Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

29 Ekim 2020 Perşembe

Seyre âmâde...bu cennet vatan

Cennet vatanımda...
Her köşe başka güzel,
ihtişâmlı manzarası 
Seyirlik içün özel...
☆☆☆
Tuvaline dokunmuş 
"O" eşsiz Nakkaş
Rengâreng boyanmış
Hem kuru hem de yaş...
☆☆☆
Enva-i çeşit reng...
Her nereye dönsek
Seyre âmâde sergiyi...
Muhteşemi...görsek !
Şühedâ kanından harcı
Bu mübârek toprağın...
Bil ki; nazar boncukları
burda yatar, cihânın.
☆☆☆
 Yedi iklimi ile yedi düvelin 
iştihasını kabartır her güzelliğin
  Yedi cennet katı timsali vatan,
Emanetidir bize şanlı ecdadın.
☆☆☆
İrfan ile yoğrulur bu toprakta insan
Okur hep afakı durup da duysan
Konuşur gönülden hem hikmetli lisân
Mübârek vatanın sahibi insandır "İnsan"

Söz meclisden dışarı...Mesnevî'de kaplumbağa akrep metaforu...

 

Mevlânâ'nın Mesnevi'sinden alıntı kaplumbağa ile akrep hikâyesi mevzuya girizgâh olsun:
Akrep ırmak kenarında dolaşırken bir kaplumbağa akrebin yanına gelir ve sorar:
-“Burada ne yapıyorsun ?”
Akrep:
-“Irmağın karşı yakasına geçmek için bir çare arıyor, fakat bir türlü bulamıyorum. Yavrularım ırmağın öte yanında duruyorlar” der.
Kaplumbağanın analık şefkati ile çaresiz kalmış akrebe iyilik yapmak için;
-“Gel, sırtıma bin, seni karşıya, yavrularının yanına geçireyim.” der.
Akrebi sırtına alır ve karşıya geçirmek üzere su üzerinde yüzmeye başlar.
Tam ırmağın ortasına gelinmiştir ki, akrepte hareketlenme başlar. Kaplumbağayı sokmak arzusu uyanmıştır ve kaplumbağanın sırt kabuğuna iğnesini sokmaya çalışır.
Kaplumbağa:
-“Ne yapıyorsun akrep kardeş?”
Akrep:
- “Bir şey yaptığım yok, sadece kendi hünerimi gösteriyorum. Sen bana bir iyilik yaptın ya....”
Bunun üzerine kaplumbağa hemen suya dalar. Akrep de boğularak, akrepliğinin karşılığını alır.

Mevlânâ bu hikâyeyi kötü huylu, kötü tabiatlı insanların yapısı hakkında kendisine sorulan bir soru üzerine anlattıktan sonra (Farsça) şu beyitleri okur:
“Cahil, yakınlık gösterse de sonunda cahilliğinden ötürü seni incitir.”
“Ahmağın sevgisi, ayının sevgisine benzer. Onun kini sevgidir, sevgisi kindir.”
“Haydi, durmayın kötü nefsi öldürün. Bu hususta ihmâl göstermeyin. Onu diri bırakmayın. Çünkü nefis akreptir.”
☆☆☆
"De ki: Herkes kendi seciyesine, karakterine göre hareket eder. Rabbin ise kimin doğru yolda olduğunu en iyi bilendir.” (İsrâ Sûresi, 84)
☆☆☆
Yapay zekanın kendini var eden zekaya isyan ettiği zamanlara az kaldı galiba...

Fıtrî zeka ise zaten bu isyanlara meyyal...görüyoruz ki; kötü tabiatlı olanlarda zekâ, kendilerine imkân sunup geliştirenlere, bilgi yükleyenlere, az buçuk evrilince asilik ediyor...görüyoruz ki; zembille gökten indiği zehabına kapılan mahluklar etrafda arz-ı endam etmekte...

Ve bu bî-edeb kalıplılar hep varola gelmiştir insan topulukları içerisinde...

Bu marazî duruma ister nânkörlük denilsin, ister şişirilmiş ego, ister hazımsızlık ne farkeder... aşağılardakinin azıcık yükselince başının dönmesi yahut ne oldum delisi olması, ya da "vay be meğer ben..." megalomanlığı rüzgârına kapılması muzilana yakışır ki, bu mahlukların kalıpları insan olsa ne farkeder !

