Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

6 Ekim 2018 Cumartesi

Bu âlemde aşksız âdem olunmaz…

Dünyada konuşulan şu kadar yüz lisân, bir o kadar ya da kat be kat fazla ağız/şive ve aksan var.

Lisân; anlatma, anlama ve anlaşma vasıtası...

Ancak insanoğlunda çoğunluğun belkide farkına varmadığı yahut dilini çözemediği bir lisân daha var ki; "gönül lisânı" demişler adına… herkeste bulunan ortak bir lisân.

Gönül lisânını öğrenmek için uzun yıllara sari gayret gerek. Gönlün hicablarından kurtulmak gerek, mücâhede gerek, murakabe gerek, müşâhede gerek...

Gönül ara kesit, kul ile Rabbi arasında...
hak-hukuk, riyaset ve nisbet orada…

Rabbi ile kulu arasındaki kurbiyyet dereceleri gönlün durumuna göredir.


Meselâ; kişi birine/bir şeye muhabbet duydu ise kendini ona göre ayarlar, vaktini/durumunu ona göre planlar.
Böyle bir ilişkinin belirlemesi ile kişinin davranış kalıpları, temayülü şekillenmiş olur... 

Mecnûn, Leylâ'sına göre hayatını alt-üst etmişti ya !

Eğer gönül "Cânan"a taht-gâh olur ise, bu durumda aşığın tasarrufu maşuktadır...

Bu hâldeki âşığın göz nûrundan şûleler saçar, lisânından hikmet faş olur, vücûdundan da ahlâk-ı hamide serd eder.
☆☆☆
Aşkın mahalli gönüldür ve gönülde ikiliğe mahal yoktur...fıtratı gereği bir tek şeye muhabbeti olabilir.

Aşk ile âdem arasındaki nisbet ve ilintiyi Kemâli dede; insan olmaya, nûra gark olmaya, devâ bulmaya, kemâl bulmaya kadar götürür aşağıdaki şiirinde.

Kemâli dede bir âmâ zât …bir mevlevi dedesi. Aşk hakkında diyor ki;

Aşktır hayvânı insân eyleyen, insânı nûr
Bu rumuzatın basiret ehline pünhânı yok
Aşksız âlemde âdem olmanın imkânı yok
Dert devâdır âşıka bî dertlerin dermânı yok
Aşktır her müşkülün miftâhı, fethi, fatihi
Aşk sergerdânının bil!
Müşkül-ü, âsânı yok
Nârı unsur; nûrı aşk ile olur gülzarı tâm
Serveri hûbânı aşkın nûru var; nirânı yok
Sen seni bilmek dilersen, aşka terk et sen seni
Anda mahv ol kim Kemâli şan-ü âdı, sânı yok
☆☆☆
Seyrânı Hakk etmek dileyen kendinden başlasın, esmâ ve sıfât deryasındaki mânâları tetkik ve tefekkür etsin ki, nihayeti âsân ola...kendini bile, kendini bula !

Yunus Emre gibi kırk yıl hem düzgün odun arayıp bulup sırtında taşıyan, hem de o mekâna eğri odun yakışmaz diyebilenler öğrenirmiş "lisân-ı kâmil"i...
İşin hikmeti düzgün/eğri odunda mı ? ...tabiki değil !
Kişinin özündeki eğriliği terk ederek dosdoğru olmasında, tercihinde...

Sonrasında da Yunus, gönül lisânı ile demiş de demiş…

Usülü tamamda, gelelim esasa:
"Mihver-i kemâl gönül imiş".