Ne ayaz bilirsin, ne de kurt gördün...

bak kalem efendisi gibi

milden dilden geçinen

dağdan inme

cemiyete girme
sonradan görme
gavurdan dönme
kendini bi çok zanneden...
sen gibi ne paçozlar gördük

çok gördük
sen gibi zünnarlı çanlı
gelip buralarda salyangoz satanı
kitabın içinde yatıp kalanı
yumuşak diken gibi batanı...
yok öyle yağma, tekeden süt sağma
bir gün senin de paçan alınır aşağıya

öyle natık hatip dinlemem
kanatsızın havada uçanını hiç sevmem
burnun havada aklın zıvanada da olsa
dayanağın dayın tiranlar da olsa...
yok öyle yağma, tekeden süt sağma
bir gün senin de paçan alınır aşağıya

bak ey görgüsüzün önde gideni
hiç sevmem
asa'yı kepeneği zembille edineni
sürüye sahip oldum zannedeni
kurt görmeden çobanlığa özeneni
üç beş yoz koyunu bulup güdeni...
yok öyle yağma, tekeden süt sağma
bir gün senin de paçan alınır aşağıya

sen ki, ne ayaz bilirsin ne de kurt gördün
yağma için kimlere ne çoraplar ördün
tuzaklar kurdun hileler düzdün
gökten yağan kemiği çok aradın, sonunda buldun
tilki ile kurnazlıkta yarışa soyundun...
yok öyle yağma, tekeden süt sağma
tilkiliğin de kurtarmaz paçan alınır aşağıya

ne derler:

"Önüne kattığı üç koyunu güdemeyip kaybedene sürü mü teslim edilirmiş ?"