Hazımsızlık ve sindirim bozukluğunun sebepleri arasında; hızlı ve çiğnemeden aceleyle yutulan lokmalar yanında, bulmuşken acele yeme telaşı ile, hava yutmak da sayılabilir. Hava ile karın şişliği ardından, kalp çarpıntısı, karın ağrısı, karın gurultusu, kabızlık yahut ishal...
☆☆☆
Yemek yeme adabı olur da, adam olma adabı ve metodolojisi olmaz mı ?

Usta, çırağına meslek öğretirken hal ve gidişine, tabiatına bakmaksızın icazet verirse, dünün çırağının ayakları yer tuttuğunda ustası dirsek yemeyi göze almalıdır.

Pagan ahlâklının egosunu havalandıracak her kazanım küstahlığa, ukalalığa, hırsızlığa, zirve yolu için her şeyi mübah görmeye, zalimliğe, şahsi hesapları için adam kullanmaya, aşağılık davranış kalıpları... ve saireye kapı aralar !

Ehil olmak başka, ehliyeti olmak başkadır...
Her ehliyetli ehil midir acaba.? Ehliyet ehil olmayana verilmeli mi ?  Ehliyet sürücü olmaya yeter mi ?

Adamlığa aday olanların arasına karışmış ahlâkı defoluları ayıklama titizliği; toplumların, sektörlerin ve müesseselerin istikbâli ve hedefleri açısından çok mühimdir.

Bu seçicilik bilhassa toplumun belirli meslek gruplarında olmazsa olmaz şarttır, bu öncelikli mesleklerin başta gelenleri: mülkiye, adliye, tıbbiye, askeriye ve talim-terbiye...dir.

Kişilerin kendilerini pazarlamak için dizdikleri vitrine bakılıp, davranış, karakter ve ahlâkına bakılmıyorsa, "işe ehil adam" yerine "adama göre iş" bulunuyorsa, ahbab-çavuş ilişkileri ile parseller paylaşılıyorsa, "ast" kalıplarındaki bir karaktere "as" rol biçiliyorsa kıyameti beklemeli !
☆☆☆
Bir toplantıda Resûlulah (S.A.V.) etrafındaki sahâbîlere birşeyler anlatırken, bir bedevî gelir ve sorar:
- "Kıyâmet ne zaman kopacak ?"
Resûlulah (S.A.V.) sözünü kesmez konuşmasına devam eder. Meclisde bulunanların bazıları Peygamberin bedevîyi işittiğini, sorusundan hoşlanmadığını, bazısı ise işitmediğini düşünür. Resûlulah (S.A.V.) anlatmakta olduğu mevzuyu bitirir ve;
-"Kıyâmeti soran nerede?" buyurur.
Bedevî;
-"Benim, buradayım ya Resûlullah ! "
Hz. Peygamber;
-"Emânet zâyi edildi mi kıyâmeti bekle !" buyurur.
Bedevî;
-"Emânet nasıl zâyi olur ? "
Resûlulah (S.A.V.) ;
-" İş, ehil olmayana verildi mi kıyâmeti bekle !" buyurur (1)
☆☆☆
Hani derler ya:
" Ehil olmayana beylik vermişler, önce babasını asmış !"
☆☆☆
Düşük ahlâklı, karaktersiz insanlar, hak etmedikleri bir statüye yahut titre sahip olunca ne oldum delisi olurlar. En yakınlarına, vakti zamanında elinden tutan ve bir yerlere gelmelerine vesile olanlara, ellerinden gelen kötülükleri yapmaya çalışırlar,  kaplumbağa akrep hikâyesinde anlatıldığı gibi !
__________
(1) Buhârî

27 Ekim 2020 Salı

Yok yazısı turası...

