“Ey delikanlı!Bu ten bir misafirhânedir.Her sabah, senin misafirlerin olan gam ve neş’e oraya koşarak gelirler.Uyanık ol; sakın bu misafir benim boynumda kalır, deme!O, yokluğa uçar gider. Yani sürur ve gamın bekāsı yoktur.Gayb âleminden ne gelirse gelsin, o senin gönlünün bir misafiridir.Onu dâimâ hoş tut!Yani, gamdan ötürü üzgün; sürurdan dolayı da çok neş’e içinde kalma!”
★
Yavuz Sultan Selim derki:"Gamına gamlanıp olma mahzun!Demine demlenip olma mağrur!Ne dem bâkî, ne gam bâkî, yâ Hû!"
★
Yûnus Emre şöyle der:"Bu dünya kahır evidir, hem bâkî değil fânidir,Aldanuban kalma buna, tîz tevbeye gelmek gerek.
Ne durur dünya çokluğu, eşkere durur yokluğu,Varlık sarâyın hakîkat âhireti bilmek gerek."
★
Zamanın behrinde bir hükümdar kuyumculara haber salarak kendisine hiç kimsede olmayan müstesnâ bir yüzük yapılmasını ister. Hükümdara bir çok ünlü usta yüzük yapar getirip takdim ederler, içlerinden sadece birini beğenir ve ustasına bol lütufta bulunur...
Beğendiği yüzüğün kaşına ustası:
"Bu da geçer yâ Hû !" yazısını nakşetmiştir.
Hükümdar vefatına kadar yüzüğü parmağından, hatırlatma ve nasihati ise aklından hiç çıkarmaz....
★
"Bu da geçer yâ hû !” aslında huzurlu ve huzurda olmanın ilacıdır...dünyada dert, gam ve sıkıntıların da, neş'e ve mutlulukla geçen zamanların da geçici olduğu, belirli sürelerle gelip konaklayan misafir hükmünde olduklarını hatırdan çıkarmamak gerektir.Yavuz Sultan Selim'in kelâm-ı kibarıyla ifade edecek olursak; sınanma ve insanın kalitesini gösterip ispatlama yurdu olan bu dünyada ne gam ne dem bâkîdir. Bî-karar olan fâni insan, bir an olur gamlanır, bir dem gelir mutlanır...Bâkî olan ve bir karar olan ise kâinâtı yaratan mülkün sahibi yüce Allah’tır.
Bunun için demeli ki:
“Elhamdülillâhi alâ külli hâl”"Bize lütfettiğin her bir hâle, elhamdülillâh”