Hoca’nın bir gün eşeği kaybolur, uzun bir süre arar ve bulamaz. Sonunda üzüleceği yerde şükreder. Sebebini sorduklarında “‘iyi ki üzerinde ben yokmuşum, yoksa ben de kaybolacaktım” der.
★
Hoca bahçede bir karartı görür. Hırsız zannederek okla vurur. Yanına gider kendi kaftanı olduğunu görünce:
“iyi ki içinde ben yokmuşum” diyerek sevinir.
Zengin bir adam Hoca’yla alay etmek için, “Hocam sen bu kitapların hepsini okuyor musun gerçekten", der.
Hoca:
“Senin kaç evin ve koyunun var", diye sorunca, adam:
“O kadar çok ki sayısını ben bile bilmiyorum.” deyince Hoca, cevabı yapıştırır:
“Sen o evlerin hepsinde yaşayıp koyunların hepsini de yiyor musun?”
Hoca, yolculuk sırasında mola verip bir hana girer, bu sırada hana bir başka yolcu daha girer ve ikisi birden hancıdan yiyecek bir şeyler isterler. Fakat hancı yiyecek olarak sadece bir balık olduğunu söyler ve bunu paylaşmalarını önerir. Bunun üzerine Hoca:
“Ben balığın sadece başını yiyeceğim.” der. Hancı bunun nedenini sorar. Hoca da, “Balık başı zekâyı arttırır, balık başı yiyen insan akıllı olur", der.
Bunun üzerine diğer yolcu hemen atılır ve Hocaya:
“Balık başını niye sen yiyeceksin, ben yemek istiyorum.”der.
Hoca da itiraz etmez ve balığın koca gövdesini yer ve bir güzel karnını doyurur, diğer yolcu ise sadece balığın başını yer ve sonra Hocaya seslenir:
“Sen koca gövdeyi yedin karnını doyurdun ben sadece kafayı yedim aç kaldım.” deyince Hoca:
“Bak nasıl da hemen akıllandın.” der.
Akşehir çocukları, bir gün genç Nasreddin’i hamama götürürler ve göbektaşı üzerine oturdukları sırada daha önce kararlaştırdıkları planı uygulamaya sokarlar.
Birbirlerine,
“Bu hamamın suyunda yıkanan insan yumurtlamaya başlar. Herkes yumurtlayıp yumurtlamadığına baksın! Kim yumurtlamazsa hamam parasını o versin.”derler.
Hep birden gıdaklamağa başlarlar. Bir taraftan da yanlarında getirdikleri yumurtaları el çabukluğu ile mermerin üstüne bırakırlar. Genç Nasreddin arkadaşlarının hilesini anlar, ama hiç telaş göstermez. Hemen göbektaşına çıkıp horoz gibi çırpınıp ötmeye başlar. Çocuklar:
“Nasreddin, ne yapıyorsun?” diye sorarlar. Genç Nasreddin’in cevabı hazırdır,
“Bu kadar tavuğa, bir horoz lazım değil mi?” der.
Eşeğini kaybeden Hoca, her yerde onu arar. Yoldan geçenlere sorarmış.
Dostlarından biri, alaylı bir ifadeyle:
“Hoca, demiş. Duydun mu, senin eşeğin Mısır’a kadı olmuş?”
Hoca, lafın altında kalır mı? Ciddiye almış gibi,
“Sahi yahu, demiş. Ben, çırağıma ders verirken, o da hep kulaklarını diker, dikkatle dinlerdi.” demiş.
Timur’un defterdarı hesapta bir yanlışlık yapar. Bunun üzerine Timur o defterdara kâğıtları yedirir ve işten kovar. Yerine Nasrettin Hoca’yı alır. Hoca hesapları yufka üzerinde yapmaya başlar. Timur bunu görür ve sebebini sorar. Hoca aynen şu cevabı verir:
“Yemesi kolay olsun diye!”
Hoca bir gün Timur’a hediye olarak taze incir götürür. Timur incirleri birer birer Hoca’nın kafasına atar. Hoca durmadan şükreder. Timur sebebini sorunca,
“iyi ki şalgam getirmemişim, yoksa halim nice olurdu?” diye cevap verir.
Bir gün Timurlenk Hoca'ya sormuş;
“Efendi, Abbasi halifelerinin hepsinin bir lakabının olduğunu sen bilirsin. Birisinin lakabı Mütevekkil billâh, diğerinin Mutasım billâh ve bunun gibi lakapları var. Eğer ben de Abbasilerden olsaydım, benim lakabım ne olurdu? diye. Hoca:
“Ey ulu hükümdar, inanın size neuzibillâh derlerdi.” diye cevap vermiş.
Timurlenk, bir gün Hoca’ya sormuş:
“Acaba ahirette bizim mekânımız neresi olacak? Cennet mi, yoksa cehennem mi?
Hoca, hemen kendini toplamış:
“Mübârek kalbinizi böyle şeylerle meşgul etmeyin, padişahım demiş. Cennete gidip de ne yapacaksınız? Hülagü ve Cengiz gibi çok büyük hükümdarlar hep cehennem ehlidirler. Sizin gibi bir padişah onlardan aşağı kalır mı ki, cennete girsin? demiş.
__________
Kaynak:Bayraktar, Z., 2010,"Mizah Teorileri ve Mizah Teorilerine Göre Nasreddin Hoca FıkralarınınTahlili" Doktora Tezi, T.C. Ege Üniv. Sosyal Bilimler Enst.