Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

9 Şubat 2021 Salı

Biraz da Futbol kritiği: Tribünlere oynamak...

İyi futbolcu mahareti ile tribünlerin gücünü arkasında hissederken doksanıncı dakikaya kadar sadece oyunun hakkını veren klas oyunuyla da gönülleri kazanan oyuncudur.

Centilmen olan yıldız oyuncunun yıldızı da jübilesini yapana dek hep parlar.

Tribüne oynayan acemi oyuncular ise, oyunun başında attıkları bir iki depar ve çalım ile transfer pazarına göz kırpmak üzere sahaya çıkar, belki iyi takımlarda kısa süreliğine de olsa yer dahi bulabilirler. 

Ancak reklam yapma becerileri, onlara üç çalım ile piyasa yapma şansı verse ve seyirciyi coşturmaya odaklı yetenekleri ile kısa zaman diliminde pi-ar yaptırsa da, sürekli takıma değil tribüne oynayan oyuncunun oyunculuğu oyunu izleyen teknik adamların gözünden kaçar mı acaba, ne dersiniz ?

Maç doksan dakikadır, uzatmalara gitmezse... üç çalımla tezahürat alanlar, uzun soluk gerektiren oyuna  performansları yetmediği içün, ilerleyen dakikalarda centilmenlikle kılıfladıkları bencillik ve ihtirasları ortaya saçılınca, maçın ilerleyen dakikalarında yuhalanıp ıslıklanırlar ki, işte o zaman işler değişir. Bu oyuncular maç bitiş düdüğünün çaldığını duyamayabilir, ilk yarıda oyundan alınabilirler. 

İşinin ehli teknik adamlar  kimi yedek kulübesinde tutacağını, kime oynama fırsatı verip deneyeceğini  de iyi bilirler. 

İyi oyuncu özüyle kendini işine verir.

Bildiği oyunları sergilerken hedefi tribün değil takımının galibiyetidir, şahsî oynamaz,  takım arkadaşlarının sırtına basarak iyi bir transfer için pi-ar yapmaz.

Takımını asla kamufle etmeye çalıştığı ihtiraslarına kurban etmez.

Tribüne selâm çakarken takım arkadaşlarını bencilce harcayan, hırslarının kulu olmuş, formasının dış yüzü ak, astarı kara oyuncuların yıldızı saman alevi gibi kısa süreliğine  ışısa da, kuyruklu yıldız gibi hızla kayarak kaybolur ve karizmasını çizmeye bir çizik yeter...

İki depar bir çalımla önce alkışlananların, kırmızı kart görüp kuyruğuna teneke bağlanarak gidişi esnasında ıslıklandıkları ve yuhalandıkları da çok görülmüştür...

Futbol tarihinde; asırlık stadlar, tribünleri dolduran seyirci ve kulüpler, ne yıldızlar gördü, ismi yaşatılanları da oldu, bir iki sezon sonra unutulanları da...

Unutmamak lâzım, bencillik saman alevi gibidir...