Durağanlıktan ve ataletten kurtulmaktan; mevcudu muhafaza ederek(!) ilerlemekten, gelişmekten bahseder durur gelişmekte olan ülkelerdeki entelijansiya...bununla ilgili olarak kafa yorarlar, muhakeme ve mütaala ederler yazar çizer takımı.
Konu üzerinde tefekkür çarklarının dönmesi açısından bazı sorular ile nitelik-nicelik ilişkisi temellendirilirse;
- Kemiyyetin keyfiyyetle ilişkisine bakıyor muyuz ?
- Nitelik ve nicelik arasında her zaman ve durumda doğru orantılı bir ilişki var mı ?
- Niteliksiz çoğunluk prangasından nasıl kurtulmalı ?
- Hangi durumdaki nicelik niteliğin üzerinde müteharrik olabilir, yahut olabilir mi ?
- Niteliksiz ve kifayetsiz kemiyyetin, gelişme ve ilerlemeye menfi etkileri nasıl bertaraf edilir ?
- Her beyaz yakalı nitelikli midir ?
- Mevcudu muhafazada ölçü nedir ?
- Hedef ve güzergâh belirgin mi ?
- Niteliksiz ve kifayetsizliğin sebepleri nelerdir ?
- Niteliği artırmak için hangi tedbirler alınmalı ?
- Önceliklerin hedefe etkisinin analizi yapılıyor mu ?
Kaliteli yaşamdan bahseder durur insan, kaliteli vakit geçirmekten, kaliteli hizmetten, kaliteli eşyadan, havadan sudan...beklenti kalite, eyvallah, doğru...
Kalite ölçünüz ne peki ? sorusuna cevaplar muhtelif tabiki !
Siyah yakalıların gömleğini değiştirip beyaz gömlek giydirdiğimizde bunları beyaz yakalı sınıfından sayacak mıyız ?
Bunlardan bahse konu kaliteli hizmet alabilecek miyiz...
Kalitesi kendinden menkûl olanların işi kaliteli olur mu ?
"Semer"in altından olması yeterli mi ?
Niteliksiz çokluğun nitelikli az sayıdakilere takoz olmaları tekâmül ve terakkinin önünde en büyük maniâ desek yanlış olmaz değil mi ?
Ve, ne yazıkki ve malesef; niteliksiz çokluk niteliklilerin sırtından geçinmeye, arada bir yerlerde durumu idare etmeye, gemisini yürütmeye devam ediyor toplumun her kesiminde...
Hani bir söz vardır irfân kültürümüzün imbiğinden süzülmüş:
Halen ayakta isek, "İyilerin yüzü suyu hürmetine...".
Her devirde olduğu gibi sayıları az olsa da. !
★★★★★