Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Eylül 2017 Çarşamba

Turab olmayaydık keşke...

Gitti gelenler,
onlar da
çocuk, genç, yaşlı idiler.

Bir seda, bir nefes,
bir salâ için
geldiler ve gittiler...

Ağlayarak, gülerek,
yiyerek eğlenerek,
haz için, arzu için bir ömür tükettiler...

Sağda, solda, orda-burda,
sürünerek, yürüyerek ya da uçarak
yaşadılar bir ömür...ve gittiler...

Paralarını, pullarını,
rütbe ve makamlarını,
haleflerine miras bırakarak...

Hırs, isyan, öfke ve garazlarını,
ve uzun emellerini
dünyada bırakarak...

Artık yoklar, gitti gelenler...
Yaşarlar belki
bir kaç nesil hatırlanarak.

Belki;
yeryüzündeki tek izleri,
bir kaç asırlık mezar taşları...

Ve üç beş seveninin,
buharlaşıp asmosfere karışan,
bir kaç günlük göz yaşları...

Sevenleri de, bir gün
gideceklerini
düşünmeden, ağladılar..

Gittiler gelenler;
duymadan, görmeden,
bilmeden gittiler...

Gittiler
bilmedikleri diyarlara...
İstemeyerek...

Belki de giderken, yutkunup
turab olmayaydık
Keşke...diyerek.

Ya da, kendi kitapları okunurken,
keşke turab olaydık,
Keşke...diyerek.

Gittiler, isteyerek
ya da istemeyerek...
Her gelenin gittiği yere...