 

Gönlü dolu kıyl-ü kal, aklı çıfıt çarşısı
Gözüne mil çekilmiş, kulak kurşun darası

Sabrı terkiye atmış, öfke gözün karartmış
Sıkıntıdan bunalmış, sebep nefis belâsı

Hak getire kanaat; gözü aç, mide fesat
Aklına gelmez sırat, dünyada hep kalası

Günü gün eder gafil, parayla olmuş rezil
Bilmez kimdir İsrafil, cehâlet yüz karası

Sinsilikte eşi yok, fitne fücur cabası
Öyle beleş yağma yok;  var Allah'ın sopası, 

Bu sefâ böyle gitmez, sanırki hiç düşülmez
Sanki Azrail gelmez, ve okunmaz salası

Eden mutlaka bulur, adalet işte budur
Kim dünyadan kudurur, bir gün başı kopası

Son gülen iyi güler,  cehennem zalim bekler
Dünya elden gidince,  yok yazısı turası

26 Ekim 2020 Pazartesi

Gönlüm söyler ben dinlerim...

İhtiyarım kem söylemez
Akıl hep doğrudan kesmez
Vicdanım kaplar işimi
Rabbim bilir âlem bilmez
☆☆☆
Gönlüm söyler ben dinlerim
O'na göre iş işlerim
Kabukla hiç işim olmaz
Özü görür ve gözlerim
☆☆☆
Hasbîlikten vaz geçemem
Haksıza eyvallah demem
Dilim sivri kelâmım Hak
Zalime ağam diyemem
☆☆☆
Gönlüme danış dururum
Dostluğa tanış olurum
İlmimi hakim tutarak
Kılı kırk yarmak düsturum
☆☆☆
İnsanı azîz biliriz
Mahluku özden severiz
Topaç gibi dönenlere
Hiç bir vakit güvenmeyiz
☆☆☆
Terakki için yoldayız
Bundan asla vazgeçmeyiz
Asrî olan yoz umdeyi
Kadim hulkla değişmeyiz
☆☆☆
Yolumuz millete çıkar
"Kızıl elma" şiarımız
Düzenbazları sevmeyiz
Kavîdir edeb-arımız
☆☆☆
Dokuz doğuran insanlar
Doksandokuz kelâm bilir
Tokuz Oğuzdan gelenler
Kaht-ı recalden ses verir
☆☆☆
İnsan aciz insan fâni
Hani deden atan hani
Nedir adamlığa mani
Her ne ise: malayani

25 Ekim 2020 Pazar

Vicdan, sadakât ve "Haçiko"nun hikâyesi

Lepisteslerin digergamlığı

Bir küçük akvaryumda lepistes balıklarım var...

Titizlikle bakımını yapar, suyunu yeniler, günde iki kez yemler, fırsat buldukça da izlerim onları.

Onlarca canlı yavru doğurduklarında, yavruları yavruluk bölümünde besler, biraz büyüdüklerinde diğerlerinin yanına aktarırım.

Ara sıra akvaryumda; yaşlılık yahut hastalık sebebiyle dengesini kaybeden, akıntıya karşı direnemeyen, yahut hareketleri yavaşlayıp savrulmaya başlayan ve ölmek üzere son demlerini yaşayanlar olur...

Bunların yanına gelen bir kaç genç bireyin ağızları ile onlara hayat dokunuşları  yaptıklarına şahit olurum. 

Minik dokunuşları ile destek olmaya, uyarmaya, hemşirelik yapmaya, saatlerce onları canlandırmaya, sağaltmaya çalıştıklarını, hayatta kalmaları için destek olmaya aşırı çaba sarfettiklerini, hatta ölüm gerçekleştikten sonra bile bu uyarma davranışlarına devam ettiklerini, hayret ve ibretle izlerim her seferinde...

Ve bir yandan da düşünürüm vicdanı kıt, egoist ve hedonist, dosdoğruluğu terkiye atmış gizli/açık hedeflerine ulaşmak içün her türlü vasıta ve yolu mübah gören makyavelist insan soyluları...

☆☆☆

Sadık köpek Haçiko

"1924 yılında Tokyo Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nde görev yapan Japon profesör Dr. Hidesaburo Ueno, küçük bir köpek yavrusu bulur. 

Profesör Ueno, köpeğin adını Japoncada "sekizinci" anlamına gelen Haçiko koyar. 

Safkan akita cinsi beyaz bir erkek olan Haçiko, her sabah üniversiteye gitmek için evden metroya kadar yürüyen sahibine eşlik eder. 

Metronun dış kapısına kadar getirdiği sahibini uğurladıktan sonra da eve döner. 

