Biyokimya ya da biyolojiye, reaksiyon kinetiğine, terminolojiye girmeyeceğim, merak etmeyin ! Azıcık tefekkür paylaşımı, en basitinden !
Tek başına yanıcı, yakıt özelliği olan hidrojen, yakıcı özellikteki oksijen ile nikâhlandığında su (H2O) denilen mucizevi sıvının paydaşlarından.
Hidrojenin yerine geçebilecek başka aday yok.
Suyun bu iki gaz (oksijen ve hidrojen) formundaki element tarafından oluşturulabilmesi, hidrojen atomunun sahip olduğu biricik elektronu oksijene vermesine bağlı...ve kolayca veriyor !
Ancak oksijenin iki elektron açığı/ihtiyacı var. İşte iki hidrojen, sahip oldukları birer elektronu oksijene ikrâm ettiklerinde, hayat içün elzem "SU" denilen bileşik meydana gelebiliyor.
Sadece su değil elbette, eğer hidrojen cimri olup elektronunu vermese;
nişasta, selülöz, sebze-meyveler, karbo-hidrat; proteinler, enzimler, yağlar, asitlik-bazlık...et-süt...hücre, vücûd, hepsi...yok !
Güneşin ışık ve ısısı...hidrojen sayesinde ! Hidrojen helyuma dönüşürken o muazzam enerji ısı ve ışık olarak evrene yayılıyor.
[Bilgi: Kendi ekseni etrafında saatte 70.000 km hızla dönen güneş bir turunu 25 günde tamamlıyor. Güneşin yüzeyinde sıcaklığı 5500 °C iken, merkezindeki (çekirdeğinde) sıcaklık 15,6 milyon °C’dir.
Güneşin sadece 3 günde yaydığı enerji yeryüzünün petrol, ağaç, doğalgaz...gibi yakıtlarının tamamının toplamına eşdeğerdir.]
Bitkisel üretim de hidrojensiz olamaz !
Hidrojen elektronunu vermese mide asidi yok, sindirebilme, eti/sütü parçalayabilme yok !
Hidrojen yoksa metebolik atık olan karbondioksitin hücrelerden akciğere taşınıp dışarı atılması hiç mümkün değil !
Çünkü kan plazmasında çözünmüş olarak taşınabilme oranı çok cüzî... bikarbonat mamülü olarak taşınması mümkün...yine çıktı karşımıza hidrojen !
Yeryüzünde hidrojen yoksa, hayat yok hayat !
Yumurta hücresinin döllenmesi ve protein sentezlemeye başlaması için asitlik derecesinin giderek bazik dereceye dönmesi lâzım, H+ iyonu bu esnada hücre dışına çıkarak bunun oluşmasında önemli bir belirleyici oluyor...
Canlıların, yumurta hücresinin döllenmesi olmazsa yeni nesil oluşturması mümkün olmayacağından, hayat yok, hayatın devamı yok !
"Veren el alan elden üstün"...konuya dönelim, buyrun hidrojene...!
Organik yapıların olmazsa olmazı, suyun oluşumundaki vazgeçilmez, isterseniz de yakıt !
Hem kendi saf yakıt, hem de fosil yakıtların (petrol, kömür, biyo gaz...) yapı taşlarından.
Hiç bir şey boşuna değil, abes hiç bir şey göremezsiniz âlemde ! (*)
Bir elektronlu hidrojen için ifademizi karbon ya da diğerleri içün de serd etmek mümkün...tefekkür edene tabi !
İhtişâmı göz kamaştırıyor, görebilene...
Bir şeyden bir çoğunun ortaya çıkışı ilimsiz olur mu ?...
Kimmiş âlim ?
"El Âlim"in ilminden bir zerrecik öğrenenler mi ?
Güldürmeyin !
İlmi ve yaratıcılığı ile var ettiklerine koymuş mekanizmasını ve iş görme prensiplerini, şarta göre çarkları tıkır tıkır işliyor işte...
Biri çoklayıp çeşitlendirene şükürler olsun.
Biri inkâr eden, kesrette boğulan nankörün ise gözü kör, kulağı sağır zaten...
Hep "BİR"den..
"HAY"dı diyelim...HAY !
__________
"Yedi kat göğü birbiriyle tam uyum içinde yaratan O’dur. Rahman’ın yaratmasında hiçbir nizamsızlık göremezsin. Gözünü çevir de bak: Her hangi bir kusur görebilir misin ? Sonra tekrar tekrar gözünü çevir de bak! Gözün bir kusur bulamadığından, eli boş ve bitkin geri döner." (Mülk sûresi, 3-4)