Örümcekler genellikle zahmetsiz kazanç peşinde olan omurgasız hayvanlardır.
"Bir sinek bir kartalı salladı vurdu yereYalan değil gerçektir ben de gördüm tozunu"
Bu beytin bir çok yorumu yapılmış ehl-i irfân tarafından.
Sinek ego, kartal insanî ruh yorumu yapıldığı gibi; küçümsenip önemsenmeyenin, hâkir görülenin güç ve nüfuzlu olanı Rabbinin yardımı ve koruması ile yere çalması şeklinde yorumlar var...
Bu yorumlardan birisi de Niyazi Mısrî'ye ait: O'na göre kartal ile kastedilen üç tip insandır.
Birincisi: Makam ve mevkisine güvenen, bu yüzden kibirlenen tekebbür ehlidir.
İkincisi: Öze dair hususlarda bir şey yapmayan ancak kendini öyleymiş gibi gösteren gösteriş düşkünleri riyakârlardır.
Üçüncüsü de hor ve hakir görenlerdir.
Sinek ise bu üç grubun hor ve hakir gördüğü, zayıf, nüfuz karşısında gücü olmayan, korunmaya, adalet ve merhametle davranılmaya muhtaç gariban ve fakir kimselerdir.
Fuzulî ise bir beytinde; bu zayıf ve hakir görülen kimselerin, Rablerine sığınıp, işi O'na havale etmekle aslında toz kaldıracak güce eriştiklerini, teslimiyetlerini konu eder:
"Hakîr bakma bana kimseden sağınma kemem
Fakîr-i pâdişâh-âsâ gedâ-yı muhteşeme"
"Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâldeBiz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüzBir gün eyler dest-beste pâygâhı câygâhBî-aded mağrûr-ı sadr-ı itibârın görmüşüz"
Bu babda demeli ki; Nemrud kendini kartal gibi görürken burnundan giren bir sinek onu yere çalıvermiş...sonunu getirmiş !
İnsanı insanlığından uzaklaştırıp yere çakacak kibriya, nüfuz düşkünlüğü ve benzeri gibi küçük gibi görünen temayülleri olabilir, ancak kendini bilenler, insanî derekesini korumaya çalışarak şeytanî tuzaklara düşmezler. Eğer bu rikkat ve hassasiyet olmazsa, bu tenezzül kişiyi şeytanın yukarıda söz edilen tuzaklarına kolayca düşürür.