Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Mart 2024 Cuma

Cemiyetin hâl ve gidişi...

Basında okuyor, TV de izliyor, sosyal medyada rast geliyorsunuzdur siz de...

Toplumda çürüme ve yozlaşmanın bu denli yaygın olduğu bir devrânı şimdiye kadar hiç görmedim ve duymadım...

Kim mi bunlar ? 

Sokakta, alış veriş merkezinde, toplu taşıma araçlarında, işyerlerinde, yakınımızda yöremizde yürüyen, oturan ve belki de yıllarca maskesinin ardındaki gerçek yüzünü göremediğimiz tanıdık insanlar bile olabilirler !

Çürüme ve yozlaşmanın, ahlâkî düşkünlüğün altında yatan sebeplerin sosyolojik ve sosyo-psikolojik yönden araştırılması akademyanın işi, tedbirleri almak ise devletin görevi !

Cemiyetin bir bireyi olarak bize düşen, bataklığı seyr etmek değil elbette, bilakis kötüye gidişe dair bilgi, gözlem ve tecrübelerimizi paylaşmak...

Özetle; beleşçi, avantacı, rüşvetçi, cepçi, mideci, çeneci, akşamcı, yalancı, çıkarcı, gapscı, hırsız, arsız, yüzsüz, edepsiz, zâni ve zâniye, tefeci, kapkaçcı, sahtekâr, hilekâr, oyunbaz, düzenbaz meşrepliler bu devirde çok fazla görünür olmaya başladılar...öyleki günâh ve kabahati hatta gayrı meşruyu meşru gösterme çaba ve gayretleri aleni yapılmaya başladı, ayrıca bunların diziler, filmler ve medya üzerinden pompalanması da cabası !

Kimin eli kimin cebinde belli değil, at izi it izine karışmış...leş kargaları, tilkiler, çakallar mekanları, meydanları doldurmuş !

En acısı ise kargalar sürüsüyle uçarken, bülbüller münzevi ve suskun !

Hani "ar damarı yırtılmış" derlerdi eskiler, edebsiz, arsız ve utanmazlar içün...hem derileri köseleden, suratları kapkara  olunca, yüzleri de hiç kızarmıyor bunların...

"Edeb ya Hû" diyebilenlere ise pek rast gelinmiyor artık galiba !

Yoz ve çürüklerin meslekleri mi ?

Her meslekten de olabiliyorlar...

Eğitim düzeyleri ne derseniz; câhili de var âlimi (!) de, zengini de var fakiri de...

Ve mensubu oldukları kastları da avamdan havasa, sakallıdan sakalsıza kadar değişiklik arz edebiliyor...

Avam da olsa havas da olsalar, şalvarlı yahut kravatlı, önlüklü yahut mavi ya da beyaz yakalı, işçi yahut patron, yönetici veya teba; hatta mensubu olduklarını iddia ettikleri tarafları ne olursa olsun hiç farkları yok biribirlerinden aslında !

Dolayısı ile; al birini vur ötekine derler ya, aynen öyle...

Cemiyetin; avam ya da havas olsun, "âdem gibi dosdoğru adam"lara çok ihtiyacı var çok...

Çürümeyi ve yozlaşmayı engellemenin, ıslah etmenin ise ahlâk eğitiminden başkaca yolu da yok, çâresi de yok, !

Hâ unutmadan belirteyim; 1966'da İlkokula başlamıştım, o devirde verilen karnelerde karnenin sol tarafında derslerin 1-5 (zayıftan pekiyiye) not aralığında notları yer alırdı, sağ tarafında ise davranış notları...işte bu davranış notlarının en altında da iyi bir gözlemci olan öğretmenin, talebesinin ahlâk, davranış ve tutumu içün "hâl ve gidiş"i hakkında kanaatini belirten bir not yer alırdı...

Çünkü o günkü elleri öpülesi öğretmenler talebenin hem öğretimi hem de eğitiminden mesul oldukları bilincinde olan rol model ve fedakâr "insan"lar idi...

O günkü veliler de öğretmene çocuğunu eğitip terbiye ettiği içün müteşekkir olur, bugünküler gibi çıkışmazlardı...

Bugün ise aileler çocuklarını evliya/aziz gibi  eğittikleri(!)nden,  öğretmenin onları terbiye etmesine müsade etmiyorlar, demekki ! 

O öğretmenler ki, milletin istikbâlini şekillendirdiklerinin farkında ve medenî insan yetiştirmekle mükellef olduklarının da idrâkinde idiler...

Onları hürmet ve muhabbetle yâd ediyoruz...

Netice-i kelâm;

İktidarlar, yol, köprü, fabrika, park yapmakla uğraşırken, insan yetiştirmeyi ihmâl ederler de, yozlaşma ve kimliksizleşmenin, ahlâkî yoksunlukların engellenmesi içün gerekli tedbirleri almazlarsa, milletin istikbâlinin imha edilmesinin zeminini uzun vadede oluşturmuş olurlar...

Yatırım öncelikle insanın alt yapısına yapmalıdır... 

Yatırımı yürüyeceği yola kaldırıma yapıp, yolu yürüyecek olanı ihmal edince, yola çıkacak "insan" bulamayacağız bu gidişle !

Neyseki, en azından ramazan ayındayız, cemiyette günâh ve kabahat oranı şeytan zincirlendiği içün azıcık azalmış, bir aylığına da olsa kötü ahlâk tatile gönderilmiştir belki...

Gerçi freni patlamış dolaşanlara ramazan ne yapsın...toslayacak bir duvar bulana kadar gideceklerdir  !

Vesselâm...