Profesör Ueno bir süre sonra akşam dönüşünde metronun çıkışında Haçiko'yu kendisini beklerken görür ve çok şaşırır. 

Evet,  akıllı köpek Haçiko sahibinin eve dönüş saatini ve aynı yolu kullanacağını öğrenmiş, karşılamak için metronun önüne gitmiştir.

Ondan sonraki bir yıl boyunca, Haçiko her sabah sahibini metroya kadar götürür, her akşam iş çıkışında da metronun önünde karşılar, ve saatini hiç şaşırmaz.

Ama bir akşam Profesör Ueno metrodan çıkmaz. 

Haçiko gözlerini metronun kapısından ayırmadan gece boyunca bekler. Bir sonraki akşam yine yoktur profesör. Üçüncü akşam metrodan yine çıkmaz. Üniversite'de kalp krizi geçirip ölmüştür profesör.

Haçiko her akşam ''sahibim metrodan gelecek'' diye inatla beklemeye devam eder. Haftalar, aylar boyunca her akşam Tokyo metrosunun Shibuya İstasyonu'nun kapısına aynı vakitte gider... 

Haçiko tam 9 yıl boyunca sahibinin gelmesini bekler. 1935'te, 11 yaşındayken metronun kapısında ölür.

Bugün Tokyo'ya gidenlerin Shibuya istasyonunun kapısında karşılaştığı köpek heykeli Haçiko'dur. 

Japonlar, sadakat ve insan-hayvan ilişkisinin sembolü olarak ölümünden hemen sonra 9 yıl boyunca sahibini beklediği yere Haçiko'nun heykelini dikerler" (1).

☆☆☆

Lepistes balıklarından vicdan aşısı eldesi keşke mümkün olsa da,  minik balıklar kadar bile vicdanı olmayan vurdumduymaz, empati yoksunu insanlara, digergam olmaları için vicdan aşısı yapılsa...

Ve...

Vefâ duygusu ve sadakâtdan yoksun nankör insanlara da; en azından Haçiko kadar sadık olmaları için, sadâkat aşısı yapılsa, bu aşılar tutar mı acaba ?

☆☆☆

Yüce Allah Furkân sûresi 44. âyette buyuruyor:

"Yoksa Sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır (gerçeği dinleyip anlar ve vicdanına uyar) mı sanıyorsun? Oysa onlar ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar (tuttukları) yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar."

__________

(1)Kaynak: https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Hachiko

24 Ekim 2020 Cumartesi

Dededen toruna tecrübe miras...

Mazîden atîye köprü nesiller
Mâniâdır yoz kültürün önünde
Dededen toruna nakil meseller
Ekilmiş tohumlardır istikbâle
 
Kültür mirasını taşır atalar
Köksüz ağaçtan odun olur ancak
Tecrübenin yanında kuru akıllar
Deneme yanılma ilerler ancak

23 Ekim 2020 Cuma

Arpayı ve arpalığı sevenler...


Ayaklar başa tabiyse
Bu yol akl-ı selim yolu
Baş ayağa uyar ise
Bil ki yağar taş ve dolu

Her kişi yerin bilmeli
Hadsizlere dur demeli
Yapılanın bereketi
Furkan'a uymuşsa: Belî...

Sayılı gün çabuk geçer
Bugün gelen yarın gider
Bugün alkış tutan eller
Yarın selam vermez geçer

Arpayı daim sevenler
Menfaat dostudur derler
Sır'at hem kıldan incedir
Hem kılıçtan keskin derler

Ol Hâkim adîl hükmeder
Hükmü ile ihsan eder
Eğer adil olunmazsa
Ol Müntekim gazab eder

Hüdaî Hak kelâm söyler
Lâfı bükmeden sarf eyler
İşlerine gelmeyenler
Aleyh durur aley söyler

22 Ekim 2020 Perşembe

Ebedî dalgalansın Ay Yıldız...


