Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

29 Eylül 2018 Cumartesi

“Yeşil Kimya”: Ya konfordan vazgeçeceksin ya dünyanın sonu gelecek…!

Bugünkü bilgiler ışığında bildiğimiz şekli ile “hayat formu” yâ’ni canlılık evrende sadece yeryüzünde, “dünya”mızda var.

Ve bu hayat formu “canlı” olarak nitelendirdiğimiz bütün formlar (bakteri, bitki, hayvan) kendine özgü ve çok hassas ekosistem çeşitlerinde belirli tolerans(hoş görü) kriterlerine uygun olabildikleri takdirde hayatta kalabilmekte ve hayatiyetlerini sürdürebilmektedirler.

Sınırlayıcı ekolojik faktörlerden birisinin asgari seviyenin altına düşmesi demek o türün hayatını sürdürememesi demektir, diğer faktörler optimum düzeyde bile olsa…buna bir misâl verecek olursak: 
Oksijeni kısa bir süreliğine yok varsaydığımızda veya minimum değerin altında olsa, diğer bütün ihtiyaç duyulanlar mevcut olsa dahi hayat son bulur, oksijenli solunum yapan canlı için… 

Canlı hayatın çalışma mekanizmasının temeli kimyasal bir zeminde yürümektedir.
☆☆☆
İnsanoğlu bilimdeki gelişmeler ile kimyasal mekanizmaları malzeme üretimi için yoğun bir şekilde kullanarak bir çok ürün geliştirmiş ve geliştirmektedir.

Ancak kimyasal süreçler ile gerek üretim aşamasında gerekse üretilen ürünlerin kullanılması esnasında ne yazıkki bir çok zehirli/toksik yan ürün ve/veya atık madde oluşabilmekte, bunlar hava, su yahut toprağa karışarak canlıların hayatını kısa veya uzun vadede doğrudan yahut dolaylı etkilemektedirler.

Dünyanın ve canlı hayatın özellikle 20. yüzyıldan itibaren maruz kaldığı bu çevresel etki/kirlilik parametreleri ekosistemde gün geçtikçe daha da artmaktadır.
Bu yüzden ülke yönetimleri ve uluslararası teşkilatlar bu konuda tedbirler almaya, anlaşmalar yapmaya çalışmaktadırlar.
20.yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu sebeple kimya alanında ve kimya mühendisliğinde "Yeşil Kimya" terimi ortaya atılarak bu konuda çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.

Yeşil kimya sürdürülebilir canlılık için toksik/zehirleyen madde kullanımının ve zararlı atıkların oluşmasının sınırlandırılması şeklinde yürütülecek kimya mühendisliği çalışmalarını ifade eder.

Buna göre;
  • Tüm ürünler kullanım süresince toksik olmayacak, atıklar geri dönüşümlü ve doğada parçalanabilir olmalı 
  • Fosil yakıt(petrol-kömür) tabanlı ve özellikle petrol türevi ürünlerin kullanımı sınırlandırılmalı 
  • Laboratuvar ve üretim şartları çevre ve insan sağlığına uygun halde olmalı 
  • Üretim aşamasında hem yan atık ürün miktarı hem de enerji girdisi minimum olmalı 
  • Kimya mühendisleri ve kimyagerler yeşil kimya proseslerine dikkat etmeli 
Bu noktaya ise özellikle birkaç büyük çevresel felaket ve endüstriyel kazalar sonrasında gelinmiştir.

1950'li yıllar sonrasında denizel, karasal ve tatlısu ekosistemlerinin maruz kaldıkları toksik kimyasallar tarafından giderek daha çok bozulmaya başlaması sonucu bu konuda araştırma çalışmaları ve sonuçları gündem oluşturmaya başladı.

Ülkeler bazında çevre politikaları oluşturulmaya ve çevre mevzuatları parlamentoların gündemine alınmaya başladı.
Bu konuda ana hatları ile;
  • Hava kirliliği, 
  • İç suların ve denizlerin kirlenmesi, 
  • Karasal ekosistemlerin kirlenmesi, 
  • Yeşil çevre tahribatı
  • Tehlikeli ve toksik maddeler ile ilgili mevzuat
Bu tedbir alma faaliyetleri sonrasında gelinen noktada ise;
İnsanoğlunun bugünkü bilimsel çalışmalar ile elde edilen ve kullanımına sunulan ürünlerin üretimleri esnasında uygulanan kimyasal süreçler için hem bilim çevreleri ve hem de kimya sanayisi için kriterler belirlenmiş, bu kriterlere uygun ürün geliştirilmesi  ve üretilmesi ön plana çıkmaya başlamıştır...bu da “Yeşil Kimya”  olarak ifade edilmektedir.

