Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

2 Temmuz 2024 Salı

Hayde, vira Bismillah...

Sordular:
-Pusulanız, usturlabınız, haritanız yanınızda mı ?
-Rotanızı belirlediniz mi ?
-Olmanız gereken güzergâhta mısınız ?
-Koordinatınızdan sapmanız söz konusu mu ?
....
Şöyle bir yokladım kendimi,
verecek cevabım yoktu,
rotamı belirlememişim,
meğer hedefim de yokmuş,
rasgele ve avare yaşıyor muşum !

Ömrümün bir kısmını da iştiha ile yemiş, tüketmişim...
...
Ve ahd ettim geç olsa da...
Dünya hayatını dosdoğru yaşamak ve nihai hedefe güzergâhtan sapmadan adam gibi varmak içün kendime çeki düzen vermeliydim...

Talebim olmadan geldiğim hayatımın yeme, içme ve arzuların tatmininden öte bir anlamı olmalıydı...zamanı yavaşlatmak veya yeniden kurma kudretim de yoktu, yaşlanmayı durdurabilmek kudretim de !

Bundan böyle; çeldirici ve oyalayıcılara prim vermeyecek, rüzgâr gülü olmayacak, benden beklenileni sarf-ı nazar etmeden ve hedeften taviz vermeden hayat yolunda yürüyecektim !

"Hayde, vira Bismillah..."

1 Temmuz 2024 Pazartesi

Sosyal etiket, hakikat ve "İnsan"...

"Sosyal etiket zayıf karakterlilerde güç algısı oluşturan bir etkendir...bu kişilerde güç algısına hızlıca adaptasyon otoriter davranışların açığa çıkmasına vesile olur ve neticede ortaya güç zehirlenmesi çıkar..."

Aslında otorite kaynaklı güç zehirlenmesi genellikle kitap yüklü merkeplere, elbisesi bol gelenlere, sonradan görmelere has bir duruştur.
Gündüz aydınlığının büyütecinde her şey ayan beyan meydanda iken kuma başını gömen deve kuşu gibi olan bugünkü insanlık, kum içindeki göz gözü görmez zifiri karanlıkta kendini kimsenin görmediğini zanneder...

Halbuki hakikat üryan, hakikat aleni, hakikat ayan-beyan ortalıkta...

Bugün insanlık çoğunlukla fitne fücur ile hem hâl...
Gidişatın ahirini görse de gözlerinin feri, gönüllerinin kandili uyumuş gibi, ya da görmezden gelip neme lazımcı davranmakta.

Zulüm ateşi mazlumları kavururken, güç zehirlenmesi ile serhoş adamların gözlerini çıkar hesapları perdelemişken, gelecek nesillere bırakılacak yangın yeri dünyanın, yaygınlaşmış ahlâksızlıkların günahının hesabını nasıl verecek bugünkü refah toplumu ve medeni(!) insanlar...
Onlarla aynı çağda bulunmanın vebali hepimizin değil mi...?

Mavi küre denilen mavi ve yeşilin hakim olduğu dünyadan bugün kan ve pislik damlamakta âleme...

Bunun asıl sebebi okuduğunu ve bildiğini zannedip dünyayı yönetme erkini elinde bulunduran sekülarist azınlık...bunlar yaratılışın mânâ ve hikmetine vakıf olamamış güyâ aydınlar... aydın maskeleri ardındaki egoyu, şeytanı, canavarı, zifiri karanlığı bir görseniz !
Yeri göğü okumuşluğunu kimseye beyan eylemeyen ehl-i hikmet yine de amâlara baston olmaktan, görmezden gelenlere nodul dürtmekten geri kalmamayı fârizadan saydıkları içün, ârifane seyretmekle iktifa etmek varken, gidişatın vebalini üslenmek istemiyor, ikaz etmeye devam ediyorlar...
Halbuki "İnsan"...
Batılın muhalifi; hırsızın, arsızın, ahlâksızın, haksızın ve zalimin, yalancı ve münafığın hasmı; hak, hukuk ve hakikatın müdafii olur... Gurebanın, yolcunun, yolda kalanın ve yolunu kaybedenin elinden tutanı ve musâhibidir...

Aça aşı, dertliye devayı, çıplağa esvabı infâk edendir...

"İnsan", Rezzâk, Samed, Kadir ve Malikü'l-mülk olan Mabud'un haricindeki masivaya zerre içün bile olsa eğilip bükülmeden azîz bir ömür sürdürebilmekle müşerref ve "Eşref-i Mahlûkat" ve "Ahsen-i Takvîm" üzere yaratıldığına arif olandır.
"İnsan" hastır ve ona bu yakışır !
bir ömür boyu sahici insan aramış durmuşum
mağripten maşrika kadarmeğer boşa dolanmışım
mamur olan yerlere göz atıp dururken
viranelerde sırlıymış sahici insan, geç anlamışım

Ne yazıkki insanoğlu bugünden yarını, akşamdan sabahı iple çekiyor, küçükken çarçabuk büyümeyi arzuluyor...ömrünü iştah ile tüketirken hazırlığını yapmadığı ölüme bir adım daha yaklaştığının ise farkında değil gibi, ihtiris denizinde kulaç atarken yaşıyorum zannediyor !

Vesselâm...