Düşerken yıldırımlar arz u zemin ışıldar
Yıldırım orduları varır düşman üstüne
Pabuç bırakır düşman ardına bakmaz kaçar
Ay yıldız dikilirken yüce burçlar üstüne

Eğri kılıç yalın pala meydana dalar nefer
Zalimi derdest içün Hakk yolundadır nefer
Allah Allah diyerek adımın atar nefer
Muzaffer olmak içün Hakka yalvarır nefer

Nizâm-ı âlem içündür Hak yolunda  her gayret
Adaleti tesis içün ruy-i zemin üstünde
Göğü yere indirirler Allah'ın aslanları
Ay yıldızı hem dikerler yüce burçlar üstüne

20 Ekim 2020 Salı

Metruk evler ve ruhlar...

İçinde "insan" olmayanın hali: M E T R U K

Dışı harab içi harab metruk evlerin
Örümceğe baykuşlara mekân yerlerin
Kuş uçmaz kervan geçmez ıssız yolların
Bir insan cemâline hasreti varmola
☆☆☆
Ot bitmez, rahmet görmez çorak toprakların
Dikeni çok, çiçeği yok, meyvesiz ağaçların
Zirvelere tünemiş şu yalçın kayaların
Bir insan nazarına muhtaçlığı varmola
☆☆☆
Nefessiz ve kelâmsız aciz ve gariplerin
Bir insan kelâmına ihtiyacı varmola
Hicab üstüne hicab, nâkıs ham nefislerin
Bir insan kemâline kurbiyyeti varmola
☆☆☆
Beden kafesi içre ruhu kaybolmuşların
Aklına tapınırken gönlü unutmuşların
Ene ile dost olup elini tutmuşların
"Bir" Allah selâmını işitmesi varmola
☆☆☆
Metruk vücudlar gördüm, bedeninde "insan" yok
Ruhu terkiye atmış, şahsiyyette gedik çok
 Nefis yayıyla gerilmiş hesapları birer ok
Terk-i dünya istiklâlini gözleyen varmola

18 Ekim 2020 Pazar

Sekiz köşe, sekiz ilke ve El-Azîz...

Vatanseverliğimiz var ya, imanımızdan gelir, 
Yiğitliğimizi ise her tanıyan dillendirir, 
Mertliğimizi düşmandan nâmertlerden sorunuz, 
Cömertliğimizi ise; kurtla, kuşla sordurunuz

Sekiz köşeli şapkamız, sekizdir temel ilkemiz
Baş başa bağlı biliriz, başım gözüm üste deriz
Çünki; hem el-Azîz'i hem insanı Azîz biliriz,  
Çünki bizler; can-cigeriz, çünki biz El-azîz'deniz...
☆☆☆
Delikanlılığımıza kimseyi lâf ettirmeyiz, 
Alçakgönüllüyüz hem de,  kara toprakla eşitiz, 
Doğruluktan dürüstlükten asla taviz vermeyiz biz, 
Misafirperverliğimizle (Hz.)İbrahim'in izindeyiz 

Sekiz köşeli şapkamız, sekizdir temel ilkemiz
Baş başa bağlı biliriz, başım gözüm üste deriz
Çünki; hem el-Azîz'i hem insanı Azîz biliriz,  
Çünki bizler can-cigeriz; çünki biz El-azîz'deniz...

17 Ekim 2020 Cumartesi

Okur yazara dair ironik bir istatistik...

Arzuhalci Bay Keleş

Bir toplum ki okur yazar olanı: yüzde doksanbeş
Üniversite icazâtlı nerdeyse yüzde onbeş
Kopya yapıştır çok yaygın, beş parasız ve beleş
Entel köyde tömbeki çekenlerin kırmızı şehri Marakeş
Okumadan yazanları olurmuş "Arzuhalci bay Keleş"
Bir toplum ki yazmadan okuyanı, milyonda beş
Entel-dantel satanların mekânıysa pek mehveş.
☆☆☆
Hem okur hem de yazarı türkülerden biliriz
Onlara da yalan dünyadan bezmiş diyebiliriz

14 Ekim 2020 Çarşamba

Hiç olmazsa karıca misâli...