Günümüzde “yeşil kimya” için kabul gören 12 temel prensip(*) vardır, bunlar: 
  1. Atık oluştuktan sonra bertaraf edilmesi ile uğraşmak yerine üretim süreçlerinde atık oluşumunun önlenmesi…(Önleme)
  2. Atom optimizasyonunu sağlamak boşa gitmeyen her bir atom hem çevre hem üretici için yararlıdır. (Atom ekonomisi)
  3. Çevre ve insan sağlığına etkisi çok az olan veya tehlikesiz maddelerin kullanımı ve üretimi süreçleri tasarlanmalıdır (Tehlikeli Kimyasalların Azaltılması)
  4. Kimyasal süreçler, o ürünlerden beklenen performansı koruyarak zehir (toksik) etkilerini en aza düşürecek şekilde tasarlanmalıdır.(Güvenli Kimyasalların Tasarımı)
  5. Üretim esnasında yardımcı maddelerin (örneğin çözücüler, ayırma maddeleri vb.) mümkünse kullanılmamalı veya en tehlikesizinin seçilmesi. (Güvenli Çözücüler ve Yardımcı Maddeler Kullanmak) 
  6. Üretim şartları, en üst seviyede enerji tasarrufunuyapacak şekilde düzenlemelidir. (Enerji Tasarrufu)
  7. Mümkünse tükenen kaynaklar yerine yenilenebilir ham madde ve besin kaynakları tercih edilmelidir. (Yenilenebilir Besin Kaynaklarının Kullanımı) 
  8. Kimyasal/fiziksel süreçlerin değiştirilmesi mümkün olduğunca ya azaltılmalı veya kullanılmamalıdır. Böylece gereksiz maddeler kullanılmamış ve atık oluşamamış olur. (Yan Ürünlerin Azaltılması) 
  9. Üretim sürecinde katalizörler (mesela basınç ya da sıcaklık artırılarak) verim artırılabilir. Enerji tasarrufu sağalamak yanında reaksiyon hızı artrarak üretimin daha kısa sürede gerçekleşmesi yoluna gidilebilir. (Katalizör kullanımı) 
  10. Kimyasal yolla üretilen ürünler, kullanım ömrünü tamamladığında, tabiatta bozunabilir/parçalanabilir olacak şekilde tasarlanmalıdır. (Bozunmanın Tasarımı)
  11. Tehlikeli maddelerin üretimi süreçlerinde kirlilik/atık oluşumunun izlenmesi ve kontrolü için ileri analitik yöntemleri geliştirmeye çalışmalıdır. (Kirliliği Önlemenin İzlenmesi ve Çözümlenmesi)
  12. Kimyasal üretim sürecinde girdi maddelerden kaynaklanacak; sızıntı, yangın, parlama, patlama gibi kimyasal kaza risklerini en aza indirgeyecek hammadde seçiminde özen gösterilmelidir.(Kazaların Önlenmesi İçin Daha Güvenli Kimya)
☆☆☆
Etrafımızda gördüğümüz ürünlerin, alet-edevat ve eşyaların neredeyse tamamının belirli üretim prosesleri ile kimya endüstrisi çalışmaları sayesinde kullanımımıza sunulduğunu biliyoruz.
Kumaş boyalarından tutunuz, su bazlı veya yağlı boyaya, oyuncaklardan tutunuz, mobilya, otomobil aksamı,  giyim, kuşam, aksesuar, plastik, polimer, yapıştırıcı kimyasallar, gıda boyaları, yer döşemeleri, klima-buzdolabı soğutucusu gazlar, kimi spreyler, endüstriyel ekipmanlar, sağlık ürünleri ve ekipmanları, .....' a kadar.

Bunun için bir yandan bugünki nesillerin konforu için yeryüzündeki mevcut elementler tüketilirken, diğer yandan üretim, kullanım yahut kullanım ömrünün tamamlanma aşamalarından birinde bunlar çevreye atık madde olarak dönmektedir...bunun sonucunda ekosistemlerde pestisitlerin, toksik/kanserojen olanların miktarı her geçen gün artmaktadır....


Bugün çevre; kimyasal atıklar, tıbbî atıklar, pestisid (herbisit, fungisit, insektisit)ler, radyoaktif atıklar vb.leri nedeniyle taşıma kapasitesini giderek  aşmaktadır bir çok ekosistem tipinde.

Daha doğal bir hayat için;  ya daha az konfora razı olacak insanoğlu, ya da yeryüzündeki canlı (hayat) müstakbelde insanoğlu eliyle ve marifetiyle son bulacak !

"Yeşil kimya" yoluyla üretilen ürünlere; ülkelerin, bilim insanlarının, üretici ve tüketicilerin yönelmesi için daha ne kadar felaket yaşamalı insan, görünen köy işte şurda !

Bu ise ancak bilinçli ve eğitimli insanların eliyle gerçekleşir...
__________
(*)Yeşil Kimya için oniki temel ilke (bakınız: http://www.greenchemistry.ca)