Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

21 Eylül 2018 Cuma

Kâinât; zaman, mekân ve insan…

Determinist bakış açısıyla her şey, zorunlu olarak birtakım tabii kanunların etkisiyle meydana gelmektedir.

Kainattaki bütün hadiselerin olabilmesinde sebepler zorunlu olarak bulunmalıdırlar. Determinizmin bu temel ilkesine göre evrendeki yapı ve düzen bu kodlamanın dışına çıkamazlar.

Kainat üç boyut üzerinde nüfuz sahibi dördüncü boyut zaman ile sürekli olarak bir hareket, devinim, değişim ile gözlemlenmekte ve idrak edilebilmektedir insanoğlu tarafından.

Değişecek olan şeyin değişimi de ancak zaman ile ortaya çıkabilmektedir.

Bugün fizik bilimi bir çok zaman seviyesinden bahsederler; biyolojik zaman, tarihsel ve kronolojik zaman, fizikî zaman….
Hareketi, metebolizmayı, büyüme, gelişme ve yaşlanmayı, kimya reaksiyonlarını, tarihi, kronolojiyi, değişimi, çürüme ve bozunmayı, gece ve gündüzü, astronomiyi zamandan bağımsız düşünebiliyor musunuz ?
Bunların gerçekleşiyor olması ve gözlemlenebilmesi ancak zaman ile mümkün değil mi !

Bugün ispatlanmış olan; zamanın, yüksek hızdaki cisim için yavaşlayan, düşük hızdakiler için ise hızlanan bir mefhum olduğudur. Tabii buradaki yüksek hızdan kasıt ışık hızına doğru yaklaşan hız yâ’ni saniyede yaklaşık 300.000km.

Zamana bağlı olarak gerçekleşen bu değişimlerdeki etki mekanizması hem etkileyen hem de etkilenen açısından kendi öz kodlarının sınırlarına göre olmaktadır.

Her bir durum için ölçülebilen belirli zaman aralığında optimal değerlerde bir denge, eksi yahut artı uçlara doğru gidilirken ise giderek kötüleme yahut en sonunda yok oluş söz konusu olmaktadır.

Bu yüzden madde âleminin değişimini zamanı hesaba katmadan görmek de idrak etmekte mümkün değildir.

Eğer zaman olmasaydı birbiri ile etkileşime girme temayülü ve karakteri olan şeylerin bunu gerçekleştirmesi imkansızlaşacaktı ki, bu potansiyele sahip olsalar bile.

O halde bir şeylerin aynı anda olması ya da olmamasının önündeki tek engel zaman.

Değişim ve dönüşümün ard arda gelebilmesi imkânı zaman sayesinde var. Böylece sebep-sonuç ilişkileri ile değişim gerçekleşebilmekte…

Şeylerin bir arada ya da aynı yer de olmasının önündeki engel ise mekân. Mekân sayesinde şeyler saçılmış dağılmışlardır.

Böylece “Var”lığın zaman ölçeğinde gözlemlenmesi mümkün hâle gelmiş olur.

Yeryüzündeki her şey tabiat kanunlarına tabi ve mecburdurlar. Zamanın etkisinde olarak sebep-sonuç
ilişkilerinden de asla sapma olmaz. Bu kanunlar/sabitler çerçevesinde sınırları her bir şeyin kendi özünde mevcut kodlara göre değişip dönüşebilir, etki-tepki oluşturur, analiz-sentez yeteneğini ortaya koyabilirler.

Zamandan bağımsız, yahut zamanla kayıtlı olanın mekândan bağımsız bu devinimi-değişimi gösterebilme ihtimali yoktur.

Sebepsiz sonuç olamadığı gibi, sonuçlar da sebepsiz olamazlar.

Bu durum insanoğluna; tahmin, öngörü, hesaplayabilme, tedbir alma gibi avantajlar sağlar.

Düşünsenize yaşadığınız kainat kaotik, kararsız ve düzensiz bir yapıda olup da bu olayların nereye evrileceğini bilemediğiniz şartlarda hayat sürdürmeye mecbur oluşunuzu…

Gelelim manevîyyatdaki zaman telakkisine:

Hz. Peygamber Dehr (= zaman) ile ilgili bir kudsî hadiste Cenâb-ı Allah’ın şöyle buyurduğunu belirtirler:
  • "Âdemoğlu dehre söverek beni ezalandırır, halbuki ben dehr(in yaradanıy)ım. Her emir benim elimdedir. Geceyi gündüzü ben idare ederim." (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd
Yine diğer iki diğer hadis-i şeriflerde;
  • "Sakın sizden biriniz: Vay dehrin musibetine, demesin (böyle sövmesin). Çünkü dehr ancak Allah'tır." 
  • "Dehre sövmeyin. Çünkü dehr ancak Allah'tır."buyurmuştur. (Buhârî, Müslim) 
Kur'an-ı Kerim'de, zamana dair bazı âyetlerin meâlleri:
  • "İnsan(oğlu), var edilip bahse değer bir şey olana kadar, şüphesiz uzun bir zaman geçmemiş midir?" (İnsân sûresi,1)
  • "Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyan içindedir"(Asr sûesi,1-2)
  • "Şafağa, geceye ve o anda basan karanlığa dolunay olmuş aya yemin ederim ki, halden hale geçeceksiniz“(İnşikâk sûresi, 16-19)
  • "Kuşluk vaktine ve sükuna erdiğinde geceye yemin ederim ki"(Duhâ suresi,1-2)
  • "(Karanlığı ile ortalığı) bürüdüğü zaman geceye, Açılıp aydınlandığı zaman gündüze, Erkeği ve dişiyi yaratana yemin ederim ki"(Leyl sûresi, 1-3).
  • "Güneşe ve onun aydınlığına, Güneşi takıp ettiğinde aya, Güneşi açığa çıkarttığında gündüze, Güneşi örttüğünde geceye, Gökyüzüne ve onu bina edene, Yere ve onu yapıp döşeyene yemin ederim ki,"(şems sûresi,1-6)
  • "Gece ve gündüzün değişmesinde (uzayıp kısalmasında), Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde (O'nu) inkâr etmekten sakınan bir kavım için elbette nice deliller vardır"(Yunus sûresi, 6)
  • "Fecr vaktine, On geceye, Çifte ve Teke. Geçip giden geceye yemin ederim ki, şüphesiz bunlarda akıl sahibi bir kimse için üzerine yemin edilmeye değeri bir özellik vardır"(Fecr sûresi, 1-6)
Zamanın mekân(kâinat) ile olan ilgisi yanında aynı şekilde (yeryüzündeki canlı) hayatın zaman ile ilgisi olduğunu görüyoruz, her ne kadar zamanın tam tamına mahiyetini fizik bilimi açıklayamamış olsada... tefekkür etmeli insan...

Ondört buçuk milyar yıl önce var edilerek çok ince ayarlar ile hazırlanmış  mekân şartlarında istifademize sunulmuş tek kullanımlık saniye, dakika, saat, gün, yıl ömür denilen zamana selâm olsun…