Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Temmuz 2019 Perşembe

Gerçek hayattan bir hikâye: Baba bedduası cayır cayır yakar mı ?

Hüsniye hanım teyze doksanlı yaşlarında...oğlu Ramiz ile iki katlı bahçeli evlerinin üst katında yaşıyorlar.

Zaman zaman balkona çıkıyor, kalın camlı gözlükleri ile gelen geçen sokak sakinleri ile sohbet ettiği oluyor.
Ramiz altmış küsur yaşında, anacığının ikinci evladı. Emekli memur, iki yıl evli kalmış, boşanmış ve (töv)bekâr...

Hüsniye hanım teyze astım, şeker, kalp yetmezliği ve taşikardi, yüksek tansiyon hastası....sağlık karışık.

Ramiz bey sobalı banyo kazanından aldığı sıcak su ile leğende kendisinin ve anacığının çamaşırlarını çitileyerek elde yıkar, balkona asar. Leziz yemekler pişirir anacığına yedirir. Sonra bulaşıkları elde yıkar.
☆☆☆
Hüsniye hanım teyze ile haftada bir kaç rastlaşırız, balkondan seslenir, sokaktan balkona muhabbet ederiz.
Her defasında da:
- "Çok yaşadım oğul, yeter artık gitmek isteyon...."
-"Allah uzun ömür versin Hüsniye teyzeciğim" desem de ...
-"Yok oğul artık kaldırameyon..." derdi.

Ve o çok istediği gün gelince...oğlu Ramiz'e verdiği talimatlar ile az sonra gerçekleşecek kendi ölüm sahnesini (son nefesini verdikten bir kaç dakika sonra yattığı odaya vardım...sonraki işlemleri Ramiz ile beraber yapmıştık) adım adım yönettiğini Ramiz'den dinliyoruz...bu sahneyi bir başka yazımızda hikâye edeceğiz inşâ'Allah...
☆☆☆
1950'li yılların sonunda kooperatifleşme yoluyla kurulmuş bir mahalle..

Mahmut amca ile Hüsniye teyze ikisi oğlan biri kız üç çocuklarını  kooperatifleşme yolu ile sahip oldukları bu evde büyütüp evlendirmişler, artık yaşlılık dönemlerini geçirmektedirler.

İki katlı bahçeli evin üst katında kendileri oturuyor alt katında ise kiracıları...

Büyük oğulları Ali bir kurumun bakım-tamir atölyesinde otomobil ustası...

Ortanca oğulları Ramiz bir gün babasına:
-"Bazı komşular iki katlı evlerinin üzerine üçüncü katı da yapıp çıktılar. Biraz birikmiş param var, biz de üçüncü katı çıksak", diye teklif eder.

Babası kabul eder, kendisinin de biraz tasarrufu vardır, biraz da borçlanıp işçiliğe de yardımcı olurlarsa bu işin üstesinden gelebileceklerine akılları keser...ve çatı kaldırılır, inşaata girişirler...

Üçüncü kat için hiç bir katkı sağlamayan büyük oğlu Ali inşaat bitmek üzereyken gelerek üç kata çıkmış evin üç dairesinin her birini kendisi ile Ramiz ve bacıları Gözde'ye tapulanmasını talep eder.
Babası Mahmut amca ile Ramiz karşı çıkarlar, tartışma büyür ve Ali babasına ve kardeşi Ramiz'e hakaret ve küfürler ederek:

-"Bir bidon benzin döküp sizi de evi de yakacağım" tehdidi savurarak hışımla çekip gider.

Bu duruma çok içerleyen ve üzülen babası Mahmut efendi çekip giden oğlu Ali'nin ardından ellerini semâya açar ve gözlerinden iki damla yaş süzülürken:

-"O bidon benzinle sen yanasın..." diyerek beddua eder...

Bu münakaşadan bir kaç gün sonra...

Ali'nin çalıştığı kurumun tamir-bakım atölyesinde olağan günlerden bir gün...
Arızalı yahut bakımı yapılacak araçlar tamirhâneye giriş kapısından alınarak kanal üstüne çekilir, araçların altındaki işlemler için ustalar kanala girerek çalışmalarını yaparlar, iş bitince karşı  çıkış kapısından araç çıkarılırdı.

Ali ve Ahmet ustalar o gün arızalı bir kamyonetin tamirini yapacaklar.

Tamirhâne kapısını açarak içeri girerler, Ali usta kanala girer ve aracın benzin deposunun hortum kelepçesini gevşeterek depodaki benzini elindeki bidona boşaltır ve kanalın yan tarafına koyar.

-"Ahmet şu seyyar lambayı bana uzatsana" diye seslenir.

Ahmet usta kablosundan tutarak lambayı aracın altından Ali ustaya verirken birden kanal ve çevresindeki yerlere damlamış yağ, mazot, benzin, zift atıkları -muhtemelen elektrik arkından- tutuşur, alevler hızla az önce  Ali ustanın bidona doldurduğu benzine ulaşır. Kanalın içi de alev topuna dönmüştür. Kanalda alevler içinde çırpınmaya başlar Ali usta.
Ahmet usta alevlerin arasından elini uzatarak aracın altında kanalda yanmakta olan Ali ustayı dışarı çeker, tulumları alev alev yanmakta olan Ali usta can havliyle açık olan giriş kapısı yerine -ne hikmetse o gün kilitli olan- araç çıkış kapısına doğru kaçar ve kilitli kapı önünde yığılıp kalır...

Etraftakilerin gelip yangına müdahelesi nice sonra gerçekleşir.

Her iki usta hastahâneye yetiştirilir. Ahmet usta birinci derece yanıklarla ölümün kıyısından dönmüştür.

Ali usta üçüncü derece yanıklarla adeta kavrulmuş haldedir. Mumya gibi sarıp sarmalanmıştır, sadece gözleri ve ağzı açık bırakılmıştır. Acı içinde inlemekte ve sadece hırıltılı ses çıkarabilmektedir.

Babası, annesi ve kardeşleri, eşi ve çocukları hastahâneye gelirler, babası odaya girdiğinde gözlerini babasına diker, kendini zorlayarak son bir güç ile hırıltılı bir ses çıkarır ve son nefesini verir.
☆☆☆
Bir bidon benzin ve baba bedduasının hazin sonucu: cayır cayır yanarak ölüme gitmek !
İşler sarpa sarıyorsa, huzur çekip gitmişse belki bir ana-baba bedduası, bir mazlumun âhı, bir gönül kırıklığı, yahut bir kusur vardır ardında, kim bilir !
__________
Not:İsimler değiştirilerek hikâye edilmiştir.