Devletler kurmuş, imparatorluklara sahip olmuş bu azîz milletin dünya tarihi sahnesindeki seyr-ü seferinde neler olmuş neler; içerden yıkma, düşmanla işbirlikçi olanların şahsi emelleri için müstevlilere sırtını dayamaları, etki ajanlarının ayağa kalkacağımız ve şahlanacağımız dönemlerdeki ajan-provakatör faaliyetlerini artırmaları, nifak tohumları atarak milleti kutuplaştırmak için zemin oluşturmaları, kültür emperyalizmi ile milleti millet yapan değerleri ve kutsallarını yozlaştırma çabaları, millî ve manevî köklerden kopartma faaliyetleri, çekirdeksiz/tohumsuz meyve olmasını istedikleri gelecek nesilleri yetiştirmek için, "ruhsuz adam" aşıları yapmaya çalışmaları……
Son 200 yıllık yakın tarihe baktığımız zaman, yukarıda sayılanların bir çoğunun, biraz zayıf düştüğümüz zamanlarda aynı zaman diliminde ve entegre bir şekilde, sistematik olarak milletimiz üzerinde uygulanmaya çalışıldığını okuyoruz, biliyoruz ve görüyoruz.
☆☆☆
Bedelini ödeyerek aldığımız bizim vatanımızı elimizden almayı çok denedikleri halde başaramayınca, devleti (imparatorlukları) yıkma çabalarından haçlı zihniyeti tarihte sonuç almaya çalışmadı mı ?
Galiçya, Bingazi, Çanakkale, Hicaz, Yemen, Kafkas ve Balkanlarda atalarımız dedelerimiz vatan-millet uğruna şehâdet şerbeti içerken, müstevli seviciler yalılarında avuçlarını ovuşturarak sırıtmıyorlarmıydı ?
Kurtuluş savaşında topyekün mücadeleyi bu millet vererek istilacı haçlıları kovmadı mı ?
Peki sonra ?
Sonrasında kurulan devleti içerden kontrol etmeye yönelmediler mi, kendileri yalılarda, kordon boylarında oturarak !
Modernleşmek(!) adı altında millî ve manevî değerlerinden bir milleti uzaklaştırıcı ve yozlaştırıcı toplum mühendisliği çabaları 200 yıldır sürdürülen bir proje değilmi !?
Tanzimat fermânı ile başlayan süreçte iki yüz yıl boyunca, bizi derme çatma, zembereği dışardan kurulu/batı güdümünde üst yapı ile yönetmeye çalıştıklarını az buçuk tarih bilgisi ile projeksiyon yapabilen herkes görür.
Bu prangadan kurtulmak, yeniden dış etkilerden zarar görmeyecek şekilde yerli-millî malzemeden muhkem bir devlet binası yapabilecek duruma gelmek üzere olduğumuzu gören müstevli zihniyet, yine bütün gücünü ve enstrümanlarını kullanarak bu inşâyı engellemeye kalkıp durmakta değil mi?
☆☆☆
Batının kontrolünde tutmaya çalıştığı kontrol altında tutulmaya çalışılan devletten muhkem millî devlete geçişin sancılarını idrak ettiğimiz bu dönem, bir geçiş dönemidir.
Yerli ve millîye geçişin doğum sancılarıdır bunlar.
☆☆☆
Türk milleti idrak ettiğimiz zaman diliminde "Millî Devlet"inin yeniden kuruluyor olmasının farkında ve idrakindedir.
Tarihî misyonunu yaratılış gayesi bilen milletimiz yeniden "Diriliş"e şahit olmaktadır.
☆☆☆
Millete tepeden bakan yöneticilerin, temizlikçisine falan hanım(!) diyen "bayan"larla müstahdemine filan efendi(!) diyen "bay"ları, insana makamı ve parası kadar değer biçen bir güruhu, milleti sürü olarak görenleri de biliyor bu millet !
İnsanı mevkisi ve variyeti ile değerlendirmeyen, insanı "Eşref-i Mahlûkat" olarak gören bir yönetimin kapısı aralanıyor, milletine "Hizmetkâr Devlet"imizin doğumu ve milletin 200 yıldan sonra yeniden "Diriliş"ine şahit olunduğu bir dönemden geçiyoruz, mübârek olsun.