Ortalık yangın yerine dönmüşse
Karınca misâli damla su taşı

Fukaralık başını alıp gitmişse
Karınca misâli bir tohum taşı

Hastalar kırılıp dökülüyorsa
Karınca misâli bir çiçek taşı

Açlar kıvranıp bükülüyorsa
Karınca misali bir erzak taşı

Zalim zulmü ile abad olmuşsa
Karınca misâli bir diken taşı

Âlimler ilmi ile âmil değilse
Karınca misâli bir hece taşı

Nefisler tekebbürle azgınlaşmışsa
Karınca misâli bir deve taşı

İnsanlar dünyayı çöplük yapmışsa
Karınca misâli çer çöpü taşı

Rahmet bulutları uğramıyorsa
Karınca misâli yalvar da yakar(1)

Cühelası okuyup ders almıyorsa
Kararınca anlat anlayan anlar

İnsanlık oturmuş keyf çatıyorsa
Karınca misâli koş azar azar

Nemrud odunları tutuşturmuşsa
İbrahim'e(2) gül olan nemrudu yakar
__________
1- Hz.Süleyman'ın yağmur duasına çıkarken karşılaştığı karınca ile hikâyesi
2- Hz. İbrahim'i ateşin yakmaması hikâyesi.

12 Ekim 2020 Pazartesi

Tekmîl, nâkıs ve kördüğüm...


Boş tarafı gören çok, doluya hiç bakan yok
İnsan ona derlerki; gönlü hâlis, gözü tok
☆☆☆
 El âlemi temam görür, eğer tekmîl ise kişi
Nâkıs görür hem kendini, herkesten ol er kişi
☆☆☆
Her kişi bir diğerinin mütemmim bir cüzüdür
Anahtar kilide uyarsa hem, kim derki kördüğümdür
☆☆☆
Açılır kilitli kapı tâ arzdan ardına kadar
Aydınlığa çıkar insan, zulmete galebe çalar
☆☆☆
Ümidin kökü sağlam, kaygının ömrü kısa
Bu kapı meleğe bakar, ötekisi vesvasa
☆☆☆
Cümle cürm-nâk olsa ordu, nefer olsa, saf olsa
Cümlesine diz çöktürür hem; yed-î Beyza, kutsal Asâ

11 Ekim 2020 Pazar

Sinekten yağ deveden hamud...


Kendi bilir tüccar gibi, tezgâhı açmış
Cümleden tevârüsü, malı gibi satmış
Her sakala ustaca bir tarak atmış
Utanmaz...kırk eğriye bir doğru katmış

☆☆☆
Maddiyattan yuları var, ilâhı dünya
Beti benzini sormayın, gönlü kapkara
Ahlâk fukarası iken, erdemli durur güyâ
Sormalı: vicdanın temiz mi,  a aklı büyük usta

☆☆☆
Sinekten yağ çıkarır, deveden hamud
Farketmez onun için hamsi palamut
Nalıncı keseri gibi, hem de çok velûd
Hiç doymaz...iştihâsı meşhûr ve meşhud

☆☆☆
Müminle mümin olur, kafirle kafir
Cami  kilise arası koşar yarışır
Bu eğrilik anca münafığa yaraşır
Utanmaz...bir de adem gibi dolaşır


10 Ekim 2020 Cumartesi

Özden söze...

Fil karıncayı ezebilir ancak karınca filin kulağına girerse ona dünyayı dar eder.
☆☆☆
Kıskançlık Yusuf'u kuyuya sokar da, Sahibi ıssız çöl kuyusundaki çaresiz Yusuf'u ordan çıkarır, Mısır'a sultan eyler.
☆☆☆
Gidişâtın hakikati her zaman yüzeyden okumakla anlaşılmaz, kader bazen ters köşeye yatırır. Kazananlar kaybettiklerini idrak ettiğinde iş işden geçmiş olur. 
☆☆☆
Gün gelir zaman makinası deveyi küçültür de deve boyunlu böcek hâline döndürür.
☆☆☆
Dünyalıkların bukağılar olduğunu unuttuysan eğer, buyur bütün bukağılara vurul...bukağıların cayır cayır yanan bir ateş olduğunu idrak etmek herkese nasip olmaz, hele mühürlenmişlere asla !
☆☆☆
Dünyadayken mangır peşi koşturur, 
mevtası ardında tapındığı mangırları ses verir:
tangır tungur...
☆☆☆
Işıltılı demlerin sonucunu görmeden erken sevindirk olmak hayatı ve kaderi anlayamayan  nâkıs akıllılara  mahsus olsa gerek...
☆☆☆
Aşırı şişmiş balonu patlatan bir minik dikendir.
☆☆☆
Kuş beyinli olanların çıkmaz sokakta yolunu kaybetmesi ve balık hafızalı olanların bir çimdik yem uğruna oltaya takılması hikâyelerini alıklara okutmalı...
☆☆☆
Vitrin; seyrine bayılan için...ışıltılı ambalaj ise aldanan için cazip olsa da, tezgâhdaki bunlara sezonluk diyecektir .
☆☆☆
Dünya boşlukta dönüyor, peki üstündekiler ?
☆☆☆
Birisi için vardığı zirve,  çoğu kez ötekisi için ilk basamaktır, unutma.
☆☆☆
Kötülerin sana yapmaya çalıştığı iyiliğin ardını kırk kerre düşün !
Arkası nasıl gelecek...
☆☆☆
Kötülerin gönlünü kazanacağım derken iyileri kaybedeceğini göz ardı edenin aklı başına ancak yediği kazıklar ile gelir...
☆☆☆
Haddini bilmeyeni kaderi terbiye eder...

