadan yağ çıkartmayı becerebilen birini bilim dünyası henüz duymadı...

"kâf-ı ikbâlde ankâ" (!) olduğu zehabına kapılan müstakbel sinek avcılarının; "İNSAN"ın mânâsını, ilmin ve bilginin kıymetini,  sapı samanı ve daneyi idrak etmelerini beklemek muhal tabi... 
Belki ve ancak, iktidarsızlık itibarsızlık ve imkansızlığın ne olduğunu tecrübe ederek hayatı anlayacaklar... diye umalım !