Bilim, entellektüel bir birikim ve çaba ile, kâinattaki olgu ve olayların bütününün neden ve nasıllığını deney ve gözlem yoluyla araştırma ve sonuçlarını ortaya koymak amacıyla yapılan bir faaliyettir.
Bilimi besleyen kanallardan birisi ve belki itici gücü merak duygusudur, bu duygunun motoru ise tefekkür yolculuğudur. Düşünmek, akletmek bir ni'mettir aslında, bu ni'metin farkında olabilen ve gereğini yapan bireyler ise fiili olarak şükretmiş olurlar...
Bu arada, kendisi herhangi bir iş üretmeyen avara kasnak gibi boşa dönen, bir düşünme eylemi kastedilen düşünme/ tefekkür etmek değildir...
Bilim işçisi bu tefekkür denizine dalarak sistematik bir şekilde inceleme ve araştırma, deney ve gözlemler ile sonuçlara ulaşmaya çabalar.
Kimi zaman bir tek olgunun keşfi, bir ya da daha fazla insanın bir ömür çabası sonucu ortaya çıkarılmıştır.
İnsanlığın bugünkü bilimsel bilgi birikiminin temelini ilk insandan bu yana biri diğerinin üzerine inşâ edilmiş bilgiler oluşturur.
Bilim sistematiği ile ortaya konulmuş sonuçlar, aksi ispatlanıncaya kadar doğru kabul edilir. Dolayısı ile bugün doğru kabul edilen bazı bilgiler yarın yanlışlanabilir...
Mes'elâ bir zamanlar maddenin temel taşı olan atomun parçalanamayacağı bilgisi var idi, atomun (antik yunanda "bölünmez" mâ'nâsındaki atomos), 20. yüzyılda çeşitli deneyler ışığında, gerçekte birbirinden ayrı olarak da bulunabilen farklı karakterdeki atomaltı parçacıkların (proton, nötron, elektron) bir yığını olduğu fizikçiler tarafından keşfedilmiştir.
Böylece atom hakkındaki doğru kabul sonraki zamanlardaki araştırmalar ile yanlışlanmıştır.
Dolayısı ile aksi ispatlanana kadar bilimsel bilgi doğru kabul edilir.
Bugün atom altı parçacıklarla, "nükleer fizik", "parçacık fiziği" v.b. alanlarda çalışmalar yapan bilim disiplinleri mevuttur.
Bu bilgiler üzerine geliştirilen teknolojiler ile nükleer enerji, radyasyon onkolojisi, röntgen, X ışınları, lazer uygulamaları günümüzde bir çok alanda (iyi yahut kötü, faydalı ya da zararlı şekilde) kullanılmaktadır.
Daha önceki bazı yazılarda bilimsel keşif ve bulguların iyi ve kötü çıktıları ile ilgili örneklerden bahsedilmişti...
Bu hususta demeli ki; bilimsel bulguların doğasında aynı şartlarda tekrarlanabilir doğrulanabilir ve test edilebilir olma özellikler vardır.
Ve bugün kullanıma sunulmuş olan her bir ürünün ardında yıllara, yüzyıllara sari birikmiş bilgi vardır.
★
İnsanlık tarihinde nerede bilim öncelenmiş, bilime ve bilimciye itibar edilmiş ise, orada medeniyyet filizlenmiş, sürgün vermiş, bunun sonucunda da ekonomik refah seviyesi artmış, zihinleri esaret altına alınmış olanların süfliyet prangaları kırılmış, bu değişim ise toplumun kültürel etkileşimini daha nitelikli hâle getirmiştir.
Bu medenî gelişmişliğin temelini bilim/ilim oluştururken, meyveleri olan kültür, sanat ise, bilimsel/teknolojik gelişmelerin ardı sıra uygun vasat bulmuş olur.
Dolayısı ile insanlık tarihi boyunca; bilimdeki ilerlemeleri, kültür ve sanattaki gelişmeler takip etmiştir.
İnsanlık tarihinde, bilim, kültür ve sanat ile iştigal etmiş ve hatta bunların felsefesini yapmış, entellektüel bireylerin insanlığa her devirde önemli katkıları olmuştur...
Bilim ve sanat için söylenmiş anonim bir söz var:
"Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve hürriyeti yaşarlar. Uçamayanlar ise tavuk olarak kalır... Tavuk, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz !"