Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Eylül 2018 Çarşamba

İroniden gerçeğe:kukla, kum kale ve kaz çobanı...

Seyirlik bir sahne, perdenin arkasında kuklacı, önde kuklalar...

Kuklacı iki kukla için farklı ses tonuyla seslendirme yapıyor kuklalarını iple oynatırken...

Kuklalardan biri safça sorular sorarak bön olduğunu hissettirmeye çalışıyor diğerine...bir de üstüne üstlük "saf"a yatarak, kıvrak zekâlı !

Seyirci yutar mı ? Homurdanıyorlar...

Gayesi de hiç belli  olmuyor sanki, sağdığı bilgi üzerine ince siyaset inşâsı gelecek tabi.
Ve seyirlik devam ediyor...
☆☆☆
İçinde bulunduğu çevrede, bönlük kokan
o ince(!) zekâsıyla iş çeviren karakterde muhteremler her daim var...amiyane tabir ile "saf"a yatan kurnazlar !

Gerçek hayatta insanları kukla gibi oynatan kuklacı görmediniz mi ?

Münzevi misiniz ?

Peki kuklacının ve oynattığı kuklaların aklı başındaki insanlar üzerinde gerçeklik algısı yarattığına şahit olanınız var mı ?

Çocuklar ve aklı yitikler hariç tabi !

Onlar akıl baliğ değiller ve muaflar…da akıl baliğ olan reşit bireylere ne demeli !

Eğer kısa günün kârına fit oluyorlarsa onu bilmem !
☆☆☆

Kumdan kaleyi inşâ edip üzerine çöpten bir bayrak diken, yanına oturup seyreden sahildeki çocukları seyretmeyen yoktur...

Kumdan kale yapan "iş bitirici" şahıslar da şezlonga oturup kahvesini yudumlarken bir de keyif "cigara"sı yakıyordur...
Ve sonra, deli rüzgârların önüne kattığı dalgaların yer ile yeksân edeceği kumdan kaleyi, mağrur ve müstekbir-âne terkediyordur !

Bu sahne görülmeye değer hani !

Neredeyse davullar zurnalar çalacak, folkör ekibinin başı mendil sallayıp önünde diz kıracak…iş bitirici de, mağrur bir eda ve bıyık altı gülüşü ile, kumdan kaleyi feth etmiş muzaffer bir kumandan gibi…yahut mareşal gibi uygun adım gidecek !
☆☆☆
Kendini "saf" gösteren uyanıkların küçük dünyevi çıkarları uğruna riyakârca ve münafıkça davranışlarının hesabı ötede kesilecek tabi, burda kesilmese bile...!


Her toplumda görebileceğiniz böylesi münafık ve riyakâr tiplere ne kadar güvenebilirsiniz ?

Ey riyası suratından okunan; ömür tükeniyor, bu siyaseti nereye kadar sürdürebilirsin ?

Ve ey güdümlü insan, kendini kullandırırken  özgür iradeni çürüttüğünün farkında mısın ?
☆☆☆
Böylelerine demeli ki;
Peh…!  Hadi ordan, kuklaların olmasa neyini oynatacaksın...burnunu mu ?

Her yanı oynak işte, adaaam sende !
☆☆☆
Kaz çobanı ve kazın ayağı !

"Kaz çobanı" veya "üç kazı güdemez"
 derler toplumda hani beceriksizliği tescillilere..."kaz kafalı derler" kafası basmayana,.”kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” derler, hesap kitap(!) adamına, “kazın ayağı öyle değil derler” işin künhünü gözden kaçırmak isteyene, yahut işin aslına vakıf olmayıp görünüşe inanana…

“Kazın ayağı öyle değil” deyişi Hoca Nasreddin’e hamledilir;

Nasreddin Hoca moğolların anadoluyu istilâsı esnasında hükümdâr Timur’a hediye etmek üzere bir kaz kızartır ve götürmek için yola koyulur.

Ancak yolda iken acıkır ve yanındaki kızarmış kaz da iştihasını kabartmıştır.

Oturur bir ağaç gölgeliğine, açar çıkınını kızarmış kazın bir budunu (bacağını) kopartarak mideye indirir.

Tekrar yola koyulan Nasreddin hoca Timur'un ikâmet ettiği yere varır ve Timurleng’in huzuruna kabul edilir.

Timur’un bir ayağı topal olduğundan kendisine "Timurleng" denilmektedir.

Nasreddin hoca kızarmış kazı çıkınından çıkarıp Timurleng’e uzatır.

Timurleng bakar ki kızarmış kaz tek ayaklı, bir ayağı var diğeri yok.

Nasreddin’in tek ayaklı kızarmış kazı kendi topallığını hatırlatmak ve kendini küçümsemek için getirdiğini düşünerek hiddetlenir.

Bunu farkeden Nasreddin hoca durumu kurtarmak için dışarıdaki çeşmeyi işaret ederek hemen söze girer:

–Akşehir’in kazları hep tek bacaklıdır  Hakanım, bakın çeşme civarındaki kazlar hep tek bacaklı, görüyor musunuz ?,  der.

Çeşme civarındaki kazlar tek bacaklarını altlarına almış diğer ayak üzerinde uyuklamaktadırlar...

Timurleng:

– Öyle yağma yok Nasreddin, “kazın ayağı öyle değil” diyerek yanına bir adamını çağırır ve;

-Git bir değnek al, şu çeşme başındaki kazlara vuruver, diye emreder.

Değnekli adam çeşme civarında uyuklamakta olan kazların yanına varır, değneğini dokundurduğu kaz uykudan uyanır ve iki ayak ile kaçmaya başlar.

Timurleng Nasreddin’e;

–Hani Akşehir’in kazları tek ayaklıydı, deyince

–Haşmetmeab Hakan’ım, kazlara vurdukları o değnek ile size vursalardı, siz dahi dört ayaklı olur kaçardınız, der...
☆☆☆
Kumdan kaleye bayrak diken "iş bitirici" çocuk, cambazlığın lüzumu yok; "kazın ayağı öyle değil", deve kuşu olmadığını biliyoruz, sen kendini öyle zannetsen de !
☆☆☆
Ahlâkı güzel olmayanın işi düzgün olur mu ?
Riya hastalığına şifa mı arıyorsun "Dosdoğru ol ! "
Yarın teneşirde senin yerine yatacak olan yok !