İnsanın da içinde yer aldığı homoiotherm organizmalarda, canlılık işlevlerinin sürdürebilirliği açısından organizmanın içsel dinamikler ile ayarladığı ideal bir vücut sıcaklık değeri vardır.
Organizmalarda bütün metebolik aktiviteler ve biyokimyasal reaksiyonlar iste bu optimum vücut sıcaklığına bağlı olarak yürütülür.
İnsanlarda bu içsel sıcaklık derecesi 37 derecedir. Vücut sıcaklığımız beynimizdeki termostat gibi çalışan termoregülatör görevini üslenmiş hipotalamus tarafından kontrol edilir, ayarlanır ve sabit tutulmaya çalışılır.
Bu seviyede sabitlemek için, ısıtma veya soğutma için her daim vücuttaki bütün reseptörlerden gelen verilere göre gerekli tedbirler alınır.
Eğer vücut iç ısısı 37 derecenin üzerine çıkmışsa, kan dolaşım sistemi bu ısıyı derinin yüzeyi altındaki kılcal damar sistemi ağına daha fazla maruz bırakarak, ve/veya terleme yoluyla, suyun sıvı durumdan gaz/buhar durumuna geçerken oluşan soğutucu tesirinden faydalanarak, vücut ısısı düşürülmeye çalışılır.
Terleme yolu ile suyun yanında çok miktarda sodyum klorür, az da olsa üre, laktik asit ve potasyum iyonları da atılır. Terlemenin yüksek olduğu durumlarda terde üre konsantrasyonu kan plazmasındakinden iki misli, laktik asit dört misli ve potasyum 1.2 misli daha fazladır.
Ancak küresel ısınma, sera gazları ve karbondioksit emisyonunun (sanayi üretimi, fosil yakıtların kullanımındaki aşırılıklar vb. sebeplerle) artışına ülkeler yanaşmadıkları için, dünyanın ortalama sıcaklığı artmaya devam etmekte, bu da iklim krizi, su ve gıda krizi olarak insanlığı daha çok etkilemeye devam edecektir. Ve belki su ve gıda savaşlarının başlamasını tetikleyecek, aynı zamanda krizin daha fazla hissedildiği coğrafyalardan kütlesel göçü hızlandıracaktır.
Bütün canlı organizmaları etkileyen sıcaklık değerlerindeki artış insan vücudunda da koma ve ölümle neticelenen bie sonuca yol açar.
Yukarıda bahsetmiştik insan vücut sıcaklığının hipotalamus tarafından fizyolojik tedbirler ile kontrol edilmeye ve sabit tutulmaya çalışıldığını...ancak bunun da bir sınırı olduğunu biliyoruz !
Hava sıcaklığı ile havadaki nem oranı arasındaki ilgi ise bu hususta çok önemli...
Nemli bir havada ne kadar terlerseniz terleyin, serinlediğinizi hissedemezsiniz, çünkü vücuttan attığınız ter buharlaşamamaktadır.
Vücudu soğutan ter buharlaşan terdir.
Oda dıcaklığı derecesi sayılan olan 22.7 - 24.4 dereceler arası insan vücudu için konfor sıcaklık değerleridir.
Yüksek nem düzeyinde ölçülen hava sıcaklığı yaş termometre değeri olarak hesaplanır, bunun için sınır değer olarak kabul edilen 35 santigrad derecedir.
Eğer dış ortamdaki hava sıcaklığı 38,9 derece ve bağıl nem %77 ise, yaş termometre 35 dereceyi gösterir. Bu sıcaklığa maruz kalmak ani bir ölüme neden olmazsa da bir kaç saat içinde vücudumuzda sorunlar ortaya çıkmaya başlar.
Aşağıdaki tabloda bağıl nem yüzdesi ile hava sıcaklığı arasındaki ilişki ve hissedilen sıcaklıklar verilmiştir...mes'elâ, 35 derece hava sıcaklığında havadaki nem yüzde 5 olduğunda 32 derece hissedilirken, nem yüzde 70 olunca 50 derece hissedilir.
Kaynak: www.mhm.gov.tr |
Ve eğer yaş termometre sıcaklığı insan vücut sıcaklığının (37derece) üzerine çıkarsa, vücudunuzun çalışması gereken soğutma sistemi çalışmaz.
Nem yani havanın sahip olduğu su buharı miktarı, aşırı vücut ısısının ter yoluyla atılmasını zorlaştırır.
Bu noktadan sonra da vücudumuz hipertermi yani halk arasında bilinen adı ile sıcak çarpması oluşmaya başlar.
Hipertermi durumunda insan vücudunun normal şartlar altında başedebileceği mekanizmaların yetersiz kalması demektir, artık vücut sıcaklığı dengeleme mekanizması istikrarı sağlayamamakta ve aşırı iç sıcaklığı kontrol altına alınamamaktadır.
Hipertermi durumunda vücut sıcaklığı 40 derecenin üstünde ölçülür ve bu değer insan hayatına ciddi zarar verebilecek bir durumdur, acilen tedavi gerektirir.
Bu evredeki semptomlar genellikle; baş ağrısı, afallama ve aşırı derece yorgunluk hissi şeklinde olup, hipertermi durumunda aşırı terleme sonucunda ciddi bir su kaybı da yaşandığından kuru ve kırmızı renkli bir cilt ile karşılaşılır.
Bu durumda kaybedilen su oranın tekrar kazanılması ve kişinin soğutulması acilen gerekir.
Vücut sıcaklığının değişimi ve etkilerine bakılacak olursa:
44 °C "Büyük olasılık ile ölüm ile sonuçlanması beklenmektedir, fakat literatürde 46,5°C sahip olup kurtulan bireyler de mevcuttur."
43 °C "Normal şartlar altında ölüm olması beklenmektedir, ciddi beyin hasarı gözlemlenir, dolaşım ve solunum sistemleri çökmesi gözlemlenir."
42 °C "Hastanın rengi solgun, kırmızıya dönülmesi görülür. Kan basıncının çok yüksek ya da çok düşük olması gözlemlenebilir, nabzı yükselir."
41 °C "Tıbbı müdahale edilmesi gerekmektedir, nefes alamama, şiddetli baş ağrısı, bayılma, su kaybı ve aşırı terleme gözükür."
40 °C "Ölümcül olma eşiğidir, şiddetli baş ağrısı, bayılma, su kaybı ve aşırı terleme gözükür."
39 °C "Yüksek seviyede terleme, yüksek nabız, nefes almakta zorluk çekme görülür. Epilepsi hastalarında konvülziyon gözükme ihtimali yüksektir."
38 °C "Kendini sıcak hissetme, terleme, susama, açlık hissi, rahatsızlık hissi
gözükmektedir."
Hem, dünyayı mahvetmeye devam eden insanoğlunun öyle uzay kolonisi, jüpitere gidecek uzay araçları da yok, yaşayacabileceği başka bir gezegeni de...
Aklınızın ve vücudunuzun serin olduğu
günler temennisiyle...
__________
Kaynak:
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nsan_v%C3%BCcut_s%C4%B1cakl%C4%B1%C4%9F%C4%B1
https://www.matematiksel.org/insan-vucudunun-dayanabilecegi-en-yuksek-sicaklik-nedir/