İnsanlar arasında olmak var...
İnsan görünümlüler arasında olmak var...
İnsan ki;
en güzel surette yaratılan...
Herşeye saygılı, taşa-toprağa,
ota-çöpe
börtü-böceğe !
Ki, her şeyin O'nu tesbih etmekte olduğunun idrâkinde...
İnsan ki;
iyilik duygusu mizacı olmuş,
sevgi, şefkat ve merhamet ile dolmuş...
Sureta insan olan ki;
Yâ'ni insanımsı,
"esfel-i sâfilîn"'e atılmış,
aşağıların aşağısında...
Mayası kahretmekle yoğrulmuş,
kahpeliklerle hayat bulmuş.
insanları kullanmak adeti,
edepsizlik, arsızlık ahlâkı olmuş...
Hesap kitapsız, çıkarsız adım atmaz olmuş...
İnsan insanımsıyla bir arada...
Aynı atmosferi solumakta.
aynı dünyada oturmakta,
içindeki cifeyi göre göre
göz göze gelmekte;
yutkunup, bazen de
sınandığını bildiğinden
neyse diyebilmekte...
Karnından konuşanı duymak,
bizans oyunlarına şahit olmak.
sahte yüzler,
yalandan gülüşler,
arkasında menfaat veya tuzak sezilen ikrâmlar,
şişirilmiş iltifatlar,
menfaat için
eline şeker tutuşturulup
ön cepheye sürülen
kurşundan piyonlar,
el ovuşturan cüce devler,
ödünç akıllılar,
gönül hânesini şeytana kiralayanlar,
sabun gibi kayıverenler...
Hele bir de bilerek (yahut farkında olmayarak) kendine yazık edenleri görmek...
"Allah insanlara hiç zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler" (Yunus suresi,44)
İnsanımsılar mı ?
En büyük cezâya mahkumlar;
sefillerin en sefili onlar,
cehennemin en aşağı tabakasındakiler...
Kur'anın ifadesiyle;
"esfel-i sâfilîn"'e atılmış olmak...
Yâ'ni, topuna kibrit suyu !