Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

23 Kasım 2018 Cuma

"Ben", "özçekim" ve narsisizm...


Panoramik bir arka plan bulunca kendini, "ben" dediğini, fotoğraf karesine tab ederek vitrinize etme hazzı var ya…!

Hazzın galibiyeti, yahut "insan"ın hazza mağlup oluşunun resmi işte...

Soğuk ve ruhsuz bir fotoğraf karesi ile dünyaya "ben"in çağrısı "bakın ben burdayım"…

"Ben" ile o kadar meşgul ki bugünün insanı; kısmen X kuşağı, çoğu Y ve Z kuşağı kendini diğer insanlara gösterme çabasında !

Bu durum, yâ'ni "ben gösterimi", Z kuşağında  ise çılgınlık düzeyinde; gösterimdeki "ben"; şu tatil beldesinde, havuz başında, sezlongda, leb-i derya balkonda.
Görün ben neredeyim ? Hangi beldelerdeyim, işte kaldığım mekân, bindiğim gondol, kulaç attığım olimpik havuz, işte arka planımda gothik tarz mimarîsi olan kilise(!)…

"Ben" falan butikten giyiniyorum…işte görün butik saray gibi döşediğim evimdeki eşyaları…
Kral/kraliçeler gibi yaşıyorum, masal ülkesinde geziniyorum. Cennet ayaklarımın altında, görün beni…

"Ben"in; görün beni çığlığı sanki bir feryad, siber âlemde yankılanıp duruyor...

Kendine aşık, kendini seyretmeye ve sergilemeye doyamayan kuşakların dominant olduğu bir çağda çığlıklar yarış hâlinde...

Ne garip bir sanrı değil mi ?
Biz fotoğraf karesi ile vitrinize ettiğimiz bir anımızı diğerleri görsün istiyoruz ve zannediyoruz ki, herkes bizim nerede olduğumuzu, kiminle olduğumuzu, ne yediğimizi-içtiğimizi, kimlerle birlikte olduğumuzu, giyim-kuşam ve eşyalarımızı öyle merak ediyor ve ilgiyle takip ediyor ki, haber alamasalar, göremeseler meraktan çatlayacaklar.
Geçenlerde otoparka doğru yürüyorum, yol kenarına yakın bir yerde çimenler üzerine sırt üstü yatmış bir genç, kollar yukarıda ve "özçekim" yapıyor…dünyayı unutmuş, sadece kendiyle meşgul...

Sadece kendine odaklanma, zihin dünyasında mükemmelleştirdiği kendine tapınma durumu beraberinde bir kişilik bozukluğuna, "özseverlik" denilen narsisizme kapı aralıyor.
Bu hastalık, mikrobun taşıyıcısı olan akıllı iletişim vasıtasıyla bütün dünyaya çok hızlı bir şekilde yayılırken; Y kuşağı bu teknoloji ile erken yaşlarda tanışmış, Z kuşağı ise bu enfekte ortamda doğup büyümüş olduğundan; dünyası bu olurken, enfeksiyon giderek ve kısmen X kuşağını, çok az düzeyde de olsa "üreme patlaması/ baby boomer" kuşağını (1945-1965 arası doğanlar) da etkilemiş görünüyor...

Kaynak(*)
Z kuşağı çocukları/gençleri evvelki şartları yaşamadıkları için klavye başı sosyalliğinin ruhsuz tıkırtıları arasında özgür, ferdi, sanal cesaret sahibi, istediği malumata hızlı ulaşabilen, alabildiğince egoist bir gelişme seyri içinde büyüdüğünden bu yapıyı vitrinize ederek tatmin olma derdinde. "Like" sayısı, "fenomen olma" güdüsü, "ben"i gösterime sokarak tatmin olma hazzını sürekli duymak istiyor, bu dürtü ile "ben" hep kamçılanıyor.

Böylece sosyal medya cemaatlerine mensubiyet, kendini olmak/görünmek istediği şekilde gösterme gayreti yanında, sığ bilgi/sığ idrak ile yetiniliyor...

Halbuki düşünse ya bir, başkalarını ne kadar ilgilendiriyorki sendeki "ben"...ondan herkeste de var !
Ayrıca "ben" varsa "sen" de var !...ve orada "biz" yok, çatışma zemini var, rekabet var, yarış var...

Öyle ki "ben" tapınılası bir ilâh olmuş sanki, ama olmamalı...
Putlaşmış "ben" ile "şirk"koştuğunun farkında mıdır acaba insan ?

"Ben" yerine " "ben"in özüne yönelmeli insan !

Yunus Emre ne güzel der:
"Beni bende demen, ben de değilim
Bir ben vardır bende, benden içeru

Beni benden alana ermez elim
Kim kadem basa Sultandan içeru

Süleyman kuş dilin bilir dediler
Süleyman var, Süleyman'dan içeru
"

Beni aradan çıkarmak çok mu zor..?.!
________
(*)https://alternatifbankkariyer.com/2014/07/17/sessiz-kusak-baby-boomers-x-y-z-kusaklarina-genel-bakis/