Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

9 Mart 2024 Cumartesi

Dünya pazarı...imkân âlemi ve ömür....

Doğduğunda boş ve beyaz sayfa olan ömür sayfasına ne yazacağın sana kalmış !

Var mı ibret alan, bakınız, etrafa var mı ?

Bugün ona yarın (belki de) bize, aman ha dikkat diyen var mı ?

Şa'şaalı şehir temâşâsı içine gark olmak, zevk ü sefâ, eğlence, uzaydan duyulan nârâ ve kahkahalar ne kazandırmış aceb insanın insanlığına...Hedonistler hariç tabi !

Lâf-ı güzâf, kil ü kâl, boş lâkırdı, dedi kodu ile geçen vakitlerin hesabını yapıyor mu acaba insan, vadeli kurulmuş olan ömür kronometresi çalışırken...

Sen sen ol çekiştirme !

Evet, çekiştirme fısıltılarının duyulmadığı zannındaysan yazık edersin kendine...

Senin baktığın yerden gördüğün hakikâtin kendisi mi acaba, yoksa körlerin fili tanımlaması kadarı mı ?

Bütünü görmeden, aslını bilmeden çekiştirip sündürdüğünün vicdanına kurt gibi gireceğini, onu içten içten kemireceğini unutmamalısın !

Ve daha ötesi, bir gün çekiştirdiğin, kınadığının başına gelmeden ölmeyeceğini irfâni tecrübesi olanlardan duymadın mı, tabi senin bunlara hiç vaktin olmadı ki, şa'şaa ile hedonistçe takılmalar varken, sen de haklısın !

Ama unutma, dünya hep böyle gitmiyor...ömürde mevsimler gibi....yazı var, kışı var, baharı sonbaharı var...gün gibi; gecesi gündüzü var...hava durumu gibi; güneşi gölgesi, esintisi fırtınası kasırgası var, kırağısı yağmuru dolusu karı var...biyolojik çevrim gibi: doğumu, bebekliği, gençliği, yaşlılığı, ölümü var...varsıllığı var yoksulluğu var !

Bir karar olan "O", bî-karar olan mevcûdat ve sensin !

Çünki bu imkân âlemindeki bîkararlığı zıtlıklar hâlinde temâşâ ediyoruz, bir gün öyle bir gün böyle, gâh üstte gâh altta...

Lâedri mahlaslı bir beyitte ne de güzel özetlenir bu durum;

"Buna kim âlem-i imkân derler 
Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz"

Görene, görmek içün gayreti olana, zıtların birliğini anlamaya çalışana her şey ibretlik, turab olacak olanın idrakinde ise topraktan ötesi zannınca yok zaten !
★★★
Dünya pazarının müşterileri değil miyiz ?
Herkes almak istediklerinin bulunduğu tezgâha yönelmiyor mu ?

Kimi gülistanda, gül alıp gül satıyor, kimi dikenlere takılıyor, kimi samanlıkta !

Ümmi Sinan hz.lerinden, dünya pazarından kast ve idrake dair bir şiir, buyrunuz:

Seyrimde bir şehre vardım
Gördüm sarayı güldür gül..
Sultânının tâcı tahtı
Bağ-ı duvarı güldür gül...

Gül alırlar gül satarlar
Gülden terâzi tutarlar
Gülü gül ile tartarlar
Çarşı pazarı güldür gül...

Toprağı güldür taşı gül
Kurusu güldür yaşı gül
Has bahçesinin içinde
Servi çınarı güldür gül...

Gülden değirmen döndürür
Ânın ile gül öğüdür
Akar suyu, döner çarkı
Bendi pınarı güldür gül...

Ak gül ile kırmızı gül
Çift yetişmiş bir bahçede
Bakışırlar hâr’a karşı
Hâr-ı ezhârı güldür gül...

Gülden kurulmuş bir çadır
İçinde nimeti hazır
Kapıcısı İlyas Hızır
Nan-ı şarabı güldür gül...

Ümmî Sinan gel vasfeyle
Gül ile bülbül devrini
Meğer bu garip bülbülün
Ah-ü figânı güldür gül..

★★★
Hülâsâ-i kelâm;
Kimileri; Gül alırlar gül satarlar/Gülden terâzi tutarlar/Gülü gül ile tartarlar/Çarşı pazarı güldür gül...

Bir de ot saman peşinde koşturup semiren danalar gibi ömr-ü azîzi haz dünyasında çar-çur edenler var...semiren dananın nihâî varacağı yer mangala dizilmiş pirzola olmalı...

İnsan öteye götüreceklerini bu dünya pazarından temin ediyor, farkında mısın ?