Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

27 Temmuz 2024 Cumartesi

Şapkadan tavşan çıkarmak, göz boyamak...


Bu devir gönüle değil göze hitap etme devri.

Zaten gönülde ne ateş-i aşk var, ne nur-u hüda kalmış...üstünü kül kaplamış, ateşin kıvılcımı dahi kalmamış.

Akıl ise gönülden bîhaber, göz ile beslenen, gözün gönderdiği görüntü ile iktifa eden ve onaylayan 600gramlık et külçesine dönmüş.

Gerçi göz (tıpkı kulak gibi), dış dünyadan bilgiyi içe aktaran en önemli organdır, ve davranışı oluşturduğu algı ile belirler.

İşte bu sebeple göze hitap reklamcıların, toplum mühendislerinin, PR çalışmalarının, propagandistlerin, algı oluşturma çabasında olanların hedef organıdır.

Herşeyin ve herkesin özen gösterdiği tek şey öncelikle görünüş ve dış yapı...iç ise ihmâl edilmiş...akl-ı selim sayesinde zuhur eden zevk-i selimin yerini, estetikten yoksun olan "göz zevki" dedikleri (nasıl bir zevkse) ruhsuz ve egoya hitap eden hedonist/hazcı bakış açısı almış...

Yâni dışı mamur olsun da varsın içi harap kalsın mevzuu...

Toplum, birbirlerinin veya dışarıdan bakanların gözüne, göstermek istediğini sokma çabasında iken, içerisini pislik (maddi-manevi) götürse de, kimsenin aklına, dönüp içe bakmak gelmiyor artık.

Bugün buna bir de teknoloji ilave olmuş ki, herkesin elinde göz boyamak içün her türlü malzeme var. Çek, fotoşopla, paylaş sosyal medyada, imkân elinin altında ise üstelik web sayfasında... tabi bu arada milletin emeğini kendi başarısı gibi gösterenleri ve müesseselerin imkânlarını şahsi reklâmı içün kullananları söylememe gerek yok sanırım.
 
Göz boyayan da gözü boyanan da aynı sürünün elemanı olunca algıda seçiciliğin lüzumu da kalmıyor.

Bir yazar diyor ki;
"İbadet mekânlarımız camiler bile bu göze hitap eden, ruh yerine gözü koyan anlayıştan etkilenmiştir. Sade bir ortamda ibadet makbul değilmişçesine mescitlere tezyinat (süsleme) yapılmaktadır.
Gözleri boyamaya Mushaflar bile katılmıştır. Kur’an ne için indi, ne için onu alıp okuyoruz gibi endişelerin yerini, neresinde hangi süs ilavesi var merakı almıştır. Ruha hitap eden Kur’an, günümüzde gözü tatmin etmeden ruha ulaşamamaktadır, mesele budur"

Bürokrasiden bilim camiasına, bilim adamı görünümlü kimi zevata, manavdan tuhafiye mağazasına kadar mevzu artık göze hitap ve reklama kurban edilmiş neredeyse...
Şeytanı melek, kötüyü iyi, yalanı doğru, gübreyi gül suyu, sateni ipek, namussuzu namuslu göstermek içün yoğun bir gayreti her yerde görüyoruz artık.

Çünkü hırs, çıkar, makam sevdası, gösteriş, şatafat, arzu ve hevesler öylesine kamçılıyor ki bugünkü insanı, bu gayeye hizmet eden her yol mübah onlar içün...sözüyle gözü boyayıp (çirkefleşmiş) özü gizleme ustalığı toplumun her kesiminde göze çarpıyor...

Kalp gözüyle görebilen, firaset ve basiret ehli insanlardan müteşekkil bir medeniyetin mensupları, bugün gözden başka bir şeyle göremeyen, aklını gözüne teslim etmiş, gönlünü kırk kilit ardına hapsetmiş bir tüketiciye dönüşmüş maa't-teessüf.

Bu devirde artık asıl görülmesi gereken değil de gösterilmek istenen görülüyor. 
Pis ve pisliğin bile cazibedar ve albenili hâlde sunulduğu bu iletişim çağı insanları gözünden avlıyor, esir alıp yönetiyor yönlendiriyor.

Göz boyamayı san'at haline getirmiş hokkabazlara, sihirbazlara bugün her kesimde rastlıyoruz, ve bugünküler artık medyatik vasıtaları, interneti ve sosyal medyayı, web sayfalarını göz boyamak içün yoğun kullanıyorlar.

İş sihirbazın şapkadan tavşan çıkartma evresini geçmiştir, domuz çıkartma aşamasına gelmiştir...
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurmaktadır:
"Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar."

Kitab-ı Kerim'de buyrulur:
“Sizi yanımızda değerli kılacak olan ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır. Ancak imân edip güzel ve hayırlı işler yapanların durumu başkadır. Onlara yaptıklarının kat kat fazlasıyla mükâfat verilecektir” (Sebe’ sûresi, 37)

Ancak, boya dökülüp pas görülünce, foya kazınınca, testideki dışa sızınca ki, sızıyor sızar, takke düşüp kel görününce ki görünüyor, o zaman ne yapacaksın ey göz boyama ustası medya soytarısı !