6 Ekim 2020 Salı

Birlik dirlik ve şurâ....

Hacı Bektaş Velî, Pir-i Türkistanî ocağından beslenen ve oradan aldığı ilim ve irfân ile feyzyâb olan bir ulu kişi... 

Onun öğretisinde insanın ruhunu kirleten; bencillik, kendini beğenmek, hoşgörüsüzlük, kibir, haset, nemmanlık, dedi-kodu, kıskançlık, cehâlet, fitne ve fesat gibi hastalıkları tedavi edici yaklaşımlar öne çıkar. İşte bir kaç hikmetli sözü:

“İncinsen de incitme.”
“Her ne ararsan kendinde ara.”
“Düşmanının bile insan olduğunu unutma.”
“İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.”
“Eline, diline, beline sahip ol.”
“Oturduğun yeri pak et, kazandığın lokmayı hak et.”
“Ayağa kalkarsan hizmet amacıyla kalk"
"Eğer konuşacaksan, hikmet ile konuş"
"Ve oturacağın zaman, saygı ile otur !”
“Bir olalım, iri olalım, diri olalım.”

gibi sözlerinde Hacı Bektaş Velî ilmi, hikmeti ve say ü gayreti öne çıkarmaktadır. Hazret aynı zamanda; birleştirici, yapıcı, hoşgörülü, sevgi dolu bir gönül eri olmaklığı, insanlara aşılama çabasındadır.  
☆☆☆
Bir olmak, iri ve diri olmak var iken, nedir insanı bundan beri tutan...
Şahsi çıkar mı ?
Zayıflık mı ?
Aşağılık kompleksi mi ?
Silik şahsiyyet mi ?
Pastadan kırıntı kapmak mı ?
Her ne ise sebep...!
☆☆☆
Ey insan !
Da'van ne ?...Kiminle kavgadasın...?
Paylaşamadığın nedir ?
Bir bak göğe ve yere, düşün kimin mülkündesin...unutma ki fanisin, ne Bâkî, ne Hâkim'sin !
Düşün hele; neye, kime ve niçin hükümrânlık peşindesin ?
Ve...mümkün mü ?
☆☆☆
İnsana tevâzû ve şükür yaraşır, kibir ve nânkörlük değil...
☆☆☆
İnsan kısbetinde, amma hayvan gibi gezme, durmaksızın yeme içme ve üreme derdinde olanlar bizden ırak dursun..
Nefsini hükümdâr eyleyip, üç gün sefâsını sürenler ötede olsun...
☆☆☆
Ey insan !
Da'van ne ?...Bir dünya yetmezmiş gibi, kaç dünya istemektesin ?

İştihâyla zıkkımlanıp, def-i hacet eden, bir de gerine gerine kul hakkı yiyenlerin sonunu gör de ibret al...kul hakkını sadece lokmadan ibaret sanma, kem göz ve dahi kem söz bile kul hakkı değil mi ?

Bu tükenmez hevesler, tükenmez mi sanmaktasın  !
Tükenecek ! Vadenin dolacağı bir gün gelince, ölüm denen hakikât bitirecek her hevesi !
☆☆☆
Kulağa küpe olmalı ki;
Akîller sofrasının misafiri olanlar istişâre ni'metinden istifade ederler...
Aklını sevenler her daim nâkıse tahayyülât yüzünden keşfe ırak olurlar...
Şurâ'nın ehemmiyetini ihmâl, hedefi muğlak, icrâyı san'atı kadük kılabilir...
İstişâre eden rahmete mazhar iken, terk eden hataya ma'rûz kalabilir...
☆☆☆
Ezcümle demeli ki; 
didişmenin faydasını gören varsa beri gelsin, 
birliğin zararını bilen varsa bize de anlatsın...

Birlikte rahmet, ayrılıkta azab var derler, değil mi ?

4 Ekim 2020 Pazar

Hakkaniyyet liyakat ve "İnsan".../Nursultan Ahıskalı

Sordum adîl olmayı. Dedi;

-İnsan hak ve hukukuna riâyet ederiz, adalettir düsturumuz...zalimin hakkı yerle yeksân olmak...

Emanetten sordum. Dedi;

-Ehliyyet ve liyakati her dem mühim addeder, yalakayı fark eder, yanımızda tuttuklarımıza dikkat ile menâfî-i umumîyyeyi meteliğine kadar gözetiriz...

Sordum umûr-i devletten. Dedi;

-"İnsana hizmettir vazîfe-i zimmet ve devlet".  Amma "insan'a", mahlûka değil...mahlûka gereği gibi davranmalı !

Sordum kamu imkânlarını ve ehl-i zimmeti. Dedi;

-Şahsî hesaplarını ammenin üstünde  tutanlara, devlet kapusunu tapusu zannedenlere ve hırsıza, kapuyu sıkı sıkıya kapatacak, tedbiri alacak, teftişi ihmâl etmeyeceksin...

Sordum,  ya dost(muş gibi) görünenler, sinsi düşmanlar...Dedi;

-Sırtımızdan vurmaya çalışan belâsını bulur; Hakk'dan gayrıya ise asla eyvallah etmeyiz.

Dedim: "Eyvallah"...

Sordum ya müstehak ne...Dedi;

-Kin ve husumet gayyasında gece gündüz yüzenlere, çapsız söylemleri ile şurda burda gezenlere, haksız kazanımlarını kaybetmek istemeyenlere, zulmü görüp susan dilsiz şeytanlara, zalimleri alkışlayıp her daim destekleyenlere, adalet ile hükmeder, müstehakını bildirir, hukukun gereğini yerine getirir ve de asla zulmetmeyiz...

Ve ekledi;

-Biz aldanabiliriz amma hiç kimseyi aldatmayız; bilmeden yanılabiliriz de, ancak bilerek kimseyi yanıltmayız; menfaatimiz için asla hiç kimseyi kayırmayız; ehliyet ve liyakat kırmızı çizgimizdir, oradan asla geri adım atmayız...ahbab çavuş ilişkilere aman ha dikkat !

Dedim: "Eyvallah"...

Ve dedi: Allah teâlâ "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol !" (Hûd sûresi, 112) buyurdu...ve derler ya; düz duvar yıkılmaz, sen doğru ol, eğri belâsını bulur...

1 Ekim 2020 Perşembe

Ne menem bi'şeyse dünya denen şey...

Şu ademoğlunun dünyalık sevdasına
Aşk dense nolur, tutku olsa nolur

Mal ve pul ardında koşturmasına
Saflık dense nolur, gaflet dense nolur

Üç günlük dünyanın üçkağıtçısına
Uyanık diyen olur, aferin diyen olur

Yalan dolan talan ile aldatmasına
Alkış tutan olur, karşı çıkan olur

Ne menem bi'şeyse dünyalık sevdası
Vücudu da çürütür, gönül ve aklı da

Elden uçacak olanı kazanma hırsı
Ruhları da kirletiyor, vicdanları da

Unuttuk mu misafiriz burda, hancı değiliz
Kalış süresi üç gün de olur, beş gün de

Yükte hafif pahada ağır yüklenmeli ki
Yorulmak da var, yolda azıksız kalmak da

İnsan geçip gider şu dünyadan berzaha
Rüsvay olmak da var, ak